8.)

371 14 1
                                    

1 hafta sonra benim için zaman bir kez daha durmuştu. O yangından sonra ilk kez annem ve babamı gördüm. Sanki hiç ayrılmamışız gibi evimizdeyiz,mezuniyetimi kutluyoruz. Bir annem ve babam kayboluyor ve masada tek başıma kalıyorum. Karşımda eylül "beni affet nisan"diyerek elimi tutacakken uyanıyorum. Ve karşımda 2 hemşire ve doktor. Yüzüme dokunuyorum,sargılı telaşla "bana ne oldu böyle? Eylül nerde ,onu görmem lazım" dememle hemşireler doğrulmamı engelliyor. Doktor"ağır bir kaza atlattınız,zor bir ameliyat geçirdiniz,sanırım biraz daha dinlenmeniz gerekecek"diyerek hemşireye işaretiyle kolumu gösteriyor iğnenin vurulmasıyla tekrar uykuya dalıyorum. Hastane koridoru:"kızım onun yüzünden öldü,biz ise ona kızımızın yüzünü bağışladık,eylül bizi hiç affetmeyecek" "elçin eğer o gece gördüğüm rüyadan sonra bunu yapmasaydık,kızımız işte o zaman bizi affetmezdi" o gece gerçekten de nisan'a daha çok kızmıştım,yüz nakli beklesin en az onun da bizim kadar canı yansın,belki de kızımın yanına gitmeseydi onu kaybetmeyecektik. Diye düşünürken "gece rüyamda kızımı gördüm bembeyaz bir elbiseyle yanıma geldi ve bana sarıldı. Nisan'ı kurtarın, benim için kurtarın onu diye gözlerinden akan yaşlarla benden uzaklaştı" elçin'in yüzünü ellerimin arasına aldım ve "bunu kızımız için yaptım,rüyamı biliyorsun"dedim ve zor da olsa o cümle çıktı ağzımdan;tek suçlunun nisan olduğuna inanmıyorum sonuçta arabada beraberdiler"dediğimde elçin ağlamaktan harab olmuştu gücü tükenmişti cevap veremedi elinde sımsıkı tuttuğu eylül'ün trençkotunu kokusunu içine tekrar çekti. Düşündüğüm tek şey evlat acısı ve nisan'ı her gördüğümüzde hatırlayacağımız kızımızdı.

Ona hala kızıyordum ama kızımın yüzünü taşıyan birine ne kadar kin ve nefretle bakabilrdim ki üstelik bu kişi için mirastan aldığım paya karşılık sadece evimizde yaşama imkanı sunmuştum. Onu evdeki çalışanlarla bir tutmuştum. Yıllarca kibirimle hatamın üstünü örtmüştüm. Ama şimdi herşey boştu. Sahip olduğum hastane,ev...

O an ne yapacağıma karar vermiştim. Elçin'i de aldım ve kafeterya ya oturduk. Gözlerime bakıyordu ne yapacağımızı bilmiyordu bense onun ve kendimin bu acıyla bu kadar kısa sürede çöküşümüzü izliyordum. Sessizliği bozmak istedim "ben bir karar aldım. Olay aydınlanana kadar burdayız fakat artık burada yaşayamayız . Senin memleketin olan izmir'e gidelim. Herşeyi geride bırakalım en azından acımız biraz olsun soğur"dediğimde gözleri tekrar doldu,elimi tuttu"nasıl soğur,ama bende artık burada duramam gidelim"dedi. Evi satışa çıkardım. Kızımızı ise yarın son yolculuğuna uğurlayacaktık. Nisan'la ise daha kimse konuşamamıştı. Yüzü değiştiği ve ağır bir kaza atlattığı için herkes temkinli davranıyordu. Aradan bir kaç saat daha geçti ve birşeyi fark ettim,fırat yoktu. Nasıl haberi olmaz,üzerinden tam bir hafta geçmişti. Birkaç kişiye sorduğumda telefonlara cevap vermediğini öğrendim. Ailesinin de nerde olduğundan haberi yokmuş.

Cenazeden sonra fırat yanıma geldi. Saçları hafif dağınık,kirli sakal ve kıyafeti de aynı şekilde perişan bir halde geldi. Birden bana sarıldı ve "baba gelemedim,durumun umutsuz olduğunu öğrendim. Bende ölmek istedim ama yapamadım,gücüm yoktu. Neden bu kadar hız yapmış,eylül'ümü bu derece kim üzmüş olabilir. Sabah o kadar mutlu ayrılmıştık ki" "ona en yakın sen varsın senin daha iyi bilmen lazım nasıl bir eşsin,nasıl bilmezsin!" Bu defa fırat yanına yaklaştı ve "yanılıyorsunuz sorunuzun cevabı çok uzakta değil babacım"diyerek uzaklaştı. Artık kimseye güvenmiyordum. Buradan gidişimizi bekletense nisan ve ifade almaya gelecek olan polislerdi.

KIŞ GÜNEŞİ Masalım #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin