Yağmurda ıslanmak gibi sırılsıklamdım sana. Oysa sen ıslandığımı bile görmemiştin. Ben seninle sağanak yağmurun altında ıslanmak isterken, sen ise şemsiyeni kullanmayı tercih ettin. Aslında hiçbir zaman sevmedin. Bende sana hiçbir zaman neden sevmedin demedim. Demediklerim ve diyemediklerimi yazmaya çalışıyorum. Fakat onu da beceremiyorum. Becerebildiğim tek şey, sen giderken bile seni sevmekti. Seni sevmenin bedellerini ağır ödedim. Kimsesizleştim, sessizleştim günden güne sensizleştim. Buna rağmen arkandan tek bir laf bile etmedim. Adam gibi sevene yakışmaz, sevdiğinin arkasından laf etmek. Laf ediyorsa zaten adam gibi sevmemiştir. Hatta laf ediyorsa adam bile değildir. Adam gibi seven sevdiği gelmeden, gitmeden, gözlerine bakmadan, yıllar geçmesine rağmen yüzünü bile görmediği sevdiğinin fotoğrafına sarılıp uyuyandır. Ben böyle sevdim. He sende adam gibi sevmedin. Ben senin, beni sevmeyişlerini bile sevdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN SÜKÛTU
ComédieSizce bu kadar acı yetmez mi? Her nefes alışımızda öldüğümüz yetmez mi? Güne onsuz uyanmamız, onsuz aldığımız her nefeste biraz daha öldüğümüz yetmez mi? Boğazımızın düğüm düğüm olduğu yetmez mi? Ağlamalarımız, hüzünlerimiz, ağrılarımız, sancılarım...