3. Beklenmeyen Neşe

11.3K 578 162
                                    

İçimdeki kalbi takip et 

Sia _ Burn The Pages 

⭐ 

      Deniz yarım saattir gözleri banyo dolabında duran masum mavi pakete kilitlenmiş bir halde öylece duruyordu. Hissettiği şaşkınlığı tanımlayabilecek bir kelimesi yoktu. Kelimenin tam anlamıyla nutku tutulmuştu. Bir parça kendini topladığında parmaklarıyla gün sayarken buldu kendini. O kadar şaşkındı ki, sayarken her seferinde şaşırıyordu. Kendi kendine, 

"Bunu yapmış olamam. Daha fazla batırmış olamam." diye söylenip duruyordu. Banyodaki şaşkınlığı geçince odaya döndü. Kabanını üstüne geçirdikten sonra salona gitti. Cüzdanını ve motorun anahtarlarını aldıktan sonra dışarı çıktı. İvedilikle motora atladı ve gaza yüklenerek yola koyuldu. Boş yolda hızını arttırdı. Toprak etrafta görülmesini istememişti ama bu çok ama çok acil bir durumdu. Şehir merkezine on beş dakikada vardı. Motoru acı bir fren sesi eşliğinde bir eczanenin önünde durdurdu. Telaşla beyaz dükkana girip kaskı çıkardı. Eczanedekiler şaşkın şaşkın suratına bakıyordular. Gerçi Deniz de onlara benzer bir ifadeyle bakıyordu. Onların halini  umursamayan Deniz tezgahtaki kızın yanına gitti. Heyecandan kalbi boğazında atarken nefes nefese bir şekilde, 

"Bir hamilelik testi almak istiyorum." dedi hızla. Kız şaşkınlığını atıp başını onaylar biçimde salladı ve alt rafların birinden aldığı beyaz kutuyu uzattı. Deniz cüzdanından para çıkartıp titrek ellerle kıza uzattı. Kız para üstünü verirken, 

"İyi günler." dedi ama Deniz onu duymadı bile. Eczaneden hızla çıkıp kaskı kafasına geçirdi ve motora atladı. Evin yolunu tuttu. İçinde heyecan yükseldikçe gaza daha da fazla yükleniyordu. Sonunda eve vardığında kaskı fırlatıp üstündekileri çıkarmadan banyoya koştu. 

      Deniz aynı gün içinde ikinci kez şaşkınlıkla tek noktaya kilitlenmiş bir şekilde banyoda duruyordu. Ne kadar zamandır banyoda öylece durduğunu bilmiyordu ama bildiği bir tek şey vardı. O da gözlerini ayırmadan baktığı elindeki küçük beyaz şeydi. İki çizgi ona tüm gerçeği sunmuştu ama Deniz kabullenemiyordu. Bu nasıl olabilirdi? 

"Ben... Ben... Ah, Tanrım! Söyleyemiyorum bile! Nasıl bu kadar sorumsuz olabilirim?" dedi Deniz kendi kendine kızarak. 'Ege hayatına girdiğinden beri sorumluluk üstlendin mi ki?' dedi Ukala Deniz. Onu susturamayacak kadar şaşkındı. Tek hissettiği duygu buydu. Ne öfke, ne sevinç ne de başka duygu vardı içinde. Sadece şaşkın... Bir parça aklı başına geldiğinde cebinde kim bilir kaçıncı defa çalan telefonu açıp kulağına götürdü. 

"NE BOK YEMEYE AÇMIYORSUN?" diye kükredi Toprak. 

"Ben... Ben duymadım." dedi Deniz ruhsuz bir sesle. Toprak şaşkınlıkla duraksadı. 

"Ne oldu? Neden sesin bu kadar kötü geliyor? Bir şey mi oldu?" dedi endişeli bir sesle. 

"Neredesin?" dedi Deniz sorularını cevapsız bırakarak. 

"Bir iş toplantısındayım." dedi Toprak temkinli bir sesle. 

"Onlarla mısın?" dedi Deniz sesi titrerken. Duygu patlaması yavaş yavaş geliyordu. Çünkü şaşkınlığı çözülmüştü. 

"Evet." dedi Toprak iç çekerek. Sonunda Deniz'in üstündeki şok etkisi tamamıyla kalktı ve gözyaşları yer çekimine yenik düştü. 

"Ben hiç iyi değilim." dedi Deniz hıçkırıklarının arasında. Karşı taraftan gürültüler geldi. Bir anlığına Eren'in 'Neler oluyor Toprak?' dediğini duydu Deniz. Toprak, Eren'e acilen gitmesini söylerken Deniz'e, 

Sekreterin GeçmişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin