İkinci Kitap ( Krallık Savaşları ) Bölüm 25 - Hsun Hsuba Köyü

5.2K 539 23
                                    

Bu bölüm yorumlarda firsti alan kişiye ithaf edilmiştir.

( Bölüm 25 - Hsun Hsuba Köyü )

Haru atı ile Doğu Aslan Krallığı'nın topraklarına girmişti. Bu esnada Güney İntikamcı Krallığı ile Doğu Aslan Krallığı arasında bir köprü vazifesi gören ve kendisine ait olan Zarmuth Bölgesi'nden özellikle uzak durmuştu. Şu an ki haliyle bir avcıdan farkı yoktu. Zaten yüzünü tanıyan az kişi olduğu için tanınmaktan çekinmiyordu. Bütün bir gün ve gece yolculuk yapmasına rağmen hiç mola vermemişti.

Fakat bir süre sonra mola vermek zorunda kaldı. Çünkü atı dört nala koşmaktan çatlayacak hale gelmişti.

Haru fazla zaman kaybetmek istemediği için atına yüklenmişti. Şu an yanında savaş hayvanı Serith olsa bu atın koştuğu mesafenin beş hatta on katını bile koşsa yorulma belirtileri göstermezdi. Fakat bu kadar değerli bir savaş hayvanına Doğu Aslan Krallığı'nda binmek ben önemli birisiyim diye bağırmakla eş değerdi. Çünkü bu tür hayvanlara tüm kıtada sayılı zenginler ve kraliyet aileleri sahip olabilirdi.

Haru bunun için böyle bir şey yapmayacak kadar akıllıydı. Onun aksine sıradan bir kişi olmaya ihtiyacı vardı. Halkın içinde mümkün olan en alt kademeye inerek kendini belli etmemeye çalışıyordu. Bunun için bir karar almıştı.

Onun kimliğini ortaya çıkaracak hiç bir gücünü kullanmayacaktı. Bunların içinde Wulkar ve kırmızı yıldırımlarda vardı.

Ayrıca bağlı olduğu kaynak canavarının güçlerinide kullanamazdı. Çünkü Güney İntikamcı Krallığı'nın kralı olarak bu güçleri kullandığı biliniyordu. Haru zaten hayati bir duruma düşmediği sürece bu güçlerini kullanmayı istemiyordu.

Aksine kendini geliştirmek için sadece tekniklerini ve aurasını kullanacaktı. Şu an da aurası ortalama bir insanın aurasına eş değer güce sahipti. Bu yüzden onu kullanarak dikkat çekmesi mümkün değildi. En kısa zamanda Kadim Azarath'ın Adıyla Hükmetme tekniği hariç diğer tekniklerini sürekli kullanarak onları geliştirecekti. Bir yandanda savaşçı ve ruh avcısı seviyelerini güçlendirecekti.

Ruh avcısı gücünü bugüne kadar denemediği için tam potansiyelini bilmiyordu.

Fakat ormanda avlandığı sırada ilginç bir gerçeği keşfetmişti. Sadece insanların ruhunu değil canlı olan ve yakınlarında ölen her şeyin ruhunu kalbine toplayarak güçlenebiliyordu. Bu gerçeğin sadece kendisine mi özel olduğunu bilmesede bunu şu an için öğrenmesinin bir yolu yoktu.

Haru atından inerek onu yakınlarında ki bir ağaca bağladı. Daha sonra yanına çökerek meditasyon yapmaya başladı. Şu an ki hali ile normal insanlardan biraz daha güçlüydü. Tüm potansiyelini kullansa on seviyeyi geçmiş beş kişi ile baş edebileceğini düşünüyordu. Bu kişilerin savaşçı veya büyücü olmasının önemi yoktu. Fakat daha fazlası ile karşılaşırsa kendini açığa çıkarmak zorunda kalırdı.

Bu da hiç yapmak istemediği bir şeydi. Yarım saat boyunca yaptığı meditasyonun ardından boyutsal yüzüğünden biraz yiyecek çıkardı.

Yemeğini yavaş bir şekilde yedikten sonra atının bağlı olduğu ağacın diğer tarafına uzandı. Bir süre uyumamak için dirensede daha fazla başarılı olamadığı için uykuya daldı. Haru uykusunun ortasında bedeninin farklı noktalarında üç tane acı hissetti.

Ko-HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin