So Young bu sefer Jae Rim'in bacaklarına tekme atmaya çalışıyordu ama Jae Rim sadece savunma odaklı hareketleriyle ondan korunuyordu. Sonunda yetiştik ve kapıyı açtığımızda ikisi birden bize baktı. O anlık Jae Rim'in bize bakmasını fırsat bilen So Young ellerini kaldırdı ve Jae Rim'i omuzlarından ittirdi. Normalde en fazla yere düşerdi , çok tehlikeli bir hareket değildi , eğer hemen yanlarında merdiven olmasaydı...İttirilmenin etkisiyle Jae Rim önce tek ayağıyla denge sağlamaya çalıştı. Ama So Young onu çok hızlı ittirmişti. Ben yanına koşmak için harekete geçtiğimde ise çoktan denge sağlamayı bırakmış , kendini kaderine teslim etmişti. Merdiven uzun sayılırdı. O uzun merdiven boyunca onun yavaş yavaş düşmesini izledim. Sonunda Jae Rim merdivenin sonuna gelip düşünce , benim da yanaklarımdan bir damla yaş süzüldü. Şok olmuştum ve vücudumu hareket ettiremiyordum. Jungkook'un ise ne yaptığından haberim bile yoktu. 10 saniye sonra birden bir sesle kendime geldim.
"Aahhhhh!!!! Ae Cha orada duracağına gel de bana yardı- AAHHH!!!"
İnanamıyordum. Aslında aklıma gelmişti. Jae Rim her dalda eğitim almıştı. Buna dublörlük de dahildi. Muhtemelen bu durumdan kendini nasıl daha az zararla kurtaracağını biliyordu. Ama ben merdiven çok uzun olduğu için buna ihtimal vermemiştim.
Onun sesini duyduktan sonra hemen merdivenleri beşer beşer inerek yanına ulaştım. Acı içinde kıvranıyordu. Yanına gidip elini tuttuğumda ise Jae Rim fısıltıyla
" Ae Cha... Elim çok... acıyo. Beni Jess'e götür... " demişti. Bunlar ondan şimdilik duyduğum son laflardı. Çünkü bunları söyledikten hemen sonra bayılmıştı. Muhtemelen vücudu acıya dayanamamıştı. O gözlerini kapattıktan hemen sonra gözlerim Jungkook'u aradı. Merdivenin başında So Young'u bileklerinden yakalamış bağırarak bir oraya bir buraya savuruyor , resmen duvarlara vuruyordu. Evet hak ediyordu. Ama şu an Jae Rim daha önemliydi. Bu yüzden hemen bağırdım.
"JEON JUNGKOOK!! ŞU PİS S*RTÜKLE UĞRAŞMAYI KESİP HEMEN BURAYA GEL !!!" Resmen ses tellerimi yırtmam üzerine Jungkook hemen buraya koşmaya başladı. Gelince Jae Rim'in bayıldığını gördü ve hemen kucağına alarak yukarı çıkmaya başladı. Ben de peşinden geliyor , Jae Rim'in elini sabit tutmaya çalışıyordum. Asansöre binince bir elimle Jae Rim'in elini tutarken diğer elimle telefonumu çıkardım ve Jess'i aradım. Hemen telefonun açtı ve açar açmaz
" Jess , Jae Rim merdivenden yuvarlandı , hemen hastane katına çık." dedim. Bizim odalarımızın bir üstü tamamen hastane işleriyle ilgili olan kattı. Telefonu kapattım ve Jungkook'a
"Muhtemelen bileğinde kırık var. Bayılmadan önce öyle söyledi. Ben bu elini tutuyorum. Sen de diğerine dikkat et." dedim. Jungkook zaten sinirliydi. Bu sefer daha da sinirlendi ve dişlerini sıkarak
" Jae Rim'i bıraktıktan sonra So Young'un tüm kemiklerini kıracağım." dedi. Ben bu söylediklerini haklı buluyordum. Hatta kırmaya ben de gelirdim. Ama o anda
"Öyle bir şey yapmayacaksın Jungkook." dedi biri. Jae Rim demişti bunu. Hala gözleri kapalıydı ama acıdan olsa gerek yüzünü buruşturmuştu. Elimi saçlarına götürüp,
"Tamam Jae Rim. Olmayacak öyle bir şey sen kendini kasma yeter ki." dedim. O sırada asansör durdu ve kapısı açılınca yine koşarak Jess'in odasına girdik biz girdiğimizde o da ayakta volta atıyordu. Hemen hazırladığı yatağa Jae Rim'i yatırdık. Jess
"Siz dışarıda bekleyin bir yere ayrılmayın ve sakın içeri girmeyin." dedi ve bizi sürükleyerek kapı dışarı etti. Çıkar çıkmaz Jungkook tekrar aşağıya inmeye kalktığında onu tutup oradaki sandalyeye oturttum. Şu an Jae Rim bu durumdayken bir yere gitmesine izin veremezdim. Herhangi bir kırık sıkıntı değildi fakat eğer başını vurduysa -ki çok yüksek bir ihtimal- ciddi bir hasar olabilirdi. Bunları düşününce tekrar hüzünlendim. Jungkook benim bu halimi görünce o da sakinleşmeye başladı.
45 dakika sonra
Artık beklemekten sıkılmıştık ki sonunda Jess odadan çıktı. Hemen ikimiz de ayaklandık ve Jess'in yanına gittik. O da biz sormadan konuşmaya başladı.
"İki elinde de çatlaklar var. Sol elin bir parmağı kırık. Sağ bilekte incinme ve doku zedelenmesi var. Şanslısınız ki bunlar 1 hafta sonra eskisinden bir farkı olmayacak hale gelecek şeyler. Bunun hakkında endişeye gerek yok. Benim korktuğum başını çarpmasıydı ki yine şanslısınız. Çünkü Jae Rim kafasını korumuş ve bir hasar gözükmüyor. Şimdi içeride uyuyor. Vücudu yorgun düşmüş. İsterseniz aşağı odaya da taşıyabilirsiniz ama bence hiç rahatını bozmayalım. İsterseniz Jae Rim'in yanında kalabilirsiniz ama kalmanıza gerek yok. Ellerini alçıya aldım. Bu nedenle gündelik işlerinde ona yardım edeceksiniz. Çünkü Jae Rim'i tanıyoruz ki elleri yüzünden işlerini bırakmaz. Haftaya alçılarını çıkartırız zaten. Yüzünde de sadece bir kaç çizik var. Onun için de krem yazdım zaten. Hepimize geçmiş olsun." dedi ve yanımızdan ayrıldı.
Ertesi gün sabah
Jae Rim'in ağzından
Yavaşça gözlerimi aralar aralamaz ellerimde acı hissettim. Sonra aklıma dün yaşananlar geldi. Kafamı sağa sola çevirdiğimde Ae Cha , Jungkook ve Chang Sun'un da benim yanımda kaldıklarını gördüm. Zaten oda çok geniş değildi. Koltuklar da 3 kişi için yeterli olmadığı için Chang Sun ve Jungkook tam olarak uzanmadan yatmışlardı. Yatakta biraz dikleşip oturmak için sessizce hareket ettim. Ama becerememiştim çünkü çıkan sesle çoktan Ae Cha uyanmıştı ve
"Aman Tanrım! Jae Rim sen uyanıksın!" diye bağırınca hepimiz uyanmış olduk. Etrafımda 3 kişi hepsi bir tarafımı kontrol ediyordu. Bunaldım ve
" YETER ARTIK İYİYİM B- Ahhh... " bağırınca canım acıdığı için ağzımdan çıkan iniltiyle hepsi daha fazla telaşlanmıştı. Bağıramayacağım için tek çarem Jess gelene kadar sanki ezberlemek istiyor gibi 'iyiyim ben , iyiyim ben ' demekti.
Yaklaşık 15-20 dakika sonra hepsi sakinleşmiş , zaten biraz sonra da Jess gelmişti. Jess gelince bana durumumla ilgili her şeyi anlattı. Ciddi bir şeyim yoktu. Sadece ellerim alçıdaydı. Jess bana bunları anlattıktan sonra asıl konumuzu açacak soruyu sordu.
"Jae Rim neler oldu dün gece? " Önce derin bir nefes aldım ve sonra konuya girdim.
"Dün akşam yatmadan önce So Young geldi ve dışarıda konuşmak istediğini söyledi. Gayet iyi niyetli gözüktüğü için kabul ettim. Ae Cha da gördü zaten. Sonra beraber çıkıp balo salonuna indik. Aşağı inince gülen suratı düştü ve bana Jungkook'la aramda ne olduğunu sordu. Ben de 'Aramızda ne olabilir ki , arkadaşız' dedim. Ben böyle dedikten sonra 'yalan söyleme pis s-' neyse kötü şeyler söyledi. 'Senin yüzünden ayrıldık' 'Aramıza girdin' 'Amacın buydu zaten' 'Amacına ulaşamayacaksın' 'Şeytansın sen' gibi şeyler söyledi. Onu sakinleştirmeye çalıştım. Öyle bir şey olmadığını söyledim. En son inkâr ettiğimde beni önce ittirmeye başladı. Daha sonra vurmaya kalkıştı , ben tutunca tekmelemeye başladı. Ben onu tutuyordum bir sıkıntı yoktu ki , Ae Cha ve Jungkook içeri girince gözlerim onlara kaydı. O sırada ittirilmemle geriye yalpaladım ve dengemi toparlayamayınca düşmeye başladım. Düşerken başımı korumaya çalıştım ama o sırada ellerimi hem çarptım hem üzerine düştüm. Gerisini de zaten biliyorsunuz. Jungkook beni buraya getirdi." Ben anlatırken hepsi sinirden kızarıp bozardı. Ben lafımı bitirir bitirmez Jungkook ayağa fırlayınca bağırdım.
"JUNGKOOK DUR!!! "
"NE VAR JAE RİM NİYE O DIŞARIDA DOLANIRKEN BİZ BURADA BEKLİYORUZ." Bana bağırdığı için önce sakinleşmesini bekledim. O da bunu anlayarak kendini koltuğa fırlatarak
"Tamam sakinim söyle." dedi. Ben de
"So Young hiçbir şekilde cezalandırılmayacak." deyince Jungkook yine patladı.
"Jae Rim bilmediğin şeyler var!! Bu onun sana yaptığı ilk kötülük değil!! 10. Yıl kutlamasında da aynı şeyi o yaptı sana !! ŞİMDİ DE CEZA YOK DİYEBİLECEK MİSİN HA!!!"
Bunun üzerine benim verdiğim cevapla hepsi şaşırmıştı."Evet , zaten onun yaptığını biliyordum."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star's House / Jungkook
Fanfic"Hmm... Sadece öz kardeşimin gözleri önünde üvey kardeşimi becereceğim ve öz kardeşim , üvey kardeşimden hoşlanıyor. Ne kadar da hoş bir senaryo değil mi ?" Ne saçmalıyordu bu p** kurusu.