20. Bölüm -Cansuyu-

857 396 205
                                    

                     20. Bölüm Cansuyu

İlmek ilmek acı kelimesine göğüs gerdi ruhum...
Yaşamadığım, tatmadığım olumsuzluk kalmamıştı.
Siz hiç bu kadar acıyı aynı anda yaşadınız mı?! Sizin konuştuğunuz kelimeler dahi karanlığı bünyesinde barındırdı mı!

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10...

Sakinim, sakinim, sakinim, hayır olamıyorum...
Gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Yağmur misaliydim an itibariyle, saatlerdir biriktirdiğim emarelerin hıncını ağlayarak çıkarıyordum. Ellerim yumruk vaziyetini almış, tırnaklarımı avucuma geçirmem sonucu avucumdan kanlar boşalıyordu. Acizdim vesselam, bunu kendime itiraf etmek ise en fenasıydı.
"Sen delisin, sen delisin!" diye zihnimin içinde dolaşıp duran sesleri kafamı sağa sola sallayarak yok saymaya çalıştım.Yumruğumu duvara geçireceğim sırada beklemediğim bir şey oldu;
Kim olduğunu bilemediğim yabancı  parmakların esareti altına giren parmaklarım,   duvarla bütünleşmek yerine öylece kalakaldı.
Nefesimi tutmuştum nedenini bilmez bir şekilde. Kıpırdamadan öylece bekliyor, arkamda duran kişinin kim olabileceğini hesaplıyordum ama hesaplamalarım sonuçsuz kalıyordu.
Ellerim hâlâ ellerine kilitlenmiş şekildeydi. Peki, peki bu kişi kimdi?!

"Ne yapıyorsun?!"

Dudaklardan kulağıma nüfuz eden yumuşak kelime kırıntıları, sesin ruhuma sıcak bir his dalgası yayması,   içime bir anda çöreklenen güven dalgası...
Anlayamıyordum, kavrayamıyordum,
idrak edemiyordum.
Yıllardır yüreğimin en gizli bölmelerine saklanmış hisleri saniyesinde ortaya çıkaran bu kadın hayal ürünümden mi oluşmaktaydı yoksa?!

"Be- ben mı?" Diye  mırıldandım. Yaşadığım bu olayın gerçek olup olmadığını teyit etmek istiyordum aklımca.
"Evet!" Dediğinde düş dünyasında olmadığımın farkına vardım. Sesi oyun hamuru misali yumuşacıktı, sesi günahsız meleği, yenı doğmuş bebeğin masumluğunu anımsatıyordu. Bir insanın sesi sadece birkaç dakika içerisinde huzur aşılar mıydı?! Bu kadın olmayacak şeyleri sadece dakikalar içinde bana yaşatmıştı. Bu, bu çok ilginçti.

"Şeyy!" Dedim çekingen tavırla. Yüzümün kızardığını hissediyordum, Allah aşkına benim yüzüm utanma eylemini unutmamış mıydı?!
"Hiçbir şey yapmıyorum!" Diye  mırıldandım. Sesim kedi miyavlaması ile eş değerde idi.

" Ama ben gördüm!" Dediğinde başımdan bir kova kaynar suyun bedenime doğru akın ettiğini hissettim. Nedenini kesinlikle bilmiyorum ama mahcup olduğumu iliklerime kadar hissediyordum. Ellerimi yukarıya doğru havalandırarak  yanaklarımı örtü edası ile kapatmak adına bir hamlede bulundum lakin parmaklarımı kavrayan parmaklar hamleme yine ve yine engel olmuştu.
"Şşşşt! Utanacak bir şey yok!"
Konuşma şeklindeki temizlik, cana yakınlığın her harfe özenle serpilişi, sesindeki anlatılamayacak seviyedeki muazzamlık...
Allah'ım benzetme kavramını unutan ben bu kadının konuşması ile birlikte kendimi en güzel benzetmelerin ortasında buluveriyordum.
Göçüğün altında ezilmiş ruhumu göğe çıkarıyordu. Peki bu kadının hep konuşmasını istemem normal miydi?!

O dakikalarca avucumda yer edinen kanları temizledi ben ise bana neden yardım ettiğini düşünekaldım. O dakikalarca sessiz kaldı, ben ise içimde çoğalan sorulara cevap arayıp durdum.

" Sor?!" Dedi dakikalar sonra. İrkildim, aniden konuşacağını hesaba katmamıştım. Konuşurken gülümsemesi bana iyi gelmişti nedense, ilk defa minik de olsa küçük bir gülümseme firar etti dudaklarımdan.
" Nereden anladınız  soru sormak istediğimi?" diye sordum ilk sorumu merakla. " çünkü yüz şeklin seni ele veriyor."
dedi gülümserken. Gülümsemenin bir insana yakıştığına ilk defa şahit olmuştum. Nedense bu kadının hep gülümsemesi adına kendimi dua ederken buldum.
" kimsiniz peki?"
"Çiçek ben" diye yanıtladı sorumu. Sesindeki neşeyi kulaklarıma yuvarlarken.
Çiçek...
İsmi oldukça güzeldi, onun söyleme şekli ise ismini daha güzel konuma eriştiriyordu.

BENKOLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin