6. BÖLÜM - EVLENME TEKLİFİ

19.7K 1.5K 30
                                    

Ömrümü ömrüne katmaya geldim...
Bu kalbi ellerine vermeye geldim...
Sevgimi yoluna sermeye geldim...
Bir gülüşüne bir tanem ölmeye geldim...

İlk iş günü olduğu için pek yoğun değildi. Ufak tefek bir kaç dosya işi vardı. Onları bitirince odanın dışına çıktı. Ateş’e asılan şu çalışanlara bir göz atması gerekiyordu. Sabah Necmi beyin sekreteri muhasebedeki sekreter kızın bir hayli dedikoducu olduğunu söylemişti. Ona söylemesi yeterliydi.
“Selam”
“Merhaba nasıl yardımcı olabilirim? “
“Adım Yağmur. Avukatım. Necmi beyin yanında bugün işe başladım. Öyle şirketi geziyordum. “
“öyle mi? Ben de Fatma. Muhasebe bölümünün sekreteriyim. “
“Bende memnun oldum. “
“Yalnız Ateş bey görmesin öyle dolaştığınızı. Fena azarlar. “
“Ateş mi kızar? “
“Ateş? “
“Ateş benim nişanlım. Yani bu haftasonu nişanımız olacak. “
“Ateş beyle? Patronla yani? “ Yağmur Fatma’nın gözündeki yıldızları gördüğüne yemin edebilirdi. En geç bu akşam bütün şirket duyardı.
“Evet tatlım. “
“Ah, tebrik ederim. “
“Neyse ben kaçayım. Ateş’i görmedim sabahtan beri. “
“Oldu. Görüşürüz Yağmur hanım. “
Üst kata çıkmıştı. Koridorun sonuna geldiğinde Ateş’in asistanını yerinde görmedi. Direkt odasına doğru yol aldı. Kapıyı tıklattı, içeriden “Gir” sesini duyunca içeri girdi. Ateş telefondaydı. Yanında da asistanı not alıyordu.
“Özge hanım, söylediğiniz tarihler bize uygun değil. Sevkiyatı ancak haftaya yapabiliriz. Derya pazartesiye bakabilir misin? “
“Peki Ateş bey. “
“Özge hanım bir saniye pazartesiyi kontrol ettiriyorum. “
O sırada Yağmur da odadaki fotoğrafları inceliyordu. Ateş’in acayip bir fotoğraf merakı olduğunu anladı. Kendi mi çekiyordu acaba?
“Pazartesi uygun Ateş bey. “
“Özge hanım pazartesi en erken. “
“Peki tamam o halde. Pazartesi sevkiyatınızı gerçekleştireceğim. Evet tüm istediğiniz koleksiyon hazır. Tasarımlar istediğiniz gibi ve seçtiğiniz taşlarla yapıldı. İyi günler. “
Derya izin isteyip çıktı.
Yağmur’a döndü. “Eee bebeğim ilk günün nasıl geçti? “
“Sıkıcı. Her zaman öyle az işim mi olacak? “
“Tabii ki hayır. Nefes alamayacağın günlerin olacak. Merak etme. Bugünün tadını çıkar. “
“Peki. “ Sonra fotoğraflara döndü. “Bunları sen mi Çektin? “
“Evet. Üniversitede fotoğrafa merak sarmıştım. Hala da çekmeyi çok seviyorum. Özellikle sonbahar manzarası. Bir gün modelim olursun belki? “
“Belki. “
“Çıkalım mı? “
“Seni kuaföre bırakayım. Bir kaç işim var sonra. “
“Akşam yemeğe gidecek miyiz? “
“Onun için kuaföre bırakıyorum. “
“Peki tamam. “
İş yerinden çıkarken herkes onlara bakıp fısıltı halinde konuşuyorlardı. ‘HEDEF TAM ON İKİ’ dedi içinden gülerek.
Kuaföre bıraktığında onu, 2 saate geleceğini söyleyip, ayrıldı.
Kız içeri girdi ve saçını yapacak olan kadının ellerine bıraktı kendini. Saçı ve makyajı bitince çıkmak için hazırlanıyordu. Fakat yan taraftan elinde elbise kılıfı ile bir kız geldi.
“Yağmur hanım, elbiseniz. Şu taraftaki odada giyebilirsiniz. “
“Elbise mi? Benim mi? Bir yanlışlık olmasın? “
“Ateş bey sabah gönderdi. Akşam için. “
“Ah, inanmıyorum. Peki. “
Elbiseyi aldı. Ayakkabı ve çantasını bile düşünmüştü. Kadının gösterdiği odaya girdi. Odanın hepsi ayna doluydu. Elbise kılıfını açtı ve gördüğü elbise ile resmen şok oldu. Kendi seçse bu kadar güzel bir elbise seçemezdi. Hemen üstüne giydi. Altın sarısı, ışıltılar saçıyordu resmen. Kalçasına kadar üzerine ikinci bir deri gibi yapışmış, sonra yavaşça bollaşıyordu. Göğüs dekoltesi pek yoktu ama sırtı cömertçe sergileniyordu. Giyinip çıktığında, kapıda onu gördü. Mankenlere taş çıkarıyordu. Uzun boyu, geniş omzu üzerindeki takım elbisenin hakkını fazlasıyla veriyordu. Elinde de zambak ve beyaz güllerden oluşan kocaman bir buket vardı. Bugün özel bir gün müydü?
“Göz kamaştırıyorsun? “
“Teşekkür ederim. Sen de harika görünüyorsun. “
“Çıkalım mı? “
“Çıkalım. “
Arabaya bindiklerinde ikisi de sessizdi. Sessizliği bozan Yağmur oldu.
“Nereye gidiyoruz? “
“Evime. Rahatsız olmazsan tabii. Sana göstermek istediğim bir şey var. “
“Şey... Olmam. Nedir peki?”
“Sürpriz. “ derken göz kırptı.
İki katlı müstakil ama fazla büyük olmayan eve geldiler. Adam eve geçmeden onu arka bahçeye yönlendirdi. Kız gördükleriyle büyülendi. Bütün ağaçlarda sarı ışık saçan fenerler vardı. Ağaçlardan sarkan fotoğraflar. Bir kaç adım daha yaklaştı. Fotoğraflara baktığında hepsinde kendi olduğunu gördü. Durakta çekilmiş, bir sürü fotoğraf. Ağzını eli ile kapattı. Hepsini tek tek inceledi. Birinde telefonla konuşuyordu. Birinde ellerine cebine geçirmiş direğe yaşlanmıştı. Birinde rüzgardan uçuşan saçlarını düzeltiyordu. Ve daha nicesi. Sonra arkadan ona yaklaşan adamın sesini duydu.
“Seni ne kadar zamandır izliyorum bilmiyorum. Ama gördüğüm ilk andan beri bir büyünün içindeyim Yağmur. Ve büyü hiç bitmesin istiyorum. Bir tek bana gül bir tek bana bak istiyorum. “ omuzlarından tutup kendine çevirdi. “Ve bir tek benim ol... Ömrümün sonuna kadar gülen yüzünü benden esirgeme. Yağmur... Evlen benimle? “ cebinden çıkardığı kutuyu açtı ve kızın görmesi için ona uzattı.
“Seni seviyorum Yağmur. “ diye  fısıldadı. Yağmur yüzüğe baktı. Mükemmel bir şeydi. Pırlantalardan oluşmuş zambak şeklinde bir yüzüktü. Çok zarif ve göz kamaştırıcıydı.
“Ben... “
“Yağmur, bir şey demek zorunda değilsin. Evet demen yeterli. Duygularının benim gibi olması için bir gün senin de bana ‘SEVİYORUM’ demen için elimden geleni yapacağım. “
“Evet Ateş. Hem de kocaman bir EVET! “ diye bağırdı. O sırada Ateş kızın belinden çekip, dudaklarına kapandı. Masumdu. Niyeti gerçekten çok masumdu. Eğer Yağmur karşılık vermeseydi. Yağmur’un dudakları aralanıp, dilleri buluştuğunda ikisi de kendilerinden geçti. Ateş’in eli aşağılara inip daha çok çekti kendine. Yağmur ilk kez öpülmenin verdiği heyecanla, Ateş’in yaptıklarını yapıyor, o da elini saçlarında ensesinde gezdiriyordu. Ateş zar zor çekti kendini. Yağmur üşüdü, Ateş yandı.
“Yatak odasına çıkmadan duralım. “
Yağmur konuşamadı. Sadece tamam anlamında başını salladı. Yemeklerini yerlerken sürekli birbirlerine gülüp duruyorlardı. Adam o gece Yağmur’un onlarca fotoğrafını çekmişti. Yağmur mutluluktan sarhoş olmuştu. Adam her fırsatta dudaklarına yapışıyor. Kızın ayaklarını yerden kesiyordu. Kendine de eziyet ediyordu. Büyülü bir geceydi. Kesinlikle özel ve kusursuzdu.

AŞK TANEM / Y.S.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin