Birinci Kitap ( Sürgün ) Bölüm 35 - İlk Oyun

7.1K 696 48
                                    

Bu bölüm yorumlarda firsti alan kişiye ithaf edilmiştir.

( Bölüm 35 - İlk Oyun )

Traqai Bölgesi Haru'nun yönlendirmeleri ile yapılanma çalışmalarına başlamıştı. Artan bölge sayısı ile birlikte Haru gittikçe daha fazla askere ve bu askerleri yönetebilecek rütbeli kişilere ihtiyaç duyuyordu. Şimdilik bölgenin başında Tmon ve Kysara olsada acilen o bölgeye yetenekli bir yöneticinin atanması gerekiyordu. Burain Yaokai Bölgesi'ni, Hinu'da Zarmuth Bölgesi'ni yönettiği için Haru Ayzu'yu Traqai Bölgesi'ne yönetici olarak aradı. Bu sayede yeni bölgelerde yönetim eksikliği çekilmeyecekti.

Fakat Hinu'nun yanında Ranun ve Asling, Ayzu'nun yanında Tmon ve Kysara varken Burain'in yanında orduyu yönetecek kimse yoktu.

Burain hem bölgenin yönetimi ile hemde üç yüz bin kişilik bir ordunun yönetimi ile tek başına ilgilenmek zorundaydı. Haru bu sorunu çözmek için orduda komutan olarak görev alan Hyun, Iseul, Ken, Chin ve Kwan'ı Burain'in yanına atamıştı.

Burain'e onları ordu için general olarak yetiştirmesini söylemişti. Ayrıca yetenekli olanlar yöneticilik eğitimide alacaktı. Bu sayede onları daha sonra Traqai Bölgesi'ne atayacak ve kendi generallerini o bölgeden çekme şansını bulacaktı. Ayrıca gittikçe büyüyen ordu için fazladan generalin olması işine gelecekti. Haru Ayzu'ya kendisinin yokluğunda Traqai Bölgesi'nde asker alımlarına başlanmasını emretti.

Aklında ki plana göre her bölgede en az beş yüz bin askere ihtiyacı vardı.

Hala amacı bir krallığa sahip olmaktı. Bunun yolu destekçilerden geçiyordu. Güney Kartal Krallığı'nda ki soylular ve zenginler hala krala ve Kızıl Birliğe bağlı olabilirlerdi. Fakat krallıkta yaşayan halk İntikamcı Birliği'ne sarsılmaz bağlarla bağlıydılar.

Haru halk için elinden gelen herşeyi yapmış ve onların desteğini kazanmıştı. Tıpkı Yaokai Şehri'nde yaptığı gibi krallığın tamamında çıkardığı bir iç isyanla bütün krallığı ele geçirecekti. İntikamcı Birliği Kızıl Birlik ve kralın ordusu ile ilgilenirken onları destekleyen halk soyluları ve konseyi dağıtacak ve sarayı ele geçirecekti. Böylece başta Başkent Fonsia olmak üzere bütün krallık onların olacaktı.

Fakat bunun için hem kralın hemde Kızıl Birliğin ordusuyla savaşabilecek kadar askere ihtiyacı vardı.

Batı Panter Krallığı ile aralarında ki sağlam bağ sayesinde bu savaşta onlardan destek görebilecekti. Bu sayede kendini sağlama almış olacaktı. En kötü başarısız olması ihtimalinde her zaman gidebileceği bir Traqai Bölgesi elinin altındaydı.

Tabi ki bir krallığı ele geçirmek bir şehiri ele geçirmeye benzemezdi. Sadece orduların yenilmesi ve kralın devrilmesi yetmiyordu. Kral tahttan el çektirildikten sonra bütün krallığı yönetebilecek bir yönetim gücüne sahip olmalıydı. Sonuçta krallık onun olunca İntikamcı ordularının sayıları milyonlara ulaşmış olacaktı. Tüm bu ordular için sağlam generaller ve krallıkta ki her bölge için yetenekli yöneticiler gerekiyordu.

Yönetimde en ufak bir boşluk verirse bedelini ağır öderdi. Çünkü krallığı ele geçirdiği zaman eski düşmanlıklarıda miras alacaktı. Kuzey ve Doğu krallıklarının ittifakı onu bir numaralı düşman olarak göreceklerdi. Krallığın zayıf anında saldırmayı tercih edecekleri açıktı.

Haru'nun tüm bunlara bir çözüm bulması gerekiyordu.

Kuzey Kaplan Krallığı'nı Gölge Tarikatı'nı kullanarak bir iç isyanla zayıflatabilir ve bir süre savaştan uzak tutabilirdi. Aynı şekilde Batı Panter Krallığı'nı Doğu Aslan Krallığı'na musallat edip kendilerine yönelmelerini önlerdi. Fakat en küçük bir aksilik Gölge Tarikatı gibi bir avantajını kaybetmesini ve niyetlerini anlayan Güney Kartal Krallığı'nın düşmanlığı ile sonuçlanırdı.

Ko-HaruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin