Bölüm 29: ''You reached your purpose, Bieber.''

5.3K 200 26
                                    

HATIRLATMA:

bölüm şarkısı: miley cyrus - the climb

İçeri girdiğimde etrafa bakınmamaya çalıştım fakat elimde değildi, beynim benden önce harekete geçmiş etrafta onu aramaya başlamıştı bile. 

Onu gördüğümde görmemiş olmayı diledim.

Hayal olmasını diledim.

Yatağımda uyanmayı ve kendime 'kabustu' demeyi istedim.

Ama olmadı.

Tüm gerçekliğiyle karşımdaydı.

Üstünden 24 saat geçer geçmez bir kız bulmuş olması tüm gerçekliğiyle karşımda duruyordu.

Gözlerimi kırpıştırdım. Hiçbir şey düşünmüyordum. Öylece kalmıştım. Justin'e bakıyordum, yanındaki kızın omzundaki koluna bakıyordum, gülümsemesine bakıyordum.

Mutlu muydu yani? Nasıl? Acaba bu kız için mi terk etmişti beni? 

Gözlerimi dikmiş ona bakarken gözlerimin dolduğunu hissettim fakat umursamadım, gözlerimi bir dakika bile ondan ayırmadım. Her hareketini izledim. Masada Jack, Lena, Justin ve yanındaki sarışın sürtük vardı. Lena rahatsız olmuştu belliydi, kıza çok kötü bakıyordu. Jack ise nötrdü fakat onu tırnağımın ucu kadar tanıyorsam kızdan hoşlanmamıştı. Justin bir şeyler anlatıp gülüyordu. Gözlerimi ayırmadım, direttim. 

Daha sonra Lena beni gördü, gözlerini bana odakladı ve Jack'in kolunun altından çıktı, ciddiyete büründü ve yutkundu. Daha sonra Jack ve Justin de Lena'nın gözlerini takip ederek beni buldular ve bana baktılar.

Justin'in gülümseyen yüzü evrim geçirdi, asıldı, bakışları dondu ve bir süre sonra yere kaydı. Gözlerini sıkıca kapatıp geri açtı ve bakışlarını kaçırmamaya özen göstererek bana baktı, ağladığımı fark etmişti. Histerik bir şekilde güldüm ve arkamı dönüp ilerledim. 

Bildiğim tek bir şey vardı, o da gülüşümün altındaki hayal kırıklığını ve nefreti algıladığıydı.

Kantinden çıktığımda Seth de peşimden geldi, bir süre koştum. Arka bahçeye geldiğimde nefesimin daraldığını fark ettim ve yanımdaki banka çöktüm, çok geçmeden Seth de gelmişti. 

''Nora, ne oldu, iyi misin?'' dediğinde ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Dünden beri içimde tuttuğum nefreti kustum sanki. Dışarda kimsenin olmamasından faydalanarak ağladım. İçimde 'her şey düzelecek' diyerek susturduğum tarafım konuşmaya başlamıştı şimdi. 

''Şşş...'' dedi Seth.

''Canım acıdı Seth. Onu öyle gördüğümde... kalbim acıdı.'' dediğimde elleriyle yüzümü kavradı ve anladığını belli edercesine kafasını salladı.

''Biliyorum Nora.''

''Bilmiyorsun Seth, şu anda nasıl hissettiğimi tahmin edebiliyor musun?'' 

''İnan bana Nora, edebiliyorum.''

En son ne zaman bu kadar içten ağladığımı düşündüm, babam öldüğünde.

''İnanamıyorum! Daha ayrılığımızın üstünden 24 saat geçmiş fakat o birini mi buldu! Ondan nefret ediyorum!'' dedim ve ağzımdan bir hıçkırığın daha kaçmasına izin verdim.

''Karıştırıyorsun, Nora.'' dediğinde susmaya çalışarak onu dinledim.

''Ondan nefret etmiyorsun, nefret etmek istiyorsun.''

Because You're DifferentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin