36.Bölüm: Neredeyim?

110 5 2
                                    

Daha ne olduğunu anlamadan, gazı kökleyip Hakan'ı arkamız da bırakmıştık. Başımı geremiz de kalan Hakan'dan çevirerek yanımda oturan adama baktım. Kırkların da, göbekli, hafif çekik gözlü, sert yapılı bir adamdı. Bakışlarını arabayı kullanan adamdan ayırmıyordu. "Burdan sola!"  dedi ani ve yüksek bir ses ile. Kendimi havada zıplarken bulmuştum ani sesi ile. Hala olayın şokundaydım ve henüz tam anlamıyla korkmaya başlamamıştım. Her an birinin "nasıl şaka ama?" demesini bekliyordum galiba. Yoksa şuan ki sakinliğim akla yatkın bir şey değildi. Sonunda derin bir nefes alıp, cesaretimi toplayarak "pardon ama siz kim oluyorsunuz da bir genç kızı bu şekilde alı koyuyorsunuz. Kaç yıl hapis yatacağını şimdiden düşünürsen iyi olur. Babama on dakika sonra yanında olacağımı söylemiştim"

Cümlemi tam anlamıyla bitirir bitirmez; anlamsızca sırıttı adam. "Hey cevap vermeyecek misin?"  kendimi korkak göstermek istemiyordum ama adam kendinden o kadar emin duruyordu ki, söylediklerimi ti ye bile almamıştı. Hala önüne bakmaya devam ediyordu. Nedense bana kötü davranmak gibi bir niyeti yok gibiydi. Ama bundan kesinlikle emin olamazdım. Aklımdan bir yığın düşünce gelip geçiyordu. Ya beni piçin birine satarlar da oda beni yurt dışına fahişeliğe zorlarsa. Ya da ucube bir yerde organları mı canlı canlı benden koparıp bir çöp bidonuna bedenimi atarsalar. Bu düşünceler kalbimin hızlıca çarpmasına neden olmuştu. Yanaklarıma kan hücum etmeye başlamıştı. Ani bir hareketle adama dönüp "bak ne kadar isterseniz verebilirim. Annem, ne kadar isterseniz verecektir."

Sözlerim karşısın da ağır bir hareketle başını bana doğru döndürüp, gözlerimin içine sert bir şekilde baktı. "Senden bir şey istediğimiz yok! Sus ve arkana yaslan! Yoksa bu kadar nazik olmaktan vazgeçmek zorunda kalacağım."

Sözleri karşısın da kollarımın üzerinde ki ufacık tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum. Korkarak, kollarımı göhüsümde birleştirerek yavaşça arkama yaslanıp; camdan dışarıyı izlemeye koyuldum. Hiç yoktan gittiğimiz yeri bilirsem, bunların elinden kurtulmam daha kolay olacağı kesindi.  Şuanlık caddenim içerisinden gidiyorduk ve evimden ters istikametteydik. Hala aklımda bir yerler de birinin bana şaka yaptığı ihtimaliyle kendimi ayakta tutuyordum. İçimden çoktan bildiğim tüm duaları okumuştum. Bir trafik polisin bizi durdurmasına bağlı olabilirdi her şey.

Ama bildiğim bir şey vardı ki; o da Hakan'ın beni zorla arabaya bindirildiğimi görmesiydi. Bu da benim için büyük bir avantajdı. Belki de hayatım da karşılaşabileceğim en büyük avantajımdı. Sakinliği mi korumaya çalışıyor, bu düşünceyle kendimi avutup duruyordum. Kesinlikle beni çoktan aramaya koyulmuşlardı. Başımı cama yaslayarak etrafı gözden kaçırmamaya çalışmaya devam ediyordum ki; yanımda oturan ve öndeki şoföre emirler yağdıran adam elini iç cebine sokup çıkardığı bez parçasını bana uzatarak "tak bunu!" dedi.

"O ne?" sesim kedi tıslaması gibi çıkmıştı. Kendime lanetler okumaya başlamıştım bile. Adam korktuğumu çoktan anlamış olmalıydı.

"Soru sorma tak şunu!" dedi sinirlenerek. Hava da tuttuğu elini bana uzatarak sinirle gözlerime baktı. Daha fazla bekletmek istemediğim için uzattığı şeye usulca uzandım. Tekrar önüne dönen adamdan gözlerimi alarak elimde tuttuğum bez parçasına baktım. Artık etrafı da görememek büyük bir kayıp olacaktı. Takmama konusun da inat edecek kadar cesaretli değildim. Adam beni ciddi bir şekilde uyarmıştı ve bir dahaki sefere bu kadar kibar olmayacağını anlamakta zorluk çekmiyordum.
Bez parçasının iki ucunu ellerimle tutarak gözlerimin üzerine yerleştirdim ve uçlarını başımın arka kısmında düğüm yaptım.

"Nasıl görüyor musun?"

"H-hayır!" dedim. Bez parçası siyah ve kalın kumaştı. Ufak dahi olsa bir ışık göremiyordum artık. Belki de artık ciddi anlamda korkmalıydım. Bu işin şaka kısmı çoktan bitmiş olması gerekirdi. Kesinlikle kaçırılıyordum, artık buna emindim.

"Korkma! Sana zarar vermeyeceğiz." yanımda  ki adamdan gelmişti ses. Sanırım içimi okumuştu ama sarf ettiği cümle beni biraz olsun bile rahatlatmamıştı. Kim senin derini yüzüp köpeklere vereceğiz derdi ki!

"Korkmuyorum!" diye cevap verdim aptalca. Her halimden belli olmuyormuydu sanki. Sesimin titremesi bile yeterliydi bunun için. Hala neyi saklıyordum ki! Korkuyorsun Beyza! Korkuyorsun! Deli gibi hemde. Bu rüya değil, şaka değil. Kendine gel!

***

"Uyan hadi" birinin beni dürtüklediğini hissettiğim de duyduğum iki kelime buydu. Gözlerimi açtığım da etraf karanlıktı. Elimle gözüme dokunmaya çalıştığım da hissettiğim kumaş aniden nerede olduğumu hatırlatmıştı. Harika! Rüya değilmiş. Başımı yasladığım yerden kaldırdığım da büyük bir ağrı hissettim. Elimi boynuma götürerek hafif bir masaj yaptım. "Hadi!  İşim gücüm var seninle mi uğraşıcaz." diyen ses beni kolumdan çekiştirmeye başlayınca çabucak doğruldum. Ayağa kalkarak boşluğa elimi uzattım. Biraz bekledikten sonra bir el; elimi narince tuttu. Bu o adam değildi, kesinlikle o değildi. "Ben neredeyim? Siz kimsiniz?" 
Sorularıma cevap alamamıştım. Yavaşça beni kendine çeken ele doğru bir kaç adım attım. Aniden ayaklarımın yerden kesildiğini hissettiğim de birinin kolların da olduğunu anladım. Daha sonrasın da hafifçe yere bırakıldığı mı hissedince ayaklarımı yere basmaya çalıştım.

Ayaklarım yerle buluşunca biraz daha rahatlamıştım. Kimseden ses çıkmıyordu, etrafta bile çıt çıkmıyordu. Ayakta duruyordum ve yanımda birinin daha olduğunu hissedebiliyordum.

Şiddetli bir ses duyduktan sonra bir arabanın çalıştırılıp yanımızdan uzaklaştığı fark ettim. Geldiğim araba gitmiş olmalıydı. Eğer öyle bir ihtimal ise şuan yanımda ki gördüğüm adamlar dışında ki insanlardı.

"Kimse var mı?" diye etrafıma seslenip elimi boşluğa uzattım. Anlamsızca hangi yöne doğru bilmediğim bir adım attım. "Lütfen gözlerimi açabilir miyim?" dedim. Tekrar cevap alamadım. Ellerimi gözümün üzerinde olan kumaşa dokundum ve tam çekip alacakken sırttım da sert bir cisim hissettim. Ardından kulağımın dibinde birinin sinirle "Sakın!" dediğini duydum. Korkuyla ellerimi tekrar boşluğa uzattım. "Peki." diye cevap verdim. Arkamda ki hissettiğim sert şey büyük ihtimalle bir silahtı ve bu demek oluyordu ki;  bu insanların şakası yoktu.

SON GÜVENİN SONU (TaMaMLAnDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin