Güne Londra'da başlamak güzel bir duygu da olsa özlediğim insandan uzakta olduğum için hiç iç açıcı değildi,güneşin çarpıcı ışıkları bu güzel evin camdan duvarlarına vurdukça ışık saçıyordu ve saate baktığımda saat tam yedi idi. Beni uyandıracağını söyleyen Beyazıt sanırım hâlâ uyuyordu,bugün ameliyat günümdü. Onu uyandırmak bana düşmüştü,evde biraz tur attıktan sonra kapısını çaldım.
"Beyazıt?"
Ses vermeyince içeriye dalmak zorunda kaldım fakat odada da yoktu,dağılmış bir yatak her zaman sinirimi bozmuştu ve yatağı düzeltirken kapının gıcırtısıyla arkama dönmem bir olmuştu,bu görüntüyü görmek yavaşça yutkunmama sebep olmuştu.
"Kusura bakma seni uyandırmaya gelmiştim,duşta olduğunu bilmiyordum,ben hemen çıkıyorum"
"Sorun yok,bende seni uyandırmaya gelecektim"Kasları haddinden fazla vardı ve sanırım Bedirhan'dan daha çekici duruyordu,yanıma yaklaştığı anda öne adım atarak odadan çıkmaya çalıştım ama şanssızlığım üstümdeydi,ani bir hareketle simetrisi bozuk yatağa düşmüştüm ve ani haraketle Beyazıt'ı üstümde bulmuştum. Kalp ritmim gittikçe hızlanıyordu ayrıca ıslak saçlarında ki su damlaları boynuma düşüyordu.
"İyi misin Melisa?"
"Evet iyiyim"Daha ne kadar böyle beklemek zorundaydım? Dememe kalmadan üstümden kalkıp elini bana doğru uzattı.
"Olur böyle şeyler,şu andan itibaren bugüne odaklan olur mu?"
"Ben üstümü değiştireyim"Utanmıştım çünkü böyle birşey ilk defa başıma geliyordu,daha önce Bedirhan ile de bu pozisyonu almıştım ama sadece mecburiyetten ve uymaktan başka bir amacımız yoktu,nedense şuan Bedirhan'a ihanet ediyormuş gibi hissettim. Aman canım dün seni arayan kimdi,hem gecenin bir vakti eski sevgililer buluşuyorsa bu iyiye mi işaretti? Bu düşkündüklerimi aklımdan çıkarıp bavulumun yanına ilerledim ve içini döküp neler getirdiğim hakkında bir göz gezdirdim,en çekici olan gri diz altı elbiseyi alıp üstüme geçirdim,dünden kalma saçlarımı açtıktan sonra kol çantamda bulunan ruju ve rimeli sürdüm.
"Melisa hadi kahvaltıya gel"
"Peki geliyorum"Aşağı indiğimde gözlerimin beni yanıltması için duâ ediyordum resmen,bir doktora göre fazla yakışıklı ayrıca hastaneye giderken neden beyaz gömlek üstüne siyah pantolon askısı asar? Tabi renkler ve zevkler tartışılmaz ama yargılamıyorum,sadece bir hastaneye göre çok tarz giyiniyordu eminim yüzlerce hayranı vardır.
"Neden orda öylece duruyorsun?"
"Gerçekten bir hastaneye göre fazla yakışıklısın"
"Bende öyle düşünüyorum"
"Peki neden böyle giyiniyorsun?"
"Bak prenses ülke de doktorlar hep rekabet içindedir,günümüzde aileler yaşlı doktorlara değilde genç ve yakışıklı doktorları seçerler bu yüzden hastanede ki herkes çok şık yakışıklı ve bakımlıdır gidince sende göreceksin"
"Sevgilin çok kıskanıyordur"
"Kıskanacak bir sevgili yok"
"Beyazıt yakışıklı ve mesleği sağlam birinin neden sevgilisi olmasın?"
"Yüzlerce ameliyattan başarısız sonuç aldım ve hepsinin kalbinin elime dokunmuşluğu vardı,kimi severek hayatını kaybetti kimi yüzlerce günah işleyerek ayrıca yakınlarının yarısı eşi veya çıktıklarıydı,biliyor musun? Ölen insanların eşlerinin yarısı öldükleri için sevinmişti çünkü onları kullanmışlardı. Ben hayatım boyunca bir kişiyi sevip aşık olmak istiyorum,kullanmak değil gerçekten ona ilgi duymak,sevip saymak için,yatak da değil aşık olacağım kişinin güldüğü için mutlu olmak istiyorum"Bedirhan gelmişti aklıma. Çünkü aralarında dağlar kadar fark vardı,Beyazıt günaha girmeden ve birinin duygularını incitmeden sevmek istiyordu,peki ya Bedirhan? Günü birlik ilişkiler yapan ve menfaat için yaşayan biriydi.
"Tanıdığım en ileriyi düşenen insansın bu yüzden seni tebrik ediyorum"
"Teveccühünüz efendim"Gerçekten ilk defa bu kadar dürüst bir insan görmüştüm hayatımda ve bu beni mutlu etmişti.
"Hayatında en çok yapmak istediğin şey nedir Beyazıt?"
"Sanırım Türkiye'de çalışmak bu da senin sayende olacak"
"Nasıl benim sayem de?"
"Senin ameliyatın başarılı olduğunda Türkiye'de çalışacağım"
"Bu kadar eminsin yani iyi geçeceğine"
"Evet eminim,söyle o zaman Melisa senin en çok yapmak istediğin şey nedir?"
"Dans etmek istiyorum"
"O zaman neden kursa gitmedin?"
"Kendime güvenim yok"
"Türkiye'ye gidince ilk iş seni dans kursuna yazdırmak olacak"
"Saçmalama Beyazıt"
"Her zaman hayallerinin peşinden koşmanı sağlayacağım bu yüzden bu konu burda kapanmıştır,kahvaltın bittiyse çıkalım mı?"
"Bitirdim ama bulaşıklar?"
"Bu kadar titiz olmak zorunda mısın?"
"Tamam,tamam susuyorum,pijama almama gerek var mı?"
"Hayır hastanenin kendi pijamaları var zaten"Evet Türkiye'de kendime sıkı bir dost edileceğime emindim,benim sayemde yurdumuza dönecek insan çoktan beni hayata döndürmüştü. Aşık olmak,kimseya baklamak yok ,ayrıca psikoloji okurken dansta edebilirim, bu biraz çocukta bakarım kariyerde yaparım gibi olmuştu.
"Bayanlar önden"
"Çok incesin ama bana böyle davranmana gerek yok"
"Sana nasıl davranıyorum ki?"
"Ya ne bileyim ama bana erkekmişim gibi davran yada kankanmışım gibi"
"Senin gibi güzel bir bayana bu kadar sert davranamam"
"Peki,peki"
"Tripci misin yoksa?"
"Hayır değilim"
"Ya bana göz devirme bu sana yakışmıyor"Aniden omzumu şamarlamıştı ve kendimi 4-5 adım ileride saçım başım dağınık bulmuştum.
"Özür dilerim Melisa ben kankalarıma bu şekilde davranırım"
"Bir an kasların olduğunu unutmuşum,söylediklerimi geri alıyorum bana bir bayan gibi davrana bilirsin"Ona 4-5 adım uzaktaydım usulca yanıma gelip dağılan saçlarımı düzeltti,elleri de bir o kadar huyu kadar yumuşaktı.
"Beyazıt hadi hastaneye geç kalacağız"
"Tamamen unutmuşum hemen bin ve kemerini bağala"
"Sende bağlamayı unutma"Araba hareket ettikten sonra o kadar nazik kullanıyordu ki ve etrafta hiç bir korna sesi dahi yoktu,araba ilerlerken bana geçtiğimiz yerleri anlatıyordu. Ne kadar güzel olursa olsun ülkemin eline su dökecek kadar cesareti yoktu.
"Hazır mısın Melisa?
"Evet hazırım kaç dakikamız kaldı?
"Şundan itibaren 15 dakika 43 saniyemiz"Arabayı park ettikten sonra alal acele kapıları açtı ve aynı hızla arabadan indik,elimi tutup hastanenin bahçesinde koşmaya başladık,bütün gözler bizim üstümüzde idi ama ben yanımızdan şimşek gibi geçen yakışıklı doktorları izliyordum ve aniden duraksamamızla Beyazıt bana baktı.
"Önden giden bayanı takip et,üstünü değiştir ve tansiyonunu sakın düşürme"
Kafamı sallayıp önden giden kadını takip etmeye başladım,dil bilememenin zararları listesine bunu da ekliyoruz. Korkudan elim ayağım birbirine dolaşmıştı ve derin nefes alıp verirken boğulmaktan korktum.
"Stop"
Kadının dur komutuyla sersemlemiştim,ardından odaya girdiğinde bana yatağın üzerinde duran ameliyat örneklerini işaret etti ve aynı şekilde odadan çıktı. Korkmaya başlamıştım ve başım hafiften dönüyordu,Beyazıt'ın dedikleri kulağımda yankı yapmıştı tansiyonumun düşmemesi lazımdı
örnüğü alıp giyindim daha sonra odanın kapısını açıp hastanenin koridoruna çıktığımda hemşire tekerlikli sandalye ile karşımda duruyordu. Oturduktan sonra rahatsız eden tekerlek sesi eşliğinde ameliyathaneye gelmiştik,otomatik kapı açılır açılmaz Beyazıt tam takım giyinmiş bana gülümsüyordu ve motivasyonumun düşmesiyle suratımın asılması bir olmuştu."Melisa seni sağ salim evine götüreceğim sana söz veriyorum"
"Sana güveniyorum Beyazıt"
"Şimdi bana doktor bey diyebilirsin"
"Baştan alıyorum o zaman"
"Evet seni dinliyorum"
"Size güveniyorum doktor bey"
"İşte bu oldu artık vaktimiz geldi uyanınca görüşürüz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LADES
Lãng mạn"Sürekli kavga ettiğiniz ve sürekli nefret kustuğunuz bir insanın kaderiniz olacağına inanır mıydınız? Genç adam nefret ettiği kadını arıyordu,ona ulaşmak imkansızdı fakat pes etmemişti. Bir gün bir yurdun önünden geçerken ona benzeyen ve onun gibi...