Evet biliyorum. Bölüm yok demiştim ama dayanamadım :) o yüzden kısa oldu biraz.
...........................Her an yanımda ol sevgilim.
Her an dökülsün ağzından o tatlı sözlerin...
Kız, bağır çağır,
Öfkelen; ama
Her an yanımda ve bir tek bana oslun o sinirin...
Her şeyin olayım senin...
Eşin, arkadaşın, sırdaşın...
Kimbilir belki de aşkın...“Alo Turgut? “
“Efendim paşam? Sen beni arar mıydın ya? “
Turgut Ateş’in en güvendiği dostlarındandı. Komiserdi ve çok yetenekliydi. Elinden hiç kimse kurtulamamıştır kolay kolay.
“Kes zevzekliği. Sana işim düştü.”
“Bana bak Polatlı polise hakaretten atarım seni içeri. “
“Şimdi değil. Belki daha sonra. Erdinç diye biri. Geçen sene siyasal bilimlerde mezun olmuş. Bana o çocuğun bilgileri lazım. “
“Hayırdır? “
“Pek hayır değil. Bakacağız bakalım. Sen öğrenebilir misin onu söyle? “
“Ayıpsın. Yedi kat sülalesine kadar. Akşam mailene atmış olurum. “
“Tamam sağol dostum. Görüşürüz. “ Deyip vedalaşma faslını bitirdikten sonra telefonu kapattı. Erdinç’i araştırma sebebi onda Ateş’i huzursuz eden bir şey vardı. İsmini duyar duymaz huzursuz olmuştu. Ve adam neyin nesi diye araştırmak, biraz da Yağmur’dan uzak tutmak istemişti. Yağmur ofisinden ayrılalı yarım saat olmuştu. Ve kapı çaldı. “Gel” sesinden sonra içeri Necmi bey girdi.
“Hoşgeldiniz Necmi bey, buyurun. “ dedi tebessüm ederek.
“Teşekkür ederim Ateş bey. “ deyip siyah deri koltuklara oturdu. Ateş ne için geldiğini biliyordu; ama söz hakkını ona bırakıyordu. Öncesinde düşüncelerini öğrenmeliydi.
“Sizi dinliyorum Necmi bey? “
“Efendim bugün bir kız geldi iş görüşmesine ve yeni mezun olmuş. Ama buna rağmen yaptığı staj ve aldığı sertifikalar beni çok tatmin etti. Bence çok başarılı olacak. Okulu derece ile bitirmiş. Ne dersiniz efendim? “duyduklarından oldukça memnun olan Ateş, gerçekleri söylemekte bir sakınca görmedi.
“Demek Yağmur gözünüze girmeyi başardı. Nişanlım diye söylemiyorum, çok zekidir. “ dediğinde adam afalladı.
“Anlamadım Ateş bey. “
Sonra Ateş ona Yağmur’la olan anlaşmayı anlattı ve adam memnun bir şekilde odadan ayrıldı. Yağmur’a hemen işe alındığına dair ciddi bir mail attırdı.
Sonra da mesaj çekti.
“Yarın sabah 09.00’da hazır ol seni evden alacağım. Ayrıca bunu ilk iş günün diye yapıyorum küçük hanım. Patron beni evden alıyor diye havalara girme. “
Cevap gecikmedi.
“Kalmadım senin almana. Ben kendim gelirim. “
Allah’ım bu kız hiç boyun eğmeği bilmez miydi?***
Evde sinirden dört dönüyordu Yağmur.
“Ne yani bu akşam görüşmeyecek miyiz? Ne yapacak acaba? Yoksa... Yok canım yapmam demişti. Ama erkek sonuçta. En iyisi öğrenmek. Mesaj atarım canım akşam. İstersem de ararım. Sevgilim değil mi? Neler oluyor ya? “ aslında Yağmur hiç kıskanç değildir. Yani Erdinç’i o kadınla gördüğünde bile Erdinç’i kıskanmamış sadece aldatıldığı, salak yerinde konduğu için öfkelenmişti. Ama şimdi Ateş’in nerde ne yaptığını çok merak ediyordu. Üstelik o şirkette duyduklarından sonra. Yarın şu şirkette bir gövde gösterisi yapması şart oldu.
Akşam olmuş hala Ateş aramamıştı. Acaba başka bir planı mı vardı? Mesajla öğrenmeliydi.
“Ne yapıyorsun patron? “
Bekledi... Bekledi... Bekledi... Tam tamına 3 dakika 47 saniyedir cevap gelmiyordu. “Aha, okundu. Ama yine yazmıyor. “ diye inledi yatakta. Telefonu kenara attı. Sinirlendikçe canı o adamı tokatlamak istiyor. Birden telefonun mesaj sesini duydu. Aldı hemen eline.
“Arkadaşlarlayım canım. “
‘Vay’s demek arkadaşlarlasın. Benim neden haberim yok acaba? Maşallah. Dün ahkam kesiyordunuz beyefendi sevgiliyiz diye. İyi bunu sen istedin ukala patron. ‘
“Bende dışardayım. Neyse öylesine sordum. İyi eğlenceler. “
Cevap gecikmedi.
“Tatlım evde olduğunu biliyorum. Şimdi babanla görüşüyordum. ;) öpüyorum seni küçük yalancı. “
‘Ne, nasıl, ne zaman? Allah’ım rezil oldum. Ne yani şimdi ben onu kıskandırmaya çalışan şu aptal sevgililer gibi mi davrandım. İnanamıyorum. Şu sondaki ne? Gülücük mü? Hem de göz kırpmalı. Allah’ım resmen adam seninle alay ediyorum diyor. ‘
Hemen Alev’i aradı. Aslında öyle kankacılık oyunlarını sevmezdi ama başka çaresi yoktu. O da biraz görümceliğini bilsin canım. Bu ne böyle.
“Efendim. “
“Merhaba Alev, ben Yağmur. “
“Ah selam yenge. Ya kusura bakma numaran yok bende. “
“Önemli değil canım. “ ‘Geç şimdi bunları’ dedi içinden. “Alevcim senden bir şey rica edeceğim. “
“Tabi ki. “
“Ateş nerde? “
“Arkadaşlarıyla çıktı da. Neden ona sormuyorsun? “
‘Ay canım ben akıl edemedim ona sormayı. Biliyoruz zaten o kadarını. ‘ yine içinden dedi bunları. “Şey biliyorum. Ama mekanı bilmiyorum. “
“Şunu daha açık söylersen? “
“Onu takip edeceğim. “ ayyy işte yine rezil olmuştu.
“Anlamadım. “
‘AY NEYİNİ ANLAMADIN ACABA? ‘ ... “Şey tatlım yani onu izleyeceğim. Ne biliyim işte. “
“Tamam ben gittikleri mekanı biliyorum. Sen hazırlan ben gelip seni alacağım. Bu arada tanınmamak için bir kaç şey getireceğim. Ok? “
“Ah ok tatlım ok. “ ay inşallah yakalanmayız...
Alev mekanı sevgilisinden biliyordu. Erkek arkadaşı abisinin en yakın arkadaşlarından birisi Çağrı idi. Abisi ilişkilerini biliyordu. Çağrı’yı ilk öğrendiğinde içten içe sevinse de önce tepki göstermişti. Ama sonra uzun sürmemişti. Çünkü Çağrı’yı çok severdi. Genelde hep beraber çıkarlardı ama bugün Alev gitmek istememişti. Ta ki yengesi arayıp, planını söyleyene kadar. Biraz macera iyi olurdu diye düşündü ve aldığı kıyafet ve malzemelerle evden çıktı.
Bir saat sonra...
“Ay Alev burada görülmeyiz değil mi? “
“Görmez merak etme. Hem görse bile bu kılıkta tanımaz. Süper kamuflaj yaptım valla. De mi yenge? “
“Hıı. Tipimize bak. Ispanağa benziyoruz. Ben buradan göremiyorum. “
“Ne yapim bu peruklar vardı evde. Geçen sene ki doğum günümde almıştım. Tamam benim yerime gel. Buradan net görünüyor. “
Alev kendi için pembe, Yağmur için yeşil peruk getirmişti. Resmen hippilere dönmüşlerdi. Altlarında yırtık Jeanler. Üstlerinde minicik tişörtler. Dudaklarında birinin mor, birinin siyah ruj ve gözlerinde abartılı siyah makyaj.
“Ay sen nasıl kardeşsin acaba? Nankör. Sattın kızım abini. “
“Eee yengecim. Bugün sana yarın bana. “
“Hee bir de çıkarcıyız. Maşallah. Dur dur o sarışın ne öyle. Tam İsmail yk şarkılarındaki www. Bombabomba.com yani kız. “ dedi sinirle.
“He o mu? Çisem o Çisem. Abimin eski sevgilisi. “ azıcık yalandan bir şey olmaz canım. Ne de olsa buraya eğlenmeye gelmişti.
“Eski sevgili mi? Vay alçak. Ben şimdi ona gösteririm eski sevgiliyi. “
“Aaa dur ne yapıyorsun? Bütün planı bozacaksın. Şuan bir şey olmadı. Kız kulağına bir şey söyledi. Bakalım daha neler olacak. “
“Bakalım. Ya da bakmayalım. Daha gencim katil olamam. “
“Ya saçmalama dur. “
O sırada Çağrı onları çoktan fark etmişti.
“Ateş! Sağ çaprazda bizi gözlerine kestiren iki çıtır var. “
“O defteri kapattım oğlum ben. Hem sana ne oluyor. Alev’i arayıp söylememi ister misin? Önüne bak Çağrı şakam yok. “
Çisem de gürültüden anlamaz diye kulağına eğilmiş.
“Ama bunlar çok fena. Bir bak istersen. “
“İstemem. “ dedi.
“Ya ne olur bir baksan. Birileri dedektifçilik oynuyor. Çaktırma ama. Yazık oyunları bozulmasın. “ dedi Çağrı. İşte bu sözle ilgisini çekmişti. Yok artık, olabilir miydi gerçekten? Çaktırmadan yan tarafa baktı, gördüğü şeyle kahkaha atmaya başladı. Bunlar akılları sıra onu mu takip ediyorlardı. Hele tipleri görülmeye değerdi. Kesinlikle fotoğraf çekecekti onları. Bu ne ya? Yani bu şekilde onları tanımayacaklarını mı sanmışlardı? “Ah canım ya!” diye söylendi. Sonra Çağrı’ya döndü. “Var mısın oyunlarına oyunla karşılık verelim. “
“Nasıl yani? “ Dedi Çağrı şeytani bir gülümsemeyle.
“Şimdi bizde bakıp göz falan kırpalım. Sonra masalarına gidelim ve istediklerini verelim. “
Çağrı da kabul edince oyunu başlattılar. Ve göz kırpıp durdular.
O sırada masa da sinir krizi geçiriyordu ikisi de.
“Göz kırptı Alev. Resmen göz kırptı. “
“Gördüm. Çağrı da göz kırptı. “
“Ya inanmıyorum ya. Zevksiz. Şu halime mi tav oldu? Ispanak Yağmur. Ay! Çıldıracam hala göz kırpıyor. “ derken adamlara bir şey belli etmemek için gülümsüyorlardı.
“BİR DAKİKA! NELER OLUYOR YAĞMUR? RESMEN GELİYORLAR. “
“Kaçmak için kaç saniyemiz var? “
“Hiç yok! “
“Selam kızlar, olmayan ne? “ dedi Ateş en tatlı haliyle.
Yağmur biraz sesini değiştirip adama baktı. “İçki. İçkimiz kalmamış. “
“Hemen söyleyelim. Bakar mısınız buraya aynılarından. “ derken kızların bardaklarını göstermişti. “Eee kızlar adlarınız ne? “
“Bizim mi? “ dedi Alev hayret ettiğini gösterir bir nida ile.
“Evet sizin? “ dedi Çağrı.
“Benim ki Derin, arkadaşımınki de Feriştah. “ diye söyledi Alev.
“Feriştah mı? “ duyduğu isimle krize girecekti Ateş.
O sırada ölümcül bakışlar atıyordu Yağmur. Feriştah ne ya?
İçkileri gelmişti ve sorular başlamıştı. Ama kızların da yavaş yavaş tansiyonları yükselmişti. En son özele girmeye başlamışlardı.
“Eee kızlar buradan çıkalım mı artık? “ deyip Yağmur’un boynuna burnu ile dokunmuştu Ateş. Yanmıştı... Yakmıştı... ‘Vay alçak beni hiç öpmedi böyle! ‘ diye geçirdi içinden ve artık dayanamadı.
“Nereye? “ dedi bir sinirle ama kendini ifşa etmedi. Önce niyeti öğrenmeliydi.
“BİLMEM BİRTANEM İSTERSENİZ SİZE İSTERSENİZ BİZE. FARK ETMEZ. ANNENLER EVDEDİR AMA. OSMAN AMCA KIZMASIN! “
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK TANEM / Y.S.S. II - FİNAL
RomanceGörücü mü? Asla, diyordu Ateş... Ta ki adının anlamını kalbinde hisseden o kızı görene kadar... Durakta her sabah fotoğraflarını bir sapık gibi çektiği kızı... Yağmur'u... Sevgilisinin onu aldattığını ve aslında onu sevmediğini öğrenen Yağmur, o kar...