5.BÖLÜM - PEKİ YA DUYGULAR

19.8K 1.5K 11
                                    


Ben sana ömrümü veriyorum...
İki kelimenin lafımı olur...
Seni seviyorum...

“Ateş tamam yeter lütfen. Gülmez misin? “
“Ama çok tatlıydınız ya. Hadi bir fotoğraf daha çekilelim lütfen. “ Ateş Yağmur ve Alev’in o halinin onlarca fotoğrafını çekmişti.
“Ya hayır. Yeter. Ne yapacaksın koleksiyon mu? “
“Hayır evimizin duvarlarını seninle süsleyeceğim. İlerde de çocuklarımıza göstereceğim. “
“Ateş sus lütfen! “
“Demek kıskandın ha? “ çapkın bir gülümseme gönderdi kıza.
“Ne kıskanacağım seni be. Hıh. Hiç işim olmaz. O Çimen midir nedir o kızdan mı? “
“Çisem o Çisem. “
“Her ne karın ağrısıysa. “
Eve varana kadar aralarda hala gülüyordu adam. Onu kıskanıp böyle bir şey yaptığına inanamıyordu.
“İyi geceler yeşil saçlı prenses. “
“Ispanak prensesi. “
“Ispanağa bayılırım. “ derken adam yavaş yavaş kıza yaklaştı. Yağmur’un gözleri istem dışı kapandı. Ateş’in dudakları kızın yanağına, dudağının hemen yanına değdi ve onu yakan bir ses tonuyla konuştu.
“Şimdi değil. Çok özel olmalı. İyi geceler. “

                                            ***

Sabah erkenden uyanmıştı. Allah aşkına elinde bu ıspanaklarla sabahın beşinden beri ne yapıyordu. Gören de deli divane aşık sanır. Ama adam seviyormuş ıspanağı. Börekleri çıkardı fırından ve kaba yerleştirdi. Geri kalanını ev halkına bırakıp, çıktı. Şimdi o eve gelip alırsa onu geç kalacaktı. En iyisi evine gitmek diye düşündü ve yola çıkıp, otobüse bindi. Evlerine yakın bir yerde inince kulaklığını takıp, müzik dinlemeye başladı. Eve ne zaman vardığını anlamadı. Zile basıp bekledi.  Kapıyı yirmili yaşların başında genç bir kız açtı hemen arkasında da Ayşen hanım duruyordu.
“Yağmur kızım hoşgeldin. Bu ne sürpriz. “
“Günaydın Ayşen teyze. Ben bugün işe başlayacağım da Ateş’in şirketinde. Eve kadar yorulmasın diye buradan gideriz dedim. Umarım rahatsız etmiyorumdur. “
“Ne rahatsızlığı benim güzel kızım. Gir içeri. Ateş yukarda odasında yeni uyandı sanırım. Çıkabilirsin yanına. “
“Yok ben aşağıda beklerim. “
“Şimdi seni görmezse on saatte inmez o. Çık sen yanına. Hem sürpriz olur. “
“Peki tamam. “ deyip merdivenlere yöneldiği an geri döndü.
“Şey odası...” der demez.
“En son oda. “ Diye seslendi.
Yağmur adımlarını hızlandırdı. Odasını, hayatını merak ediyordu. Biraz da onun için gelmek istedi buraya. Odasının kapısının önüne gelince durdu ve içerdeki ıslık sesini dinledi. Çok hoştu ve ona sarılma isteği uyandırıyordu. Kapıyı çaldı. İçeriden gir sesi duyulunca, usulca kapıyı açtı ve önce kafasını uzattı.
“Müsait misin? “
Adam kızı görünce şok olmuştu, kız zaten küçük dilini yutmuştu. Adamın belinde bir havlu, vücudu ıslak. Saçlarından omuzlarına sular damlıyordu.
“Yağmur? Gir tabii ki. “ dedi yüzünde onu dayanılmaz yapan bir gülümseme ile.
“Şey ben müsaitsin sanıyordum. Kusura bakma. “
“Müsaidim zaten gelsene. “
“Şey, giyin de ben de o sırada Alev’e bakayım. “ Yanakları kıpkırmızı olmuştu.
“Yağmur, hadi yapma. Gel şuraya. “ deyip elinden tuttuğu gibi içeri çekti. Yağmur daha fazla utanamazdı her halde. Adamdaki rahatlığa şaşırdı. Çok normalmiş gibi önünde giyiniyordu. Tabii ki normaldi. Allah bilir kaç kadının önünde çırılçıplak kaldı. Bu düşünce sinirlerini bozdu. İstem dışı ağzından döküldü sözcükler. O soruyu gerçekten kendimi sordu. İçine başkası girmişti.
“Kaç kadın girdi hayatına? “
Ateş dolabından çıkardığı göleği tam giyecekti ki gelen soru ile durdu. Gerçekten de sormuş muydu bu soruyu? Nerden bilsin kaç kadın girdi?
“Bilmem çeteresini tutmadım. “ dedi omuzlarını silkerek.
Yağmur bu cevaba daha çok sinirlendi. Ne yani sayısız mıydı?  Beş-on belki onbeş ama bir sayısı olmalıydı. Saçmalıktı.
“Hı. “ bu cevap yeterliydi.
Kıskandı mı? Tabii ki de kıskandı.
Aşağı indiklerinde birlikte kahvaltı yaptılar.
“Ispanaklı börek mi yaptın anne? “
Annesi çok tatlı bir tebessümle “Yağmur yapmış. “ dedi.
“Ayy sen sevgiline sabah sabah kalkıp ‘ıspanaklı' börek mi açtın? Ay kıyamam... “ Ateş dalga geçer gibi, özellikle dün geceyi ima eder gibi söyleyince Yağmur kıpkırmızı oldu.
“Tamam Ateş yeter. Dün ıspanaktım, bugün sayende domates olacağım. Sus artık. “
Ateş kahkahasına engel olamazken, annesi ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ama oğlunun ve gelininin birbirlerine değer verdiklerini çok iyi anlıyordu. Hatta belki daha fazlası.
“Neyse tatlım çıkalım mı? Sevgilimin ilk günden işe geç kalmasını istemem. “ dedi o çok çekici gülümsemesi ile.
“Oğlum Yağmur kızımla konuşun da şu nişan zamanını ayarlayalım. “
Ayşen hanımın söylediği sözle yüzüne farklı bir gülümseme yerleşti Ateş’in. Yağmur ise farklı duygular içindeydi. Tamam nişanlanacaklarını biliyordu. Ama daha duygularından hiç konuşmamışlardı. Yağmur daha kendi duygularını bile bilmiyordu ki. Ateş’in konuşması ile kendine geldi.
“Anneciğim, aslında nişanı önümüzdeki hafta yapabiliriz. Kendi aramızda ufak bir kutlama yemeği ile yüzükleri takarız. Çünkü biz daha fazla beklemekten yana değiliz. Yaza düğünü yapalım diyoruz. “ ortama düşen sessizliği Ayşen hanımın panik sesi bozdu.
“Ne yazı oğlum? Allah aşkına. Bir kaç aya düğün mü yetişir? Allah’ım, delirmiş bu çocuklar. “ Sonunda konuşabilen Yağmur Ayşen hanımı onayladı.
“Kendi oğlun adına konuş Ayşen teyze. Benim fikrim değil. Bencede yetişmez. Diyorum seneye yapalım diye. Yok diyor. İnat. “
“Sende teyze de teyze. Anne de kızım ne teyzesi? Hem ne seneye ya o da çok geç kızım. En azından sonbaharda olsaydı. Neyse biz annenle konuşur bir şekilde yetiştiririz. “
Kendini tutamayan Ateş kahkaha atmaya başladı. Annesinin yanağına kocaman bir öpücük kondurup ayağa kalktı. “Yetişir anne yetişir. Sen halledersin. “ deyip Yağmur’u elinden tutup, kapıya doğru götürdü. Aklında yapacağı şeyleri bu akşam planlamak vardı. Daha fazla beklemenin anlamı yoktu.
Arabaya bindiklerinde Ateş dönüp her dakika Yağmur’a bakıyordu. Bu kızda özel bir şey vardı. Farklı. Onu çeken, onu farklı bir dünyaya savuran ve o dünyada onu tutsak eden bir büyü. Evet kesinlikle bu kızda farklı bir şey vardı.
Yağmur ise bambaşka düşüncelerdeydi. ‘Sayısız kadın’ diye sayıklıyordu kalbi. Çok acımıştı yüreği. Peki ama neden? Bu adamla aşk evliliği yapmıyordu. Bunu konuşmuşlardı. Aşk yoktu. Peki kendi gerçekten öyle mi istiyordu?
“Ya ne demek çeteresini tutmadım? Yani kaç kadın oldu ki? “
Ateş birden sesini yükseltip, bu konuyu tekrar açan kıza hayretle baktı.
“Efendim? “
“Ateş, kaç kadınla beraber oldun? “
Frene basan adam, genç kıza döndü. “Yağmur, öncesi önemli mi bu kadar? “ dedi.
“Değil; ama. Ne bileyim. Sayısız olması neden bilmiyorum rahatsız etti. “
“Kıskandın? “ tek kaşını kaldırdı adam. Eskiden kıskanılmaktan, sahiplenilmekten nefret ederdi. Şimdi ise bu duygu onu tatmin ediyordu. Eksik olan yanları tamamlanıyordu sanki.
“Kıskanmak değil. Bilmiyorum. “
“Bak bu konuyu akşam yemekte konuşalım mı? “
“Bu akşam mı? “
“Evet. “
“Peki. “ dedi kız gülerek ve sonunda şirkete girdiler. Elele.
Onlara bakan gözlere aldırmadan. Herkese ‘Günaydın’ deyip ilerlediler. Kıskanç gözlerin kıskacından kurtulup asansöre bindiler. Önce Yağmur’un katına gelip, asansörden birlikte indiler ve Yağmur’un odasına doğru ilerlediler.
“Evet avukat hanım. Burası odanız. Buyurun. “
Yağmur odasına girdiğinde böyle bir şey beklemiyordu. Ateş’in odasının tersine oda krem ve açık kahve tonlarındaydı. Ve çok ferahtı. Ve masasının üstünde koca bir çikolata kutusu. Üzerinde de bir not.
“YENİ HAYATIN, YENİ İŞİN HAYIRLI OLSUN SEVGİLİM”
Kız notu okurken kıkırdadı ve adam yanına gelip belinden sardı. “Kuşlar bana bitter sevmediğini söyledi o yüzden sütlü, fıstıklı ve fındıklı aldım. Umarım seversin. “
Kız ona döndü. Gözlerine baktı.
“Severim. Hem de çok. “ dedi. Ama ne için dediğini tam olarak bilemedi.

AŞK TANEM / Y.S.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin