Bölüm 37: ''Afraid.''

4.1K 204 31
                                    

HATIRLATMA:


maroon 5 - goodnight goodnight

''Güven olmadan bu iş yürümez, biliyorsun değil mi?''

''Biliyorum.'' sesi o kadar kısıktı ki, kendi kafamdan bile uydurmuş olabilirdim.

Burnumu çektim ve kapıyı açtım. Arkamı döndüm ve ona baktım. Üzgün görünüyordu.

''Üzülme, silahı çekip kafana sıkmayacağım. Çünkü ben sana kıyamam. Ben sevdiğim insanları binbir parçaya ayıramam, senin aksine.'' yüzümü buruşturdum ve yapmacık bir tebessüm takındım. Yanağımda hafiften beliren gamzelerin üstüne göz yaşı düşmüştü, kapıyı son gücümle çekip çıktım.

Evden uzaklaşamamıştım, ayaklarım beni taımazdı. Dizlerim sinirle ve güçsüzlükle titrediğinde kapının önüne çöktüm ve sırtımı çelik kapıya yasladım. 

Evden takırtı sesleri geldi. Pat, güm, çat... Justin'in sinir krizi geçirip evi dağıttığından emindim. Gözyaşlarımı sildim. Justin bağırıyordu, sinir krizi gibi bir şey geçiriyordu muhtemelen. Ama neden? Bunu isteyen de o değil miydi zaten?

Büyük bir mobilya düşme sesi geldiğinde hızla olduğum yerden sıçradım.

Gözlerimi sildim ve evin bahçesinden çıktım. Salonun camına gözüm kaydığında ne yapacağını bilmez Justin'i görmüştüm. En azından onun mobilyaları devirecek kadar gücü kalmıştı. Oysa ki benim bacaklarım beni taşımıyordu bile.

*

BÖLÜM 37

*

Eve gitmek için sokağın başına yürüdüm ve bir taksi çevirdim. Cebimde telefon titredi fakat açmadım, kim olduğuna bakmaya bile enerjim yoktu. 

Eve geldiğimde cebimdeki telefonumu çıkardım ve arayana baktım; tabii ki Seth.

Bazen beni ondan başka kimsenin uursamadığını düşünüyorum. Beni gerçekten seven tek insanın o olduğunu hissediyorum fakat farklı... Justin'e karşı hissettiklerimin karşılıklı olmadığının bilincine yavaş yavaş varıyorum ve bunu düşünmek istemiyorum. Bilinç altımın en derinliklerine bir daha düşünmemek üzere yollamak istiyorum fakat sürekli beynimi kemirip duruyor. Dayanamıyorum, onun beni benim onu sevdiğim kadar sevmemesine dayanamıyorum. Buna nasıl dayanılır ki? Bu, beni içten içe bitiren bir zehir adeta. 

Onsuz olamayacağımı anladığımdan beri ayrılmak daha da zorken,ayrılmak zorunda olmam beni öldürüyor.

Ben düşüncelerimle boğuşurken elimdeki telefon tekrar titredi ve hiç düşünmeden açtım.

''Seth?'' derken sesimin titremesine engel ollamamıştım.

''Nora? İyi misin?'' sesi endişeli geliyordu.

İyi mi? Ağlamanın kıyılarında dolanan bir insana sorulacak en son soru buydu sanırım.

Peki iyi miyim? Hayır. Hatta berbat durumdayım.

Birden ağlamaya başladım. Göz yaşlarımı tutmaya çalışırken ağzımdan art arda hıçkırıklar kaçıyordu ve Seth'in duymamış olma olasılığı olamazdı.

''Nora? Tanrım, seni orada yalnız bırakmamalıydım. Ağlama... Lütfen.'' sesi çaresiz geliyordu.

Ve o an anladım, asıl acıtan şeyin ne olduğunu.

Because You're DifferentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin