Tam önümde ağlayan bir melek sesiyle yavaş yavaş benden canımı alıyordu. Benim de gözlerim dolmuştu. Şimdi cidden aşık olmuştum ve bu kız her kimse bir daha ağlamayacaktı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Jae Rim'in ağzından
Sabah olmuştu ve rutin iş olarak herkese kahve yaptım , kıyafetleri aldım ve herkesi uyandırdım. Bugün için programımızda sportif etkinlikler vardı. Aslında çoğu sporu profesyonel olarak yapmama rağmen bugün benim için kötü geçeceğe benziyordu. Çünkü altın insan olarak kendimi saklamak için rol yapmak zorundaydım. İnsanları kandırmaktan nefret ediyorum. Kahvaltıya indik ve kahvaltıdan sonra odadan eşyalarımızı alıp arabaya bindik. Arabalar 8 kişilikti. Ve doğal olarak bizi So Young gille bir arabaya koymuşlardı. Onların grupta So Young ve Man Young dışında Myungsoo ve Jessica da vardı. Arabada sürekli Ae Cha ile fısıldaşıyorduk. Birbirimizi o kadar özlemiştik ki. Biz kendi aramızda konuşurken Man Young Chang Sun ile muhabbet ediyordu. Karşımızda ise Myungsoo Jessica So Young ve Jungkook vardı. So Young her zamanki gibi ellerini Jungkook'un boynuna dolamış bir şeyler anlatıyordu ve her zamanki gibi Jungkook ruhsuz bir şekilde onu dinliyordu. Yaklaşık yarım saat içinde devasa bir spor merkezinin girişinde durmuştuk. Bugün programa göre basketbol ve koşu yarışı yapacaktık. Aslında özellikle koşu olmak üzere ikisini de profesyonel olarak yapıyordum fakat kötü oynamaya mecburdum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Kısa süreceği için önce koşu yarışı yapmaya karar verdik. Koşudan kastım 400 metre bayrak yarışıydı. Beni son tura koymuşlardı. Bizim takım ve Man Young'ların takımı burun buruna gidiyordu. Son tura gelince ben ve So Young koşmaya başladık. Normaldeki hızımın yarısı kadar koşmama rağmen aynı gidiyorduk. Çünkü 65 kiloluk cüssesiyle ancak bu kadar koşabiliyordu. Ben yavaş koşmama rağmen yan yana gittiğimiz için son çare olarak kendimi yere attım ve ayağımı tutarak yerde kıvrandım. Birkaç saniye sonra birilerinin sevinç çığlıklarını duydum. Ae Cha ise bu tarafa koşuyordu. Yanımda diz çökünce kulağına
"İyiyim ben düşmedim çaktırma." dedim.
Bana gülümseyerek tuttuğu nefesini dışarı verdi. Birkaç saniye sonra Chang Sun da gelip kalkmama yardım etti. Jungkook'u gördüğümde sinirli bir şekilde Man Young'lara bakıyordu. O kadar sinirli bir şekilde bakıyordu ki cidden korkmuştum. Ben korkmuş bir şekilde oraya bakarken Ae Cha bana baktı ve nereye baktığımı fark edince
"Çok endişelenme o kaybetmekten nefret eder. Herhangi bir şey kaybetmeye dayanamaz. Her zamanki hali. Çok takma." dedi.
Çok takmadım. Biraz sonra Bayan Park yanıma geldi ve
"İyi misin Jae Rim?" dedi.
Benim için çok endişelenmişti. Sonuçta benim başıma bir iş gelmesi onun en son isteyeceği şeydi. Kaş göz işaretleriyle iyi olduğumu söyledim. Yanına gidip kulağına numara yaptığımı söyledim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Basketbol maçında son devredeydik. Son 1 dakika kalmıştı ve 82-30 kaybediyorduk. Çünkü ben aldığım topları ya dışarı ya da karşı takıma atıyordum. Ya da tam biz basket atacakken önlerine çıkıp bizim atmamıza engel oluyordum. Ae Cha durumu bildiği için bana bir şey diyemiyordu. Chang Sun ise hem bilerek yapmadığımı düşündüğü için hem de daha yeni yeni birbirimize ısındığımız için bir şey demek istemiyordu. Jungkook ise her arada her molada bana kızıp bağırıp çağırıyordu. Artık bana o kadar yüksek sesle bağırıyordu ki cidden korkuyordum. Ama mecburdum. Maç sonu geldi ve biz kaybettik. Jungkook delirmişe benziyordu. Benim üzerime geliyordu. Ben etrafımda kaçacak yer ararken Bayan Park'ı gördüm ve koşarak yanına gittim. Bayan Park herkese
"Duşunuzu alın saat 16.00'da girişte olun." dedi ve uzaklaştı.
Ben gözlerimle Ae Cha'yı aradım ve bulunca hemen yanına koştum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Soyunma odasına geçtim ve dolaptan havlu , tarak gibi şeylerimi alıp duşa yöneldim. Boş olan duşlardan birine girdim ve 15 dakikada bir duş alıp çıktım. Üstümü giyindim ve makyaj masasına oturdum. Elime bir fırça aldığım sırada Ae Cha odama daldı. Normalde panik olurdum ama Ae Cha olduğunu görünce rahatladım. Ae Cha ise ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu. Ona
"Ne oldu?" diye sorduğumda
"Aman Tanrım! Jae Rim sen çok güzelsin." dediğinde kıkırdadım ve tekrar masaya döndüm. Ae Cha da yanıma gelip oturmuş beni izliyordu. Ben makyaja tam başlayacakken tekrar konuşmaya başladı.
"Jae Rim bu gizlenme işlerin ne zaman bitecek ? Ne zamana kadar makyajla gezeceksin ?"
"Aslında bir haftanın dolmasına daha var ama Bayan Park bu sabah bana süreyi öne çekeceğimizi söyledi. Sanıyorum ki 1-2 güne kadar açıklanacak. Artık kendim olabileceğim için çok mutluyum." dedim.
Oda bunu duyunca mutlu oldu ve ben tekrar fırçamı elime aldım. Ama yine başlayamamıştım makyaja. Çünkü kapı yine açılmıştı. Ama bu sefer bir sorun vardı ki Ae Cha'dan başka kimsenin beni böyle görmemesi gerekiyordu. Bayan Park olmasını umarak arkamı dönmemle Chang Sun'un şaşkın ifadesini görmem bir oldu.
...
![](https://img.wattpad.com/cover/85827149-288-k142609.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star's House / Jungkook
Fanfiction"Hmm... Sadece öz kardeşimin gözleri önünde üvey kardeşimi becereceğim ve öz kardeşim , üvey kardeşimden hoşlanıyor. Ne kadar da hoş bir senaryo değil mi ?" Ne saçmalıyordu bu p** kurusu.