Üçüncü Kitap ( İntikam Yolunda ) Bölüm 11 - Tortaqus Irkı

3.2K 277 12
                                    

Bu bölüm yorumlarda firsti alan kişiye ithaf edilmiştir.

( Bölüm 11 - Azınlıkta Kalmak )

Haru uzay gemisinin içine çekildiği anda hemen bütün gücüyle Wulkar'ı gelişi güzel olarak savurmuştu. Haru'nun bedeni hala gücünün tamamına ulaşamamış olsa bile Wulkar sayesinde içine çekildiği uzay gemisinin kabinine büyü bir hasar vermeyi başarmıştı. Bu sırada uzay gemisine siyah bir duman şeklinde sızan Asuka isteği dışında geminin içinde ki hava kanallarında sürüklenmeye başlamıştı.

Siyah bir duman formundayken karşılaştığı güçlü basınçlı hava karşısında kendi formunu bir arada tutmakta zorlanıyordu.

Birde bu basınçlı havaya karşı gelerek istediği gibi hareket etmeyi düşünemezdi. Haru'nun uzay gemisine verdiği hasardan sonra alarmlar kulak parçalayıcı bir sesle çalmaya başlamıştı. Haru Wulkar'ı bir kez daha savurmak için harekete geçtiği sırada karşılaştığı manzara ile olduğu yerde dondu.

Bir anda bulunduğu kabine her yönden giren ve her biri özel kırmızı savaş kıyafetleri giyen elli kişi tarafından çevrelenmişti. Bu kişilerin ellerinde gelişmiş bir tür füzyon silahları vardı. Haru hafıza sarayında ki bilgiler sayesinde füzyon silahlarına yabancı değildi. Bu silahlar sıradan enerji silahlarından binlerce kat daha güçlü olsada Haru'nun elinde ki imkanlarla yapılmaları mümkün değildi.

Füzyon silahları birbiriyle kesişen çarpı şeklinde ki iki halkadan ve bu halkaların ikisinin içinden geçen düz bir namludan oluşurdu.

Bu namlunun boyutu on beş santimetreydi. Bu füzyon silahları çekirdek enerjisi ile çalışırlardı. Yapısı gereği birbirine çarpmadan iki halka arasında sürekli olarak ışık hızından fazla bir hızla dönen çekirdek enerjisi bu silahın asıl gücünü oluştururdu.

Silah ateşlendiği anda namluda ki çekirdek enerjisi patlar ve ileri doğru fırlardı. Çapraz şekilde olan halkalarda ki çekirdek enerjisi patlayan namluda ki enerji yüzünden bir anda patlarlardı. İki halkada ki stabil çekirdek enerjisi patladığı anda çapraz halkalarda ki ortaya çıkan yüksek basınç namluda ki patlayan çekirdeğini büyük bir hızla ileriye doğru fırlatırdı. Genelde bu silahın ikinci kez patladığına yorulurdu.

Haliyle füzyonlanan çekirdek enerjisi arkasında ki güçlü basıncın etkisi ile namludan çıktığı anda büyük bir top mermisine dönüşürdü.

Haru'nun uzay gemisinde ki enerji topunun gücü bile bu füzyon silahlarının gücü ile kıyaslanamazdı. Diğer silahlar hedefe zara verirken füzyon silahları kelimenin tam anlamıyla hedefi yok eder ve ortadan kaldırırdı. Haru bu silahların gücünün açık bir şekilde farkındaydı.

Üstelik bir değil, beş değil, on değil tam elli füzyon silahı ona doğru hedef alınmıştı. Haru'nun tek yapabildiği elinde ki Wulkar'ı yere indirmek oldu. Cesaret ile delilik arasında çok ince bir çizgi vardı. Bu silahlara karşı savaşmayı düşünmesi cesaret değil şüphesiz delilik olurdu. Üstelik hala nerede olduğunu bilmediği kızı vardı. Onu korumak için canlı kalmak zorundaydı.

Ayrıca bir şekilde bedeni tam gücüne ulaşsa ve bütün gücünü kullanıp bu elli kişiyi etkisiz hale getirse bile buradan kurtulamazdı. Çünkü içinde bulunduğu uzay gemisi gibi yüz binlerce gemi vardı. Onlar için bir uzay gemisini yok etmek sorun bile olmazdı.

Haru uzayda ki o büyük patlamanın nedenini şimdi daha iyi anlıyordu. Açıkca bütün uzay gemileri füzyon teknolojisi ile donatılmıştı.

Ko-HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin