Geçenlerde babam "giden gittiği yeri yakar" oğulum diye bir söz etmişti. Kafama çok takılmıştı. Sürekli bu sözü düşünüyordum. Düşünmeye devam ettikçe yanlış bir söz olduğunu farkettim. Gidenin gittiği yeri yaktığı falan yok, giden geride bıraktığını yakar. O sözün aslı böyle olmalıydı. Giden gittiği yerde ve gittiği kişilerle gayet mutlu. Ya geride kalanlar? Gidenin arkasında kalmak nedir siz bilir misiniz? Giderken gitme, kal diyememek. Koşup kolundan tutup dur diyememek nedir bilir misiniz? Belki siz bilirsiniz ama ben bilemem. Bana hiç gelmemiş birinin gidişini nasıl bilirimki.
***
Ne güzel gelmedin öyle. Sen gelmeden gidişinin hayalini kuruyordum. Hiç gelmemiştin ve hiç gitmemiştin benden. Ama ona çok güzel gitmiştin. Hayatımda gördüğüm en güzel gidişti. Bana gelmeyişine üzülürken ona gidişine seviniyordum. Her sevene nasip olmazdı böyle bir gidişi görmek. Gidişinin ardından kendi ölümüne tanık olmak her sevene nasip olmaz. Gidişinin ardından öldüm. En azından bana gelir gibi yapmamıştın. Direk ona gitmiştin. Ben adam gibi sevdim, sen adam gibi sevmedin. Aramızdaki tek fark buydu. Zaten bende hiçbir zaman neden sevmedin demedim, neden sevdim dedim. Sahi neden sevdim? Ona gidişine tanık olmak için mi? Bana hiç gelmediğini öğrenebilmek için mi? Yoksa ona gidişinle beni toprağın altına girmeden öldürdüğünü görebilmem için mi? Sadece toprağın altına girmekle ölünmez. Aslında senden öncede ölmüştüm. Fakat diriltir gibi yapıp tekrar öldürmendi canımı yakan. Aslında size söylediğim bir sözüm var; benim öldüğüm tarih "çocukluğum". Öldüğüm tarih aslında bu.***
Gelmeyeceğine, hiç gidemeyeceğine, kal diyemeyeceğime, kollarım çatlarcasına sarılamayacağıma, dünyam olan yüzüne bakamayacağıma, kokunu yakınımda hissedemeyeceğime ölseydim daha iyiydi. Öldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN SÜKÛTU
HumorSizce bu kadar acı yetmez mi? Her nefes alışımızda öldüğümüz yetmez mi? Güne onsuz uyanmamız, onsuz aldığımız her nefeste biraz daha öldüğümüz yetmez mi? Boğazımızın düğüm düğüm olduğu yetmez mi? Ağlamalarımız, hüzünlerimiz, ağrılarımız, sancılarım...