İkinci Kitap ve Diğer Şeyler Hakkında Duyuru

5.7K 468 84
                                    

Arkadaşlar öncelikle hepinizden özür diliyorum. Ağır bir grip geçirdiğim için iki gün boyunca yataktan çıkamadım. Bunun için bölümü yazmamda paylaşmamda gecikti. Final bölümü gerçekten şu ana kadar ki en yorucu tecrübelerimden biriydi.

Farklı bölümler şeklinde günde beş bölüm yazarak on bin kelime yazmıştım.

Fakat tek bir bölümde yedi bin kelime yazmak gerçekten yorucuymuş. Bölümün dağılmaması için yedi bin kelimeye büyük bir özen göstermem gerekti. İki bin kelime olunca çoğunu aklımda tutabildiğim için dönüp bakma zahmetine girmiyordum. Fakat her yeni olayla birlikte final bölümünü tekrar, tekrar okumak zorunda kaldım. Bu aradan yedi bin kelime dememe rağmen bölüm yedi bin yüz on sekiz kelime oldu.

Bu sefer fazlasıyla yazmaya gayret ettim. Ko-Haru'yu yazmaya başladığımdan bu yana tam olarak kırk yedi gün geçti.

Kabaca bu süreye bir buçuk ay diyebiliriz. Bir buçuk aylık bir sürede tam olarak seksen beş bin kelimelik bir kitap yazdım. Şu an ki haliyle beş yüz elli sayfa civarında bir sayfa sayısı var. Normal bir yazar dört yüz, dört yüz elli sayfalık bir kitabı bir senede yazıyor.

Biliyorum kitapta gerek yazık hatası gerekse bazı yerlerde ufak kurgu hatası olsun bir çok hata var. Fakat bunun tek sebebi çok hızlı yazıyor olmam. Bir buçuk ayda seksen beş bin kelimelik bir kitabı yazmak inanın hiç kolay değil. Sabahınız akşamınız o kitapla oluyor. Ben bu durumdan çok memnun olsamda şu son bir buçuk ayı ve ondan önce ki iki ayı sürekli Wattpad'te kitap yazmaya ayırdığım için gerçek hayatıma hiç zaman ayıramamaya başladım. Bu durum beni şu sıralar zorlamaya başladı.

Artık yazmaya çalışsam bile yazamıyorum. Hani her yazarın yazarlık hayatında belli bir dönemde girdiği duraklama evresi vardır ya bu da öyle bir şey işte. Kurgu aklımda, hatta yazacaklarımda aklımda fakat iş yazmaya geldiğinde bilgisayar ekranı ile bakışmaktan öteye geçemiyorum.

Normalde üç günlük bir aranın ardından ikinci kitaba başlayacaktım. Fakat bu şekilde kendimi zorlamaya devam edersem ikinci kitabı bitirip bitiremeyeceğimden emin olamam. Bunun için en azından kafamı toplayana kadar ikinci kitaba başlamayacağım. Sizleri bölümsüz bırakmamayı ne kadar çok istesemde inanın elimden gelen bir şey yok. Şu hastalandığım iki gün boyunca bir çok şeyin farkına vardım.

Evde sürekli sabahtan akşama kadar yazı yazmaktan hoşlansamda bir çok şeyden oldukça uzak kaldım.

Zaten arkadaş gibi bir şeye sahip değilim. En azından çok yakın bir arkadaşım yok. Sadece merhabalaştıklarım var. Fakat onlarla bile şu son iki ayda hiç görüşemez olduk. Geçen bayram haricinde şöyle bir düşününce evden hiç dışarı çıkmadım.

Genel anlamda asosyal bir kişi olsamda bu kadarı benim için bile fazla. Bunun için kendimi toparlayana kadar bir kaç günü tamamen kendime ayırmayı düşünüyorum. On iki senelik öğrencilik hayatımda bile şu son bir buçuk ayda yazdığım kadar yazı yazmadım. Artık yazı yazmayı sevsemde bir süre uzak durmam gerektiğini farkındayım. Çünkü şunu anladım ki her şeyin fazlası zarar.

Sizlere tam bir süre veremesemde en geç iki haftalık bir süre içinde ikinci kitaba başlamış olurum.

Belki çok daha erken bile olabilir. Tamamen kendimi ne zaman toparlayacağımla alakalı bir durum. İnternet erişimim oldukça kısıtlı olduğu için sizlere haber veremedim. Bunun için çok üzgünüm. Hepinizin yazdığı yorumlar benim için çok değerli.

Çünkü sizlerin bu kitabı okuduğunu bilmesem asla yazmaya devam etmezdim. Çünkü gerçek anlamda yorucu olabiliyor. Hepinizin yorumlarını okuyamadığımın farkındayım. Fakat internet erişimimi düzeltir düzeltmez hepinizin yorumlarını okuyacağım. Ayrıca sırf bilmeniz için söylüyorum ki son bir buçuk ayda çay içmekten bana gına geldi. Bununda bir sebebi var tabi ki.

Bir çoğunuzun bildiği gibi bölümleri yayınlamak için bir cafeye gidiyorum. Bu kafe yakınlarda ulaşabileceğim tek yer olduğu için bir anlamda mecburuz diyebilirim. Aynı zamanda bu kafede en ucuz şey çay olduğu için mecburen çay içiyorum. Halimi siz düşünün artık.

Bunu size yazmamın tek bir sebebi var. Sizlere verdiğim değerin farkına varmanız.

Sonuçta bir çoğumuz öğrenciyiz. Bir bardak çaya üç lira vermenin ne demek olduğunu eminim bir çoğunuz biliyorsunuzdur. Hele ki imkanlarınız kısıtlıysa. Gerek maddi gerek manevi yönden bir süre bu kitap işine ara vermem gerekiyor.

Bu yazıları okurken bir çoğunuzun üzüldüğünü bilsemde ne yazık ki elimden gelen bir şey yok. Bir okuyucum bana bir soru sormuş. Bu soruda neden okuyucularıma bu kadar değer verdiğimi merak etmiş. Bunun tek bir cevabı var. Ben bu hikayeyi okuyacak insanlar için yani okuyucularım için yazıyorum. Sizden bu hikayeyi yazarken en ufak bir beklentim yok. Vote yada yorum sayısı umrumda bile değil.

Sizlerin yorum attığını bildikçe bu hikayeyi okuduğunuzu bildikçe bu bana yetiyor.

Okuyucularıma önem veriyorum. Çünkü sizler olmasanız bu hikayede olmaz. Sizler okumasanız ben bu hikayeyi yazmazdım. Sadece aklımda basit bir kurgu olarak kalırdı. Evet bu bölümlük anlatacaklarımın sonuna geldim. Benden bu kadar şimdilik, kendinize iyi bakın ve sakın hasta olmayın ( İnsan sürünüyor :D )

Yazarınız: Muhammet Hasan CENĞAR

Ko-HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin