Pratiklere başlamamızın ardından aylar geçmişti. Ama Star's House'un ilk müzik çaışmasının sonuna gelmiştik.
Bugün o gündü.
Büyük gün.
Konser günü.
Bugünden sonra da aynı gece dünya turumuz başlayacaktı. Hem konserler verecek hem de yaşadığımız şeylerden sonra en çok ihtiyacımız olan şeyi yapacaktık.
Tatil.
Ama tabi ki bu tatili düşünmeden önce yapmam gereken şeyler vardı.
Çünkü bugün her şey benim üzerimeydi.
Saçlar , makyaj , kıyafetler...
Ayrıca ana vokal olarak kullanıldığım için daha da fazla yorulacaktım.
Ama şu an bu can sıkıcı şeylerin hiçbirini düşünmüyordum bile. Şu an makyaj yapmam gerekiyordu ama karşımdaki şebek yüzünden hiçbir şey yapamıyordum.
"Yaaa ama Jungkook böyle yaparsan işimi yapama- ahhahahahah yapma şunu yaaaa! Jungkook gıdıklanıyorum hahahahhahaaaaa"
Makyaj yapmaya çalışıyordum ama ne zaman üzerine eğilsem gıdıklayıp duruyordu.
Son dediklerimden son elini kolunu oynatmaması için bir elimle ellerini tutmak zorunda kalmıştım. O ise ellerini tutmamla beraber sırıtmaya başlamıştı. Onun sakin duracağını teyit ettikten sonra boştaki elimle masadaki fondötenden bir parça alıp yüzüne dağıtmaya başladım. Direk olarak elimle dağıtıyordum. Normalde böyle yapmazdım. Jungkook istisnaydı. Çünkü onun yüz hatlarına santim santim elimle dokunmak hoşuma gidiyordu. Ve Jungkook tabi ki herkese böyle yaptığımı zannediyordu. Eğer bilseydi... havasından geçemezdik.
Ben Jungkook'a hayran olduğumu belli etmeden elimdeki fondöteni yüzüne dağıtmaya çalışırken Jungkook'un yüzünün asık olduğunu fark ettim. Elimi masadaki mendile sildikten sonra Jungkook'un dizlerinin üzerine oturup iki kolumu Jungkook'un ensesinde birleştirmiştim. O da otomatikman boşta kalan ellerini belime yerleştirmişti. Sağ elimle yanağını okşarken bir yandan da konuşmaya başladım.
"Neden suratı asıldı benim kurabiyemin ?"
"Bundan sonra kimseye makyaj yapmanı istemiyorum. Herkesin yüzüne böyle dokunmanı , herkesin gözlerine böyle bakmanı herkese bu kadar yakın olmanı istemiyorum. Bugün son. Makyajı bırakıyorsun."
Derdini anlamıştım. Ama o bilmiyordu ki ben sadece ona böyle makyaj yaptığımı.
Böyle düşünmesine karşı kıkırdayarak henüz bir şey sürmediğim alnına uzunn bir öpücük kondurup geri çekilmiştim.
Onu öperken huzurla kapattığı gözlerini açarak bana bakmıştı.
"Bu konuyu konserden sonra konuşalım aşkım. Olur mu? Bugün bana izin ver."
"Peki , sen nasıl istersen meleğim."
Böyle dedikten sonra belimden beni kendine yaklaştırdıktan sonra yavaşça alt dudağımı dudakları arasına aldı. Yavaş yavaş , aramızdaki aşkı en derinliklerine kadar hissederek dakikalarca öpüştük o makyaj sandalyesinde.
Dakikalar sonra ise bugün hissettiğim stresten bir gram bile kalmadığını fark etmiştim. Zaten onun amacının da bu olduğunu ikimiz de biliyorduk. Ve ben ona binlerce kez minnettardım.
Jungkook'un makyajını bitirdikten sonra bizimkilerin dışında çıkacak Star's House çaylaklarını kontrol etmek için onların hazırlık odasına gidecektim. Tam onların odasına girecektim ki sıcak eller tarafından gözlerim kapatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star's House / Jungkook
Fanfiction"Hmm... Sadece öz kardeşimin gözleri önünde üvey kardeşimi becereceğim ve öz kardeşim , üvey kardeşimden hoşlanıyor. Ne kadar da hoş bir senaryo değil mi ?" Ne saçmalıyordu bu p** kurusu.