13. Bölüm -Otobüs-Hayat neydi!? Ne vaat ediyordu insana?
Dibine kadar acı, sonsuz mutluluk, baştan aşağı hayal kırıklığı, yok oluş, varoluş...
İnsanları bilmiyordu fakat onun için hayat kelimesi ölümü vaat ediyordu.
Yorulmuştu genç kız, üzerine bindirilen oldukça ağır yükten bıkmış usanmıştı artık! İnsanların aşağılayıcı tavırlarından, küçümseyici hareketlerinden, onu zehirli bir yılan gibi ezmek istemelerinden bıkmıştı artık.
Yaşı küçüktü fakat ruhu kocaman yaralara gebe kalmıştı genç kızın.
Sahi o genç miydi!
Zira kendisini yorgunluktan bitap düşmüş yaşlı gibi hissediyordu.
Parmakları yer yer oyuklara sahip, yüzü desen oldukça belli olan yaraları bir mengene edası ile taşıyor, ruhu desen çöp kutusuna atılmış bir kirli poşetten farksızdı.Korkuyordu genç kız.
Yaşadığı 17 yıl onu özgüven eksikliğine sevk etmiş, korkuların en orta kısmına sürükleyip acımasızca hapsetmişti.
Hayatın eteklerinden tutup umuda sarılmak istiyordu fakat içindeki bir şey onu ne yazık ki engelliyordu.
Kolundan hafifçe dürtülmes ile kendine nihayet gelebildi." İlk başta nereye gitmek istersin Maviş!?"
Ruhu karanlık gölgeler ile yoğurulan adamın yüzü nurani bu şekilde parlıyor, etrafa umut ışığı saçıyordu.
Yıllardır beklediği sahne tam da gözlerinin önünde iken adamın bedeni tir tir titriyor, elini ayağını nereye koyacağını şaşırıyordu.
Gözleri yanındaki kızın herbir noktasını adeta aklına kazırken, yüreği beslediği hayale kavuşmuşcasına gümbürdüyordu.
Kızın kolunu tutan parmakları alev almış, bedeninin her uzlunu volkan misali yakıyordu." Ben, ben bilmiyorum!"
Koyu mavi gözlerini açık mavi gözlere kilitledi adam.
Kızın gözleri adeta ölümü vadediyor, son nefesini vermek için bekliyor gibiydi.
Bedeni oldukça zayıf, saçları ruhunu belli edercesine soluktu.
Peki ailesi bu kıza neden gözle görülür işkenceleri yaparak kızı yaşayan ölüye çeviriyordu!?" O zaman önce arabayla biraz turlayalım olur mu?!:
Genç kız yerinde husursuzca kıpırdandı.
Aklındaki düşünceyi söyleyip söylememe arasında gidip geliyordu.
Söylediği şeyi yanlış anlar mıydı yoksa ileride bunu koz olarak kullanıp dalga geçer miydi! Bilmiyordu, zira saflığını kullanıp onu bir böcek gibi ezen bir yığın insan topluluğu olmuştu.
Sonra, zaten batacağım kadar batmışım diye düşünerek zihnini meşgul eden düşünceyi adamın kulaklarına yuvarlayıverdi." Otobüsle gitsek?! Ben hiç binmedim de!"
Genç adamın gözleri hayretle büyüdü!
Ne yani koskoca kız bir defa dahi otobüse binmemiş miydi!
Tamam onunla ilgili yıllardır araştırma yaptığı doğru idi fakat bu kadarını da öğrenmek nasip olmamıştı bir türlü." Zenginlikten olsa gerek!"
Dediğinde içten içe farklı düşünse de bunu kıza yansıtmadı.
Dalga geçme girişiminde bulunarak kızın allak bullak olmuş zihnini az biraz oyalamaya çalıştı.
Ve çalıştığı amaç doğrultusunda başarılı da oldu.Genç kızın siniri tavan yapmış, düşünceleri alev saçıyordu.
Adam baştan aşağı bencil, dipten sona terbiyesizdi.
Adam düşünce kelimesini hayatında kullanmamış olmalıydı!" Ben! Seninle! Gelmiyorum!" Dediği gibi bilmediği yöne doğru koşmaya başladı. Sinir dalgası azıcık gören gözünü de tam tamına kör etmiş, Umut hocanın teklifini kabul ettiğine edeceğine bin pişman olmuştu.
" çarpacaksın" diyen Rüzgar ani bir manevra ile kızın kolundan tuttuğu gibi kendine çekmesi bir oldu.
Kalbi ona bir şey olacak korkusu ile hunharca çarpıyor, göğüs kafesini delip deşiyordu.
İkisi de az yol kat etmelerine rağmen nefes nefese kalmışlardı.
Birinin ki sinirden diğerinin ki heyecan denen o duygudan oluşmaktaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENKOLİK
Fiksi RemajaSiz hiç lunaparka gitmeden, sarmaş dolaş bir şekilde sinemada film izlemeden, sevgililerin giydiği şu çift kıyafetini giymeden safi bir mutluluk ile gölgelendiniz mı... onlar gölgelendi. Mutlu olmanın bir yerlere gitmek ile alakası olmadığını hepim...