Bırak bebeğim, yanında olayım...
Sessizce durup, sadece gözlerine bakayım...
Bırak birtanem sana sarılayım,
Zamanı geri alamam ama belki iyileşir yaraların...
Sabah erkenden kalkmıştı Ateş. Savaş açmıştı Yağmur'a, onu tekrar kazanacaktı. Ne yaparsa yapsın yılmayacaktı. Onun hala kendisini sevdiğini biliyordu. Ama bunu ağzından tekrar duymak için deliriyordu.
Müthiş bir kahvaltı hazırladı. Krepler, portakal suyu, Yağmur'un sevdiği şekilde patatesli yumurta, peynir, zeytin, tost... şimdi masaya baktığında kusursuz bir manzara görüyordu.
Yağmur gece uyuyamamıştı. Başı ağrıyordu ve hamileliğinden dolayı ilaç alamıyordu. Mutfaktan enfes kokular geliyordu. Kadın her halde bugün işe başlamıştı. Mutfağa geçtiğinde gördüğü manzara ile ağzı açık kaldı. Mutfak önlüğü takmış bir adet Ateş, ocakta bir şeyler yapıyordu. Mutfak ise berbattı. Yerde kırılmış yumurta, patates kabukları, ocağa yaklaştı ve gördüğü şeyle inledi. Ateş hemen arkasına baktı.
"Günaydın Bebeklerim." Dedi gülerek.
Yağmur gülme ile kızma arasında bir surat ifadesi ile ona bakıyordu. Bunu fark eden Ateş kadına yaklaştı ve "Gül hadi, kendini kasma. Harika değil mi?"
Yağmur dayanamadı. "Allah aşkına bunun neresi harika? Şu mutfağın haline bir bak. Yerde yumurtalar, kabuklar, tezgahta portakallar, yağların boğuştuğu tost makinası, ocağa dökülmüş krep hamurları..."
"Ya siz kadınlar neden hep olumsuzsunuz? Buraya değil de oraya baksan." Karşıdaki masayı gösterdi ona.
"Çünkü birazdan burayla sen değil ben ilgileneceğim."
"Hayır aşkım, ben ilgileneceğim. Sen prensesimiz doğana kadar sadece bana eziyet edeceksin."
Yağmur umursamadan masaya oturdu. Elbette eziyet edecekti. Ona yaşattığı eziyetleri burnundan fitil fitil getirecekti.
Öğleden sonra Yağmur odasına çıkmıştı ve Ateş'e çektireceği işkenceler için dolabını açtı. Bel altı vurmakta hiç sakınca görmedi. En kısa geceliğini giyip bir müddet odada oturdu ve aşağı indi. Ateş oturma odasındaydı. Kadını görünce sesli bir şekilde yutkundu. Nar çiçeği renginde, çiçekli, penye bir gecelikti ama Ateş'e bayağı seksi gelmişti. Mutfağa geçti, bir bardak su doldurdu. Adam da peşinden mutfağa girince, kız buzluktan buzları çıkardı ve boğazına, kollarına sürdü. Adam aklını oynatacaktı.
"Çok sıcaklıyorum. Hamilelikten her halde."
"Her halde..." dedi adam kızın ellerinin dolaştığı yerleri takip ederek.
"İnan üzerimde şu geceliği bile zor taşıyorum." Buzları atmış, geceliği eteklerinden yukarı aşağı sallıyordu.
Adam sesli bir şekilde inleyince. Kız yapmacık bir şaşkınlıkla baktı adama
"Bir şey mi oldu?"
Adam ateş saçan gözlerini kadına dikti. Kararmış ve sıcacık bakışlarını... "Bel altı vuruyorsun Tanem."
"Hayır, adil oynuyorum Polatlı." Dedi ve yanından kokusunu yaya yaya gitti.
***
"Çağla ellerim koptu, bitmedi mi bu alışveriş?"
"Hayır beyefendi bitmedi. Daha çok eksiğimiz var."
"Mesela?"
"Yeni yatak odası, oturma odan hoş ama yemek masan çok demode, ayrıca mutfağında bir sürü eksikler belirledim. Mesela ekmek kızartma makinen, krep tavan yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK TANEM / Y.S.S. II - FİNAL
RomanceGörücü mü? Asla, diyordu Ateş... Ta ki adının anlamını kalbinde hisseden o kızı görene kadar... Durakta her sabah fotoğraflarını bir sapık gibi çektiği kızı... Yağmur'u... Sevgilisinin onu aldattığını ve aslında onu sevmediğini öğrenen Yağmur, o kar...