19. BÖLÜM - YÜREĞİNİ PAYLAŞTIĞIMI SANDIM, ÖLDÜM KADIN! SEBEBİM OLDUN!

19.2K 1.4K 29
                                    

Kıskandım...
Bedenini değil,
Yüreğini paylaştığımı sandım...
Öldüm kadın...
Öldürdün...
Sebebim oldun!
Haberin olsun...

“Merhaba Erdinç. Seninle son konuşmamızda anlaştığımızı sanıyorduk.”
Ateş bundan aylar önce adamı araştırıp bulmuş ve onu Yağmur’dan uzak durması için uyarmıştı. O da zaten diretmemişti.
“Evet. O zaman için öyleydi.”
“Şimdi ne değişti lan gerizekalı?” sinirlenmişti.
“Onu özledim.” Demesi ile Ateş adamın yüzüne sıkı bir yumruk geçirdi.
“Sen. Benim. Karımı. Özleyemezsin.” Her kelimesinden sonra bir yumruk atıyordu. Elleri bağlı olduğu için karşılık veremiyordu. Sonra bu durum onu tatmin etmedi.
Adamlarına bağırdı “Çözün ellerini.” Diye.
Adamları önce şaşkınlıkla yüzüne baktılar, sonra hemen ellerini çözdüler. Serbest kalan Erdinç bileklerini ovuşturdu önce, sonra ağzındaki burnundaki kanı sildi.
“Kimse karışmayacak.” Yine adamlarına bağırdı. Sonra Erdinç’e baktı. “Teke tekiz. Silah yok. Sadece hesabımızı göreceğiz.” Dedi ve adama bir yumruk daha attı. Sonra Erdinç de bir yumruk attı. Ama attığı tek ve son yumruktu. Ateş adamı öldüresiye yumrukladı arka arkaya. Adamın mecali kalmayınca
“Şimdi söyle!” diye emretti “Aranızda ne var?”
“Karına bu kadar mı güveniyorsun Ateş Polatlı?”
Ateş bir yumruk daha attı. “Bu seni ilgilendirmez. Sen soruma cevap ver! O gün neden buluştunuz?”
“Buluşmadık.” Dedi adam bezmiş bir sesle. “Bir kaç gündür onu aklımdan çıkaramamıştım. Telefonuna ulaşamıyordum. Hesaplarından da cevap alamıyordum. En son evine gittim. Bir iki gün kapıda bekledim.” Ağzındaki kanı tükürdü. “sonra o gün çıktığını gördüm ve takip ettim. Sahilde oturuyordu. Ağlıyordu. Dayanamadım yanına gittim. Seninle evlendiğini ve seni sevdiğini söyledi. Yanından gitmemi istedi. Biliyor musun? Bana öfkeli bile değil. Bu çok üzücü! Yani onu aldattım diye kızgın değildi bana. Bu demek oluyor ki, beni hiç sevmemiş. Karın seni seviyor aptal. Hem de çok seviyor.”
Ateş onu tekrar yumruklamaya başladı. Bu sefer öfkesi ona değil, kendineydi. Bu gerçeği onun ağzından duymak her ne kadar içini rahatlatsa da öfkesi dinmiyordu. Yağmur’u paramparça etmişti çünkü.
O sırada bulundukları eski deponun kapıları gürültü ile açıldı ve içeri Rüzgar, Cem ve Selim girdi. Ateş’in delirmiş halini görünce hemen koştular.
“Ateş dur delirdin mi? Öldüreceksin yeter saçmalama!” diye onu ayırdı Rüzgar adamdan. Selim de adamı yerden kaldırdı. Neyseki baygındı sadece.
“Onu öldüreceğim. Sonra da kendimi öldüreceğim.”
“Ne oldu diyorum lan? Delirdin mi?”
Cem olayları elbette biliyordu. Ama adamı bu hale neden getirdiğini bilmiyordu. Rüzgar ve Selim ise öfkeyle adamın anlatacaklarını bekliyordu.
Cem adamlara Erdinç'i almalarını söyledi. Sonra oradan hep birlikte çıktılar. Selim Ateş’in arabasını kullandı. Cem ve Rüzgar da diğer arabayla geliyorlardı.
Ateş sessizdi. Sonra Selim’e döndü ve kısık sesle
“Sence Yağmur beni yeniden sever mi?” diye sordu.
“Bunu zaman gösterecek. Ona ne yaptın?”
“Kırdım. Parçaladım. Selim ben her şeyi mahvettim. Resmen boka battım.”
“Bir şekilde affettirirsin sen kendini.” Dedi teskin ederek. “Hem Erdinç ona kaç hata yaptı. Affetti. Seni hayli hayli affeder.”
Adam acı bir şekilde güldü. “Onu sevmemiş. O yüzden kırılmıyordu ona. Ama beni seviyordu.”

                                           ***

“Merhaba.”
“Merhaba Cem. Neredesin Allah aşkına? Sabah bir not bırakıp çıkmışsın.”
“Ateş...” adam derin nefes aldı. “Ateş Erdinç’i eski depoya götürmüş. Öldüresiye dövmüş. Zor aldık elinden. “
“Ne? Ne... Neden?”
“Ne bileyim. İyi değil. Sormadım. Her halde Yağmur’la bir şey olmuş.” Sonra kızı belinden tutup kendine çekti. “Yoksa böyle bir gecenin sabahında seni asla bırakmazdım.” Dedi öperek.
Ecrin sarıldı. “Çok korktum.” Evet korkmuştu. Hevesinin geçtiğini ve terk ettiğini sanmıştı. Bir gün yaşayacağı şeyin bu kadar erken olmamasını diledi.
“Korkma!”
“Dün gece...” dedi. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.
“Evet dün gece bebeğim?”
“Şey... yani çok güzeldi.”
“Hım. O fragmandı birtanem. Asıl film şimdi başlıyor.”
“Peki Ateş ile Yağmur. Onlar? Yani iyiler mi?”
“Bilmiyorum bebeğim.” Derken kadını, kadınını kucağına aldı.
“Benimsin.” Dedi kulaklarına. İlk kez bir kadının ona ait olmasına ve dokunduğu tek adam olmasına çok seviniyordu. Onu başka bir erkekle paylaşamazdı. Sonra ilerisi geldi aklına. Elbet bir gün... sonra küfretti... imkansızdı...
Kadını canını acıtırcasına öptü. Kendine ait kılar gibi. Başkasına yasaklar gibi...
Hem dün gece sadece bedenini değil, kalbini de vermişti ona Ecrin. Onu duymadığını sanmıştı ama her harfi hala kulağındaydı.

AŞK TANEM / Y.S.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin