20. Duyulmamış Gerçekler

8.3K 482 179
                                    


İnsan kaç kere tutar yandıkça ateşi?

Mithat Can Özer _ Ateş Böceği

⭐ 

     Ege kalemini masaya hangi şarkı olduğunu hatırlayamadığı ve pek de umursamadığı bir ritimle vuruyordu. Tekisteği Deniz'den bir haber alabilmekti. Bir haber kırıntısı için her şeyi yapardı. Mavi'nin doğum gününün olduğu gece onu görmeye çaok yaklaşmıştı ama Deniz kaçarak yine Ege için bir şansı daha kaybetmesine sebep olmuştu. Keşkeler Ege'nin beynini ele geçirirken titrek bir nefes çekti. Elleri saçlarını buldu ve hırsla asılıp çekti. Ardından kendini sakinleştirmesi umuduyla masanın üstünde duran bardağı aldı. Koltuğa iyice yayıldıktan sonra bir yudum aldı. Aniden sessiz odayı saran tok sesle vurulan kapının sesiyle Ege boş bulunarak yerinde sıçradı. Bardağı oldukça yavaş bir şekilde masaya bıraktıktan sonra ruhsuz adımlarla kapıya doğru gitti. Israrla aralıksız bir şekilde çalan kapı bile aheste adımlarını hızlandırmadı. Ege kapıyı büyük bir duygusuzlukla açtı. Karşısında dağılmış ve nefes nefese bir halde Umut ile Eren vardı. Onların bu telaşlı halleri bir anlığına Ege'nin içindeki sönmeye yüz tutmuş umudu körükledi. Bir şey öğrenmiş olduklarını yüzlerinden anlayabiliyordu. Hissettiği ümitsizliğe bulaşmış heyecanla, 

"Buldum de!" dedi Umut'a. Genç adamın sesinde bir dua gizliydi. Umut kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. Ege'nin yüzü hızla düşerken Umut konuşmaya başladı. 

"Bulamadım ama neler öğrendiğimize inanamazsın!" dedi heyecanlı bir sesle. 

"Anlat." dedi Ege isteksiz bir sesle. Nerede olduğunu bilmedikten sonra hakkında bildiklerinin bir önemi yoktu genç adam için. 

"Deniz'in on dört yaşında annesini kaybettiğini hepimiz biliyoruz. Bu olaydan iki ay sonra bir anda Deniz ortadan kaybolmuş." dedi Eren Umut'tan önce konuşarak. 

"Nasıl kaybolmuş?" dedi Ege şaşkınlıkla. 

"Baya kaybolmuş işte! Hem de yaklaşık iki buçuk yıl!" dedi Eren omuz silkerek. 

"Peki, neden emniyet araştırması yaptığımda bu çıkmadı?" dedi Ege soğuk bir gülümsemeyle kaşlarını çatarak. Neler olduğunu anlayamıyordu. 

"Çünkü hiç kayıp ilanı verilmemiş." dedi Umut konuşmaya dahil olarak.

"Bu da ne demek? Ata Abi hiç mi kayıp ilanı vermemiş?" dedi Ege merakla. İyice kafası karışmıştı.

"Hayır, vermemiş." dedi Umut dikkatli bir şekilde. Ege yüzünde şüpheci bir bakışla Umut'a baktı. Ardından gözlerini Eren'e çevirdi. 

"Sen bunu nereden öğrendin?" dedi merakla. 

"Mavi söyledi." dedi Eren gözlerini kaçırarak. 

"Mavi 'tam' olarak ne söyledi?" dedi Ege sıkılı dişlerinin arasından tehditkâr bir sesle.

"Eve geldikten birkaç hafta sonra ablam ortadan kayboldu. Babama ablamı sorduğumda sürekli geçiştiriyordu. Ablam iki buçuk yıl boyunca bizden ayrıydı. Biraz aklım erdiğinde tekrar sordum, ablam nerede diye. Başta yine geçiştirdi ama onu duymazdan geldim. Polise neden haber vermediğini sordum. Bana ablamın nerede olduğunu bildiğini ve endişelenmemi söyledi. Ablam da zaten babamla o konuşmamızdan sonra 1 ay sonra eve döndü." dedi Eren, Mavi'nin ona söylediklerini bire bir olarak hızlı bir şekilde tekrar ederken. Ardından bir nefes alıp, 

"Tam tamına bunları söyledi." dedi sözlerinin bittiğini vurgulayarak. Ege hızla koltukta doğruldu. 

"Sanırım Ata Erden'le bir konuşma yapmalıyım." dedi Ege son derece öfkeli bir sesle. Ata Arslan bunca zamandır biliyordu Deniz'in nerede olduğunu. Umut, Ege'nin kolunu tutup gitmesini engelledi. 

Sekreterin GeçmişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin