İkinci Kitap ( Krallık Savaşları ) Bölüm 14 - Arithor'un İlacı

5.6K 610 51
                                    

Bu bölüm yorumlarda firsti alan kişiye ithaf edilmiştir.

( Bölüm 14 - Arithor'un İlacı )

Haru üzerine doğru koşan insanların hangi amaçla koştuklarını tek seferde anlamıştı. Bunun görünüşleri ile alakalı olduğunun farkındaydı. Fakat umursamamıştı. Aklında çok daha derin düşünceler vardı. Ryou Jo'nun önderliğinde insanlar onun yanına ulaştılar. Birer, ikişer hepsinin yüzünde utanç ifadesi oluşmaya başlamıştı. Bir çok büyük şehire göre küçümsenen savaşçılar olsalarda bir çoğu kasabanın elit askeri gücüydü.

İki binden fazla insanın aptalca bir sebeple silahsız iki kişiye saldırıya geçmesi hepsini küçük düşürmüştü.

Üstelik auraları sayesinde karşılarında ki kişilerden birinin ölü diğerininde güç sahibi olmadığını anladıklarında duydukları utançtan dolayı ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Aralarında sıradan askerlerde olsa oldukça önemli kişiler vardı.

Gül Şövalyeleri Okulu'nun elderleri orada ki bir çok insandan konum ve statü olarak yüksekteydiler. Sadece klan başkanları ile kasaba başı onlardan daha yüksek bir seviyedeydi. Bu on elder bugün silahsız ve güç sahibi olmayan bir kişiyee ve onun kucağında ki ölü bedene silahları ile saldırıya geçtiler. Bu o kadar kötü bir durumdu ki elderlerin sahip olduğu tüm saygınlığı yok etme tehlikesi vardı.

Öte yandan elderler ile birlikte bir çok üst düzey klan yetkiliside aynı kaderi paylaşıyorlardı.

Her biri ismi saygıyla anılan hatta korku ile telaffuz edilen kimselerdi. Fakat bugün düştükleri durumdan sonra ufak çocukların bile maskarası haline geleceklerdi. Tam bu sırada Ryou Jo, Haru'ya doğru koşarak "Yunzi, Yunzi Jo" diye bağırdı.

O anda Haru hariç orada bulunan herkes yıldırım çarpmışa döndü. Onlar aslında Ryou Jo'nun çocuğunun cesedini taşıyan kişiye ve doğrudan onun cesedine karşı saldırıya geçmişlerdi. Sıradan askerler korkudan bayılma noktasına gelmişlerdi. Büyük klanların bile tartışmaktan çekindiği Ryou Jo'nun oğlunun cesedine karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu açıkca hem cesede hemde ona saygısızlıktı.

Sebepleri ne olursa olsun yaptıkları eylemin geri dönüşü yoktu. Sıradan askerler bu durumdayken önemli kişiler soğuk terler dökmeye başlamışlardı. Kim ne derse desin Ryou Jo şu anda hepsine zarar verebilirdi. Onları öldürebilir ya da kasabadan sürebilirdi.

Üstelik kasabada ki herkes onu desteklerdi. Gül Şövalyeleri Okulu'nun elderleri ise daha beter bir haldeydi.

Az önce ki olaydan sonra bütün saygınlıklarını kaybettiklerini biliyorlardı. Üstelik bu durumda sadece kendi saygınlıklarına değil Gül Şövalyeleri Okulu'nun saygınlığınada büyük zarar vermişlerdi. Bu haber duyulduğu zaman insanlar okula öğrenci olarak gelmekten vazgeçebilirdi.

Alan büyük bir sessizliğe gömülmüştü. Sadece oğlunun cesedine sarılıp ağlayan Ryou Jo'nun sesi duyuluyordu. Bütün başlar eğilmişken Haru başı dik bir şekilde sabırla bu anın bitmesini bekliyordu. Karşısında ki adamın hislerini çok iyi anlıyordu. Çünkü ondan daha fazlasını kaybetmişti. Tek yapabileceği sadece beklemekti. Ryou Jo bir süre ağladıktan sonra kucağında oğlunun cesedi ile ayağa kalktı.

Doğrudan Haru'nun gözlerine bakarak "Nasıl oldu" dedi.

Haru çocukları takip ettiklerinden ve ormanda ayrılmalarından başlayarak Arithor'un anılarında ki herşeyi ufak bir değişiklikle anlattı. Bu değişiklik bitki canavarının çocuğu yuttuktan sonra ağzının içinde ki sivri diken ile öldürmesi fakat kendisini yuttuğu sırada dikeni keserek bitki canavarını öldürmesiydi. Anlatılanları duyan insanlar pişmanlıkla dolmaya başladılar.

Ko-HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin