Bölüm 4: Yokluğun

47 4 0
                                    

Ben bu saatten sonra iflah olmam artık. Beni kullanılmış bir mendilmişim gibi fırlatıp attınız. Yol kenarında, kaldırım taşının üstünde bekleyen orospuların gururunu çiğnediğiniz gibi çiğnediniz gururumu. Bir de üstünden arabanızla geçtiniz...

***

Sana nefret duymamın sorumlusu birtek sensin baba. Cenaze töreninde ağlayamamış olmamın sebebide. Keşke daha erken öleydin. Belki o zaman annemi daha az dövmüş olurdun. Bak baba; sen benim çocukluğumu, hayallerimi, geleceğimi çaldın. 10 yaşında ki çocuğun sırtına kaldıramayacağı yükler yükledin. Neden sevmedin beni baba ? Benimle birlikte neden futbol oynamadın ? Beraber berbere neden hiç gitmedik baba ? Çocukluğuma baktığımda gülecek anımın olmamasının sebebi sensin baba. Oysa sen benim örnek aldığım kişi olacaktın, nefret ettiğim değil.

Uyku; aklı sikik gibi olanlar için mükemmel bir kaçış yoludur. Benim içinde öyle.

Bebeğim,
Nasılsın? Görüşemiyoruz bayadır. Yokluğuna bile hasret bırakıyorsun. Yokluğun, benim varlığımdan bile daha çok yer kaplıyor siktiğimin dünya denen gezegeninde. Yokluğuna bile aşığım senin. Bu öyle bir şeyki varlığında yokluğuna, yokluğunda varlığına özlem duyuyorum. Doktor efsun hanımın yanındaydım dün yine. Aslında çok iyi bir doktor biliyormusun. Anlamasada anlıyormuş gibi yapmasını çok iyi biliyor. Her gidişimde ilaçlarımın bazılarını eksiltiyor, bazılarının ise dozunu arttırıyordu. Bir şeyler anlatabildiğim tek canlı varlık doktor efsun hanımdı. Hatırlıyormusun bebeğim, biz seninle ayrı dünyaların insanlarıyız demiştin bir keresinde. Evet doğru diyorsun, biz seninle ayrı dünyaların insanlarıyız. Kafana estiğinde bir cigaralık sarmassın sen, kahvaltını biranla yapmazsın, kafan güzel gezmezsin, uyurken kâbus görmezsin, babandan nefret etmezsin, doğru söylüyorsun. Biz seninle ayrı dünyaların insanlarıyız. Benim dünyam; karanlık ve kirli. Senin dünyan; aydınlık ve temiz. Karanlık olan dünyama ay gibi parlamıştın sen. Fakat farketmemişim, ayın karanlık yüzüymüşsün. Sen uzun süre bakınca kör olduğum güneşsin. Bak bebeğim, beni öldürmüşken ona hayat veriyorsun ya, Allah onu senden alsın. Bunu istemek en doğal hakkım, sakın ola bana kızma. Kendime hak olarak gördüğüm tek şey bu zaten yaşamım boyunca. Yaşamım boyunca diyorum, benim öldüğüm tarih "çocukluğum".

Hepinizin "canı cehenneme" fakat onunki "cennete", benimki ise "çöplüğe".

Bebeğim,
Öpüyorum dudaklarından. Sarılıyorum beline. Okşuyorum saçlarını. Kokunu içime çekiyorum doya doya. Bunların hepsini tek bir fotoğrafla yapıyorum. Sana mektuplar yazıyorum uzun uzun, sonra o mektupları kendime gönderiyorum. Hayaller kuruyorum seninle, sonra o hayalleri tek başıma yıkıyorum. İki fincan kahve yapıyorum seninle içmek için, ikisinide kendim içiyorum.
Merak etme bebeğim, yokluğunla aram çok iyi.

GECENİN SÜKÛTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin