14. Bölüm -Başlıyoruz-
Umut...
Umut kelimesi kimine göre yaşama nedeni iken, kimileri için de nefes almayı teşkil ediyordu. Umut etmek fiili insanoğlu için paha biçilmez bir önem farz ederken benim için hiç bir anlam ifade etmiyordu. Zira umut edebilecek bir yaşantıya sahip olmadığım gibi, bu eylem aklımın ucundan geçmemişti, geçememişti. Benim hayatım karanlık kelimesinin satırlara bürünmüş haliydi,
karanlıkta süregelen yaşantıma mahkum bırakılmıştım. Aydınlık bana göre imkansızdı, bu kelimenin benim yanımdan yöremden geçmeyeceğine hiç olmadığı kadar emindim..
Fakat şu an, şu an öyle bir ikilemin arasında kalmıştım ki ne hissedeceğimi veyahut neyi hissetmem gerektiğini bilmiyordum.Bedenim güçlü bir karıncalanma hissi ile sarmalanmış, ruhumda yabancı hisler kol geziyordu. Ruhun öyle bir hafiflemişti ki, bu hissi yaşamayanlar anlayamazdı.
Bedenim şaşkınlık kelimesinin her bir harfine evsahipliği yaparken dudaklarımı bir aralıyor sonra ne diyeceğimi bilemeyerek geri kapatıveriyordum.
Saniyeler geçti, dakikalar devrildi ben hala olduğum yerde öylece duruyordum.
Ilık rüzgarın esintisi tenimi yalayıp yutarken şaşkınlığım bir türlü bedenimden gitmek bilmiyordu, ruhumu hiç söylemiyorum bile.." İyi misin maviş?"
Sese yansıyan endişe kırıntıları, kelimelerin dudaklarından dökülürken şaşkınlık ile söylenmesi,omzuma dokunan parmakların titremesi...
Bu adamı ele veren tek nişaneydi." Bilmiyorum!" Diyerek küçük bir itirafta bulundum. Bedenim an itibarı ile halsizliğe mesken tutulmuş, az biraz varlığını koruyan gücüm adeta yere serilmişti.
Parmaklarını usulca hareket ettirerek belime doladı, ve yavaş adımlar eşliğinde yürümeye başladık. Gözlerim kapalıydı, göz kapaklarımı aralayacak mecal kendimde bulamıyordum.
Derin bir nefes dudaklarımın arasından havaya karıştığında düşünceler zihnimi ele geçirmek üzereydi.Bedenim birkaç dakika sonra bank ile buluştuğunda parmaklarını tenimden hızla ayırdı. Gece gündüz demeden kızlarla eğlenen adamın benden midesimi bulanmıştı?!
Az önce ne oldu öyle?' Diye sordum. Derin bir nefes aldıktan hemen sonra dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. Susamıştım, az önceki uyguladığım eylem beni bir hayli yormuştu.
" Sadece kendi başına bir şeyler başarabileceğini öğrendin, o kadar!"
Sesinde minik de olsa bir gülümseme sezdim. bedenim rahatlatıcı bir his ile örselenirken bu hissin nereden geldiğini anlayamamıştım.
" Senin yüzünden."
Diye söylendim nefes nefese kalmış bir şekilde.
" Beni otobüste unutmasaydın bunlar başıma gelmezdi!"O anda bir sessizlik dalgası esir aldı etrafı. Cevap vermedi, yoksa sinirlenmiş miydi!
Bedenimde pişmanlık duygusu kol gezerken zihnim az önce söylediklerimi tartar duruma gelmişti. Söylediğim mantığa
aykırı bir şekilde yanlıştı, ona teşekkür etmem gerekirken öfkemi kusarak şeytanın sinsi oyununa düşüvermiştim." Ben"
Dedim dakikalar sonra. Sesim mahcup olduğumu an ve an gözler önüne sunuyordu, peki o bunun farkında mıydı?Dudaklarımı aralayıp da
konuşacağım sırada benden önce konuşması söyleyeceğim kelimeleri yutmama sebep oldu." Ben su alıp geleyim!"
Dudaklardan yükselen nidaya karışan hayal kırıklığı, kelimelerin dudaklardan zor sarfedilişi bu adama yaptığım ayıbı en içimde hissetmeme sebep oldu. O benim için kavga etmişti, ben ise yaptığı iyiliği suistimal ederek bencilliğe esir düşmüştüm.
Gözlerimden bir damla yaş firar etti yanaklarıma doğru. Şu anda hiç susmaksızın ağlamak istiyordum, peki bu his az önce yanından ayrılan adamdan mı kaynaklanıyordu?!' Burada kimler varmış böyl
e?'
Bir anda kulaklarıma ilişen ses ile bedenim kaskatı
kesildi. Az önce yaptığım hatanın cezasını şu an itibarıyle çekecektim anlaşılan.
Gözlerimden usulca akan yaşlar yağmur şeklini alırken, gözlerim şu an itibariyle korkuyu en iliklerime kadar taşıyordu. Korkuyordum vesselam, az önce yaşadığım buruk mutluluğun yerini dakikalarca acımı alacaktı?!
Kalbim çaresizliğimi hissettirmek istercesine göğüs kafesimi delip geçerken, nefes alışverişlerim gittikçe hazırlanıyordu." Senin" dedi oldukça ürkütücü ses tonu kullanarak. Söyleyiş şekli benden kork derecesine göğü inletiyordu. Nefesini kulağıma doğru yaklaştırırken cehennem ateşinin en ortasında hissetmem normal miydi?
Bedenim birazdan yaşayacağım acıyı yavaş yavaş bünyesinde barındırmaya başladı, ruhum yine ve yine çaresizliğin ızdırabını anlatmak ister gibi gözyaşlarına boğuldu. Bedenim şiddetli bir zelzelenin altında kalmışcasına tir tir titrerken celladımın bana hazırladığı cezayı beklemeye koyuldum." Senin burada ne işin var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENKOLİK
Novela JuvenilSiz hiç lunaparka gitmeden, sarmaş dolaş bir şekilde sinemada film izlemeden, sevgililerin giydiği şu çift kıyafetini giymeden safi bir mutluluk ile gölgelendiniz mı... onlar gölgelendi. Mutlu olmanın bir yerlere gitmek ile alakası olmadığını hepim...