Seni sımsıkı tutmayı seviyorum, bu gece ve her zaman...
Zayn_Pillowtalk
⭐
Hastaneden sonra ikisi Toprak'ın evine geçtiler. Toprak yapması gereken işleri tam anlamıyla bitirememişti ve eşyalarını toparlayamamıştı. Deniz'in fazlaca ortalarda dolaşmasını istemediğinden Deniz için evden erken çıkmıştı. Akşam saatlerine doğru Toprak işlerini hâlâ düzene sokamadığı için ertesi gün dönmelerini önerdi. Deniz de kabul etti. Daha doğrusu bu fikre balıklama atladı. Saat on ikiyi vurduğunda Toprak günün yorgunluğuyla kendini yatağa attı ve uyuyakaldı. Deniz onun uyuduğundan emin olduktan sonra hemen üstünü değiştirdi. Toprak'ın odasına gidip alnına tüy gibi hafif bir öpücük kondurdu.
"Özür dilerim." diye fısıldadı. Ardından hızla beresini kafasına geçirip evden çıktı. Hızla yakındaki taksi durağına ilerledi. Taksiciye adresi söyledi. Araba boş yolda yağ gibi kayarken aklında sadece tek bir şey vardı. Hasret...
Tanıdık bahçeden geçerken Deniz'in kalbi o kadar hızlı atıyordu ki genç kadın nefes almakta zorluk çekiyordu. Cebinden anahtarı çıkartıp olabildiğince sessiz bir şekilde eve girdi. İçerisi karanlıktı ama o zaten yolu ezbere biliyordu. Montunu, beresini ve ayakkabılarını kapının yanına bıraktı. Hızlı ama sessiz adımlarla merdivenleri tırmandı. Kapalı odanın önünde anlık bir tereddütle biraz duraksadı. Ardından derin bir nefes alıp yavaşça kapı kolunu indirdi. Hafif bir ışık gece lambasından sızarak odayı biraz olsun aydınlatıyordu. Deniz ağır adımlarla odanın ortasındaki yatağa ilerledi. Gece lambasının ışığı örtünün kapatamadığı çıplak sırtına süzülüyordu. Deniz usulca yatağa uzandı. Ege'nin çatık kaşlarını ve huzursuz yüzünü izledi. Genç adamın kaşları sanki kötü bir rüyadaymış gibi çatılmıştı. Düzeltmek istercesine Deniz'in eli yüzüne gitti. Hafifçe sevdiği adamın yüzünü okşadı. İstemsiz gözyaşları yanaklarını ıslatırken eli hareketine ara vermedi.
"Seni seviyorum." diye fısıldadı Deniz titrek bir nefesle. Sanki masallarda yaşıyormuşçasına bu iki kelimenin ardından Ege'nin gözleri aralandı.
"Deniz!" dedi şaşkın bir iç çekişle. 'Uyanacağını hiç tahmin etmemiştin, değil mi süper zeka?!' dedi içindeki Ukala Deniz. Deniz şaşkınlıktan onu susturamadı bile. Ege karşısındaki yüzü incelerken ona dokunmuyordu. Daha çok dokunamıyordu. Korkuyor gibiydi. Ukala Deniz tekrar söz alıp alaycı bir sesle, 'Şimdi anladın mı, aptal? Rüya görüyor sanıyor. Al sana fırsat!' dedi. Deniz ilk defa içindeki ukala ile aynı duyguları paylaşıyordu.
"Rüya görüyorum." dedi Ege fısıltıyla Deniz'in aklından geçeni onaylar gibi. Deniz hafifçe gülümsedi.
"Her şeyi bu kadar hızlı mı kabul edersin?" dedi hafif alaycı bir sesle.
"Burada olamazsın çünkü. Bırakıp gittin beni. Bu sadece bir rüya." dedi hüzünlü bir sesle. Deniz elini uzatıp yanağını okşadı. İlk iki cümle içini parçalamıştı ama konuşmaya onları duymazdan gelerek başladı.
"Özel bir rüya diyelim. Bilinçaltın sana bir güzellik yapmış olmalı, hayatım." dedi Deniz hafifçe gülerek. Ege gözlerinde yaşlar parlarken gülerek Deniz'e sarıldı. Kokusunu hızla içine çekerken Deniz de onun kokusunu çekti. Alkol kokusu çok yoğundu ama Deniz o kokunun çok çok altında sevdiği adamın huzur verici kokusunu aldı. Deniz kokuda kendini kaybetmişken Ege kollarını sıkıca Deniz'e dolayıp onu kendi üstüne çekti. Genç kadının saçları iki yanından dökülerek yüzlerini örttü. Deniz eğilip aralarındaki mesafeyi sıfırlayarak Ege'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu. Ege bu öpücüğü büyük bir tutku ve özlemle karşılık verdi. Elleri bir anda harekete geçip yer değiştirmelerini sağladı. Şimdi Deniz altta Ege üstteydi. Eli önce Deniz'in yüzüne oradan boynuna kaydı. Aşağılara inerken Deniz ihtiyaçla titrek bir nefes çekti. Ege'nin eli Deniz'in karnına dokunduğunda genç kadın bir anlığına dondu. Aralarında bir şey olursa bebeğe bir zararı verir mi diye düşünmeden edemedi. Arkadaşı ve doktoru Selin dikkat etmesini söylemişti. Ege'nin aşağıya doğru ilerlemeye devam eden elini tuttu. Ege kendisinin durdurulması karşısında şaşırmış gibiydi. Deniz ne diyeceğini bilemedi bir anlığına. Bir bahane bulması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sekreterin Geçmişi
Mystère / ThrillerSekreter Serisi'nin ikinci kitabıdır! "Kendi karanlık okyanusumdu beni boğan." Onu bırakmak bu hayatta yaptığım en zor şeydi. Ama gitmek kaçılmazdı. Ona bir şey olmasına asla izin veremezdim. Hayatı ile oynayamazdım. Benden nefret etmesine razıyım...