5. Bölüm -İntikam-İnsanoğlu garipti...
Ruhları garipliğin en koyu tonuna bulanmış, ruhlarının etrafını kir kaplamıştı.
Hiçbir kimse ben temizim diyemezdi, değillerdi çünkü.İnsanoğlu durmak bilmezdi. İstedikçe ister, sahip oldukça ise dahasını beklerdi.
İnsanlar doymak bilmezdi, ruhları hep açtı.Omuzumda hissettiğim güçlü baskılar ile düşüncelerimden hızla arındım. Zira şu anda insanları düşünmenin yeri ve zamanı değildi.
" Sana bir şey sordum!!"
Kadının omuzlarımı kavraması ne kadar sinirli olduğunu örnekliyordu. Parmakları tir tir titriyor, titreyen parmakları korku içinde olduğunu bas bas bağırıyordu.
Yavaşça sırayı öne doğru iteledim ve usulca ayağa kalktım. Sakin tavırlarım onu şiddetlendirdiğini bilmek ölü topraklarımı canlandırıyordu.
" Öncelikle o kirli ellerinizi üzerimden hemen çekin!"
Sesimdeki kararlılık tınısı sinirlenmeye başladığımın göstergesiydi. Bedenimi değmeyen biri için adrenalin ile doldurmak istemesem de bu istem dışı gelişiyordu.
" çekmezsem ne olur!"
Sergilediği hareketler hiç bir öğretmenin yapacağı şeyler değildi, ki bu kadın öğretmen bile değildi. Kurguladığı senaryolar ile öğretmen sıfatını kirletiyordu hiç şüphesiz.
Omuzlarımdaki parmaklarını çekmeyişi birazdan yapacağım şeyleri kabul ettiğinin göstergesiydi. Birkaç fiziksel hareket ile geri çekileceğimi düşünebiliyorsa eğer, bu zekâsının basit oluşundan kaynaklanırdı. Zira ben başladığım bir işi
yarım bırakmazdım, yarım bırakmayı sevmezdim. Çünkü yarım bırakılan bir iş karşı tarafın zafer naraları atmasına sebebiyet verirdi ve bu en hoşlanmayacağım tülden bir histi.Beklemediği bir anda omuzlarımı silkerek parmaklarının bedenimle olan temasını kestim. Afallamış olmalıydı, çünkü birkaç saniye öylece hareket etmeden kalakaldı.
Sonra beni en beklemediğim yerden vurarak saçlarıma parmaklarını
geçirmesi bir oldu. Aslında dışarıdan gören birisi saçlarımı düzelttiğini sanabilirdi fakat işin içyüzü ne yazık ki öyle değildi." Benimle ilgili ne biliyorsan geri yutacaksın!!"
Boş tehdidine karşılık derin bir nefes aldım. Sakin Ol, sakin ol diyerek iç sesim içten içe telkinliyordu.
Sen ne diyorsun be kadın diye geçirdim içimden. Küçükken susmuştum da ne olmuştu! Ezilmiştim, hırpalanmıştım, kullanılmıştım, dışlanmıştım..
Yıllar boyu bu dörtlem havuzunda mekik dokumuştum.
Tarihin tekerrür etmesine bir daha izin veremezdim. Olmazdı, ruhumu tekrar ayaklarının altına almalarına müsaade etmem benim için karanlığın dibini görmekle eş değeri.Arka sıralardan kopan gürültü ile puslu geçmişim el sallayarak uzaklaşıp hiç zihnime düşmemiş gibi kaybolmuştu. Keşke geçmişimi tamamen unutmanın bir yolu olsaydı! Belki bir ihtimal o zaman bir defaya mahsus da olsa gülümsemenin ne kadar önemli olduğunu iliklerime kadar hissederdim. Çünkü hissetme duygusu benim için en önemli etkendi. Görmekten çok hissetme duygusunun merakı içindeyim rahat etmek gerekirse.
Saçlarımdaki ağırlığın gözle görülür bir şekilde hafiflemesi ile girmiş olduğum transtan hızla ayrıldım. Düşüncelerin zihnimi ele geçirmesine
daha fazla izin vermesem en yararıma olacaktı sanırım." Hocam ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!"
Sinirli ve bir o kadar öfkeli ses Yusuf'a aitti. Peki bu çocuk neden hep nefes nefese konuşuyordu! Sebebi benden mi kaynaklanıyordu yoksa herhangi bir hastalığa esir mi düşmüştü! Bilmiyordum fakat eve gider gitmez yapacağım ilk şeylerden biri bunu öğrenmek olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENKOLİK
Novela JuvenilSiz hiç lunaparka gitmeden, sarmaş dolaş bir şekilde sinemada film izlemeden, sevgililerin giydiği şu çift kıyafetini giymeden safi bir mutluluk ile gölgelendiniz mı... onlar gölgelendi. Mutlu olmanın bir yerlere gitmek ile alakası olmadığını hepim...