Bölüm 7, part 1: ''Who came?''

6.9K 208 5
                                    

BÖLÜM 7 PART 1

Vote yapın iyi okumalar :*

"D-dylan?" dedim korkarak. Olacakları az çok tahmin edebiliyordum ama yine de bilmiyormuş gibi yaptım. En masum yüzümü takınıp onu dinledim. "Sabahtan beri seni arıyorum. Neden şu lanet telefonuna bakmıyorsun?!" diye konuştu dişlerinin arasından. "B-bir dakika, bunun için mi kızgınsın?" dedim. "Evet, başka ne olabilirdi ki? Sen beni kızdıracak bir şey yapmazsın Nora, biliyorum." diye cevap verdiğinde hem rahatlamıştım hem de kendimi yere atıp ağlamak istiyordum. "Neyse, hadi çıkalım." dedim ve okula doğru ilerledik.

*BİR HAFTA SONRA*

Bir haftadır Justin'le konuşmuyoruz. Benim yüzüme bile bakmıyor. Sanırım eskisi gibi benden nefret ediyor. Bunun bana daha iyi hissettireceğini düşünmüştüm. Ama çok daha kötü oldum. Justin'in aksine Dylan ile aramız çok iyi. Beraber sinemaya ve lunaparka gittik. Ahhh, bir de Stefan var tabii. Her an söyleyebilecek gibi duruyor. Ama böyle bir şeyi yapabileceğini sanmıyorum, özellikle de geçen hafta Justin'den yediği dayaktan sonra.

Derin bir nefes alıp yatağımdan kalktım. Tam o sırada kapı çaldı ve bende yavaşça kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda elinde bir demet gül ve bir film ile Dylan belirdi. İşte görmek istediğim üçlü! Beni bu lanet düşüncelerden uzaklaştırabilecek biri varsa o da Dylan.

İçeri geçtik ve çiçekleri elinden alıp ona sarıldım. Çiçekleri mutfağa bıraktıktan sonra filmi takmaya çalışan Dylan'ın yanına gittim. Beraber koltuğa oturduk ve filmi izlemeye başladık.

Hayır, hayır kızım o kapıdan girme. "Aaaa" diye çığlığı basıp Dylan'ın kucağına atladım. Evet, tam olarak bunu yaptım. Dylan ise halinden memnun bir şekilde gülümsüyordu. Yanaklarım kızarırken onun kucağından indim. O kızarmış yanaklarıma bakıp kahkaha atarken ben ise onun koluna yumruk atmakla yetindim. En sonunda dayanamadım ve beraber kahkaha attık. Kısa bir süre sonra kapı çaldı ve bende açmak için kalktım. Anneme kapıyı açtım ve beraber içeri girdik. Annemi görünce az önce kahkaha atan Dylan'dan eser kalmamıştı. Gayet ciddi bir şekilde annemle selamlaştılar. Cebimdeki titreyen telefonu çıkardım ve arayana baktım. Stefan arıyordu. Annemle Dylan sohbet ettiği için onlara çaktırmadan odama çıktım ve telefonu açtım. "Ne var? Ne istiyorsun p*ç herif?! " "İnan bana prenses, beni kızdırmak istemezsin. Çünkü şu an sana bir iyilik yapıyorum." dediğinde kaşlarımı yukarı kaldırıp onu dinlemeye devam ettim. Neden bahsediyordu bu çocuk? "Şu anda kim yanımda bilmek ister misin? Justin. Peki ne kadar içtiği hakkında bir fikrin var mı?" dediğinde çok telaşlanmıştım. Ama bunu ona belli etmemeliydim. "Eee?" dedim umursamıyormuş gibi görünürken. Bu cevabı beklemiyor olacak ki şaşırdığını belli eden bir ses çıkardı. "Neden Dylan'ı veya başka birini aramadın da beni aradın peki?" diye devam ettim. "Çünkü şu anda senin adını sayıklıyor. Eğer gelmeyeceksen Dylan'ı arayabilirim?" dedi ve pis bir kahkaha attı. "Lanet olsun. Adresi mesaj at." dedim ve telefonu kapattım. Üstümü değiştirdim ve gelen mesaja baktım. Çok da uzak değildi. Hızlıca aşağı indim ve annemle koyu sohbete dalmış Dylan'a döndüm. "Uhm, şey... Benim çok önemli bir işim çıktı." dedim ve kapıya doğru ilerledim. Hızlıca dışarı çıktım ve bir taksi aramaya başladım.

Taksiciye parasını verdim ve görüş alanıma yeni giren Justin ile Stefan'a baktım. Hızlıca yanlarına ilerledim ve Justin'in boştaki koluna girdim. "Lanet olsun, bu kadar içecek ne vardı?!" diye bağırdım ona. "Sen Nora. Sen." demesiyle Stefan onun kolundan çıktı ve "Gerisi beni aşar." dedi. Ona pis pis baktım. "Emin ol bu pislik için bu kadarını bile yapmazdım." diyip gitti. Bende Justin'i hemen yanımızdaki banka oturtturdum. Justin'e döndüğümde ben onun yüzüne şaşkınca bakarken o "Sen...Sen..." diye sayıklayıp ağlıyordu. "Ben mi?" dedim sesimin titremesini engellemeye çalışarak. "Sen ve sana olan duygularım." dedi ve kafasını bacaklarıma koyup birkaç dakika daha sayıklayıp uyumuştu. Bense dona kalmıştım. Acaba sarhoşluğun etkisiyle mi söyledi, yoksa gerçek miydi?

Gözlerimi sıkıca kapattım ve düşünmemeye çalıştım. Justin'i dürterek kaldırdım, daha doğrusu denedim. İşe yaradı mı? Hayır. Yanaklarımı şişirdim ve ittirerek ayağa kaldırmayı başardım. Onun kolunu boynuma koydum ki yarı uyanık yarı uykulu haliyle iki adımda yere yığılmasın. Zor da olsa yola kadar taşımıştım. Bir kaç dakika sonra bir taksi durdurdum ve Justin'in evini tarif ettim. Evine geldiğimizde taksiciye parasını verip aşağı indim. Daha sonrada Justin'i çekiştire çekiştire indirdim. Evin anahtarını cebinden çıkardım ve kapıyı açtım. Justin kendini koltuğa attığında bende derin bir nefes aldım. "Senin derdin ne? Neden bu kadar içtin? Lanet olsun, senin yüzünden anneme ve Dylan'a yalan söyleyip evden çıktım!" diye bağırdım. Aniden ayağa kalktı ve kolumu sıkarak ona bakmamı sağladı. "Sen... Bana bağırdığın yetmedi mi ha? Bıktım artık. Benim evimde bana bağırma hakkını nerden buluyorsun bilmiyorum. Ama beni çok seviyormuşsunda iyiliğimi istiyormuşsun gibi davranma Nora. Her şeyi yap ama bunu değil." dedi. İlk başta sesi çok yüksekti ama son cümlelerini zar zor duyabilmiştim. Kolumu sonlara doğru o kadar sıkmıştı ki bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Alnını alnıma yasladı ve gözlerini sıkıca kapadı. Son cümlesini dişlerinin arasından bir kere daha tekrar etti. Kısa bir süreliğine sessiz kaldık. Daha sonra "S-sen iyi değilsin. Sana kahve yapmalıyım. Kendine geldiğinde konuşuruz." diyip koşar adımlarla mutfağa gittim.

Ellerim titriyordu resmen. Aniden kahveyi üstüme dökmemle bir küfür savurdum. Tanrım, küfür mü? Justin'le dura dura ona benzedim. Daha fazla kendimi tutamadım ve bağırdım. Sanırım karnım yanmıştı. Bacağıma da dökülmüştü ama o çok sızlamıyordu. Bağırışım üstüne Justin yanıma geldi ve telaşlandı. "Benimle gel." dedi ve yukarı doğru çıktı. Bende arkasından ilerledim. Yukarı çıktığımızda bana bir bluzunu verdi. Ona çok kötü ve şaşkınca baktım ama umursamadı. Bende tartışmak istemedim ve bluzu giydim. Dizlerimin bayağı yukarısında bitiyordu ama başka şansım yoktu. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Justin'in bacaklarıma bakmamak için çaba harcadığı çok belliydi. Ta ki kapı çalana kadar.

EVEEET :D BU BÖLÜMÜN ÇOK GECİKTİĞİNİN FARKINDAYIM O YÜZDEN ÇOK ÜZGÜNÜM ./ BU BÖLÜM 2 PARTTAN OLUŞUYO İKİNCİ PARTI 2-3 GÜNE YÜKLERİM DİYE UMUYORUM OKUDUYSANIZ VOTE YAPIN BİTANELERİMMM :*

Because You're DifferentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin