7.Bölüm

407 46 69
                                        

Hiç bırakmasın istedim, sonsuza kadar böylece kalalım istedim. Ama benden ayrıldı ve

"İyisin dimi, birşey olmadı dimi, birşey yaptı mı?" diye sordu.

Kafamı hayır anlamında salladım. Beni tuttu ve duraktan çıkarttı. Arabaya doğru giderken Bedirhan Ateş'e doğru döndü

"Şunu sen hallet" dedi

Adam bana birşey yapmamıştı ama neredeyse yapacaktı. O an çok korkmuştum Bedirhan adamı fena pataklamıştı. Kanlardan adamın suratı belli olmuyordu. Adamı son gördüğümde kanlar içerisinde baygın bir şekilde yerde öylece duruyordu. İyi olmuştu ona, böyle insanlar daha fazlasını hak ediyorlar idam cezası verseler yeridir. Ama benim anlamadığım ve aklımdaki tüm sorulardan baskın olan tek bir soru vardı. Bedirhan beni neden kurtarmıştı? Köle muamelesi yapıyordu, bir sahip kölesini neden kurtarırdı ki? Ondan daha iyi köle bulamayacağı korkusundan mı? Ya da o kölesini çok sevdiğinden dolayı mı? En az benim kadar korkmuştu o da, anlaşılıyordu. Belli etmek istemese bile ben anlamıştım. Korku ve Öfke bu iki duygu bir insanda aynı anda belirince hele ki Bedirhan gibi birinde, o an katliam bile çıkbilirdi. Ama Bedirhan'ın beni kurtarmasını beklemiyordum. Daha çok Ateş yardım eder gibi geliyordu, ama Bedirhan ondan önce davranmıştı. Beni arabanın ön koltuğuna oturttukdan sonra arabanın önünden dolaşıp şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Kafamda birsürü soru vardı, yoldayken kendi kendime bu soruları cevaplamaya çalışıyordum ama asla doğru yanıtları bulamıyordum. Her cevabım birbiriyle çelişiyordu. Sonunda Bedirhan'a dönerek

"Beni neden kurtardın?"diye sorduğumda duraksadı ardından

"Benim köleme benden başka kimse dokunamaz" dedi

Bana yine köle demişti ama bu sefer cümlesi daha çok sahiplenici gibiydi.
İçimden gülümsedikden sonra

"Ateş o adama ne yapacak?"
"Merak etme köle, sadece hastaneye götürecek"

Yine alınmamıştım bana köle demesinden çünkü bu sefer bana 'köle' derken sesinde bir yumuşaklık, yüzünde ise hafif bir gülümseme vardı. Bu halleri hoşuma gitmişdi umarım hep böyle davranırdı bana. Bir köle gibi ama bir o kadar da iyi bir sahip gibi.

"Nereye gidiyoruz?"
"Çok soru soruyorsun köle, sabret geldik sayılır"

Üstelemedim ve yerimde uslu bir kız gibi oturmayı tercih ettim. Yine kendi içimde kendimle konuşurken konu konuyu açtı ve ailem aklıma geldi.

"Eyvvah!"

Bir anda yüksek bir ses tonuyla doğruldum ve aileme haber vermediğim aklıma geldi. Merak etmişlerdir, bana da ulaşamazlar telefonumu patlattı pis herif. Sanırım çok yüksek bir ses tonuyla söyledim. Çünkü Bedirhan da korkmuştu.

"Ne oldu?"
"Ailem. Onlara haber vermem lazım. Telefonumu patlattı o adam, şimdi bana ulaşamayınca çok merak etmişlerdir." dedim

Ani bir hareketle telefonunu çıkarttı ve bana uzattı.

"Bir yalan uydur bu gece benimlesin"
"Ama..."
"Benimlesin dedim fazla konuşma"dedi

Ben onun taklidini yaparken hızlı bir şekilde telefonu elinden aldım ve numarayı girdim.

Arıyor...

Acaba kızmışlarmıdır onları habersiz bıraktığım için. Bana kesin bağıracaktı annem.

"Alo"
"Anne, ben Melisa"
"Kızım nerelerdesin sen aklım çıktı meraktan, niye haber vermiyorsun saatin kaç olduğundan haberin var mı?"
"Anne sakin ol ve beni dinle, bugün fazla ders gördük, okul çıkışı okula alışabilmek için kızlarla bir kafeye gittik, telefonumu tuvalette unutmuşum sanırım şarjı bitiyordu büyük ihtimalle bana ulaşamamışsındır. Herneyse bugün eve gelemeyeceğim çünkü profesör grup halinde yapmamız gereken bir ödev verdi. Şuan İdil'in evine gidiyorum.
"Benden neden izin almadın, sürekli böyle yapıyorsun..."
"Bende seni seviyorum anneciğim" dedim ve kapattım.

Bedirhan bana dönerek sırıtıyordu.

"Ne oldu neden sırıtıyorsun?"
"Profesyonel bir yalancısın, senden böyle birşey beklemiyordum"
"Annem beni ona karşı sürekli yalan söylemeye zorlar. Bunu isteyerek yapmaz ama ona çok yalan söyledim bu zamana kadar, pişman değilim. Beni çoğu konuda kısıtlarlar, bende yalan söyleyerek profesyonel olmuş olabilirim"
"Herneyse senin hayat hikayeni dinlemek istemiyorum, geldik arabadan inebilirsin" dedi

Çok sinirimi bozmuştu dinlemesi çokda umrumda değildi zaten. O arabadan inerken onun taklidini yaptım ve bende arabadan indim. Çok görkemli bir evin bahçesinde öylece duruyordum. Ben eve bakarken Bedirhan

"Öylece bakarken donup kalacaksın orada içeri gelmeyi düşünüyor musun?" dedi

Bedirhan'a dönerek evin kapısına doğru ilerledim. Ev dışarıdan daha soğukdu, sanırım uzun zamandır eve kimse uğramamıştı. Ben eve göz gezdirirken Bedirhan şömineye birkaç tane odun atıp cebinden çıkarttığı çakmak ile odunları tutuşturdu.

"Açmısın?"
"Kurt gibi"
"Mutfak şurada ikimizede birşeyler hazırla" dedi

Emir verir gibi konuştu ama aldırış etmedim mutfağa doğru yöneldim. Buz dolabını açtığımda içinde sadece iki tane dometes ve bir salatalık vardı. Bedirhan'a seslenerek

"Yiyecek birşey yok. Gidip birkaç bişey alsana" dedim

Kesin bu cümlemden sonra homurdandı ve ayağa kalkıp

"Tamam pizza söyliycem" dedi
"Peki" diye yanıtladım.

Pizza gelene kadar o yumuşacık koltuklara oturdum ve şöminedeki odunların yanışını izledim. Zil çaldı. Pizza gelmişti sonunda, çok acıkmıştım sabah yediğim poğaçayla duruyordum. Pizzayı gördüğümde çok mutlu olmuştum.

"Ne bu sevinç?"
"Pizza olan sevgimden"

Gülümsedi ve pizzayı orta sehpaya koydu. Ben masanın kenarına otururken o da içecekler için bardakları almaya gitti. O bardakları getirene kadar ben birinci dilimin yarısına gelmiştim bile.

"Yavaş ol köle, köleler yemeden önce sahiplerini beklerler. Sahiplerinin yemeleri için izin vermelerini beklerler" dedi

ona bakıp yüzümü buruşturarak elimdeki dilimi ısırdım. Sonunda pizza bitmişdi, fazlasıyla doymuşdum. Koltuğa yaslanarak uyuya kalmışım.

LADES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin