Onu yakaladığımda burun burunaydık. Bulunduğumuz pozisyonda heyecanlanmam gerekirken onun nefes alış sesleri beni mutlu ediyordu. Ben gülümserken gülümsemelerim Jae Rim'in öksürükleriyle solmaya başladı.Jae Rim öksürmeye başlayınca onu kucağımdan indirip yere yatırdım. Jae Rim'in öksürükleri daha da kötüleşmişti. Artık öksürürken arada nefes almakta zorlanıyordu. Hepimizin Jae Rim'in etrafında onu izliyorduk. Chang Sun da akıllılık yapıp ambulans arıyordu.
Jae Rim öksürükleri arasında sağına dönüp yere tükürdü. Sonra bir kaç kez daha öksürdükten sonra sakinleşti ve gözlerini kapadı.
Tükürdüğü yere baktığımda ise gördüğüm tek şey...
Kandı...
Jae Rim gözlerini kapattıktan sonra benim gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı. Ama bu sefer panik yapmadan eğildim ve Jae Rim'in nabzını kontrol ettim. Kalp atışları normaldi ama nefesini kontrol ettiğimde nefeslerinin düzensiz olduğunu gördüm. Ama sonuç olarak nefes alıyordu önemli olan buydu.
Ben Jae Rim'i tekrar kucaklamış ve geldiğimiz arabaya bindirmiştim. Ambulansın gelmesi uzun sürerdi. Bu yüzden bizim götürmemiz daha mantıklıydı. Jae Rim'i arka koltuğa yatırdım ve ön koltuğa oturup arabayı çalıştırdım. Ben tam hareket edecekken arabanın iki kapısı açıldı ve Chang Sun'la Ae Cha arabaya bindi. Chang Sun ağlamıyordu. Ama Ae Cha , Jae Rim bayıldığından beri hıçkırarak , hatta arada sırada bağıra çağıra ağlıyordu. Ben ise hiçbir ses çıkarmadan gözyaşlarımın akmasına izin veriyordum.
Arabayı çalıştırır çalıştırmaz gazı köklemiştim. Gözüm dönmüştü. Ae Cha hızımdan dolayı çok korksa da önemli olan Jae Rim'i yetiştirmekti.
Yolda giderken itfaiye aracını da görmüştük. Ama zaten bu saatten sonra bina da yansa şehir de yansa umurumda değildi. Jae Rim arkada hareketsiz yatarken benim kalbim yanıyordu zaten...
İleride yol 2'ye ayrılıyordu. Bir yol Star's House'a götürürken diğer yol şehre çıkıyordu. Star's House daha uzakta olmasına rağmen hem Jess'e güvendiğim için hem de şehir merkezinde trafik yoğun olduğu için Star's House'a gitmeye karar verdim.
Ama hala giderken bir yandan dikiz aynasından Jae Rim'in hareketsiz bedenime bakıyordum.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Jae Rim ameliyathaneye gireli 4 saat olmuştu. Ama hala çıkmamıştı. Jae Rim geldiğinden beri 2. kere bu hastane katına çıkmıştık. Ve ikisinde de o odaya giren Jae Rim olmuştu. Bu yüzden bir dahaki sefere gerekirse o odaya ben girecektim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Güneş ışıkları yavaş yavaş pencereden koridoru aydınlatmaya başlamıştı. Ama Jess'in odadan çıkma gibi bir niyeti yoktu. Ve artık ben endişeleniyordum. Saatlerdir içerdeydi ve hiç kimse bize bir şey söylemiyordu.
Ayrıca tek endişelenmemiz gereken konu Jae Rim de değildi. Eğer Altın İnsan bizim yanımızdayken ona bir şey olursa Bayan Park hepimizi Star's House'tan atardı. Çünkü Jae Rim'e hepimize verdiğinden daha fazla değer verdiği belliydi.
Biz yarı baygın bir şekilde hastane katındaki rahatsız koltuklarda oturuyorduk ki bu halimiz Jess'in odadan çıkmasıyla son buldu. Hepimiz hemen kalkıp Jess'in etrafında toplandık ve konuşmasını bekledik. Önce derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı.
"Öncelikle şunu söylemeliyim ki o hayatta. Durumu da iyi."
Bunu söylemesiyle hepimiz derin bir 'ohh' çekmiştik. Hatta Ae Cha mutluluktan ağlamaya başlamıştı. Bizim rahatladığımı gören Jess tekrar konuşmasına devam etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/85827149-288-k142609.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star's House / Jungkook
Fanfic"Hmm... Sadece öz kardeşimin gözleri önünde üvey kardeşimi becereceğim ve öz kardeşim , üvey kardeşimden hoşlanıyor. Ne kadar da hoş bir senaryo değil mi ?" Ne saçmalıyordu bu p** kurusu.