Sonunda seninle buluşacağım kafeye geldiğimde aceleyle içeriye girdim. Seni biraz fazla bekletmiştim. Gitmediğini umaraktan üşüyen ellerimi birbirine sürterken etrafa bakıyordum.
Cam kenarında ellerini kahve fincanına sarmış dışarıyı seyrediyordun. Bakışların uykuluydu. Anlaşılan bu kadar erken saatte buluşmayı planlamamız ikimizi de uykusuz bırakmıştı. Aslında ben heyecandan uyuyamamıştım ama sabaha doğru daha fazla dayanamayıp kestirmeye karar verince buluşacağımız saatten epey sonra uyanmıştım.
Hızlı adımlarla yanına gelip karşındaki sandalyeye oturduğumda sandalye gıcırtısından dolayı kafanı bana çevirip gülümsedin.
"Anlaşılan uyuyakalmışsın."
Göz altlarında torbalar vardı. Acaba sende mi sabahlamıştın?
"Üzgünüm."
Mahçup bir edayla mırıldanıp kafamı eğdim.
Gri ve açık kahverengi tonlarının hakim olduğu kafede gözlerimi gezdirip boşta bulunan bir garsonu çağırıp sıcak çikolata istedim. Garson gittiğinde sana döndüm.
"Bugün bize gelsene. Yolda yerde bulduğumuz kozalakları toplarız. Boyarız onları."
Birkaç saniye duraksayıp mırıldandın.
"Annene rahatsızlık vermem değil mi?"
Kahve bardağını kavramış olan elini tuttum. Sıcak tenin soğuk ellerimle birleşince içim ısınmıştı resmen.
"Hayır tabiki ne sorunu."
Kafanı sallayıp bir yudumluk kalan kahveni bitirip kolundaki saate baktın.
"Olur. Mutlu olurum."
Siparişim geldiğinde sıcak çikolatayı içerken bir taraftan da konuşuyorduk. Bir şeyler anlatıyor,gülümsüyor hatta bazen göz göze geldiğimizde kafanı cama çevirip dışarıyı seyrediyordun. Tek kelimeyle kanatları eksik bir melek gibiydin.
Telefonum çaldığında dudaklarım arasındaki bardağı geri çekip masaya koydum ve montun cebinden telefonu çıkarttım.
"Annem arıyor."
Gülümseyip kafanı camdan dışarıya çevirdin. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Efendim anne."
SeokJin ve Jimin'in geldiğini ve odamda olduklarını söylediğinde kaşlarım çatıldı.
"Tamam. Geliyoruz biz. Arkadaşımla geleceğim. Tamam anne. Görüşürüz."
Telefonu kapatıp cebime attıktan sonra kot pantolonumun arka cebinden hesabı ödemek için cüzdanımı çıkarttım.
"SeokJin ve Jimin bizdeymiş. Bana haber vermemişlerdi."
Anladığını belirten bir mırıltı çıkartıp atkını boynuna doladın ve şapkanı taktın. Sadece yeşil irislerin gözüküyordu ve seni mıncıklama isteğim tavan yapmıştı. Hesabı ödemek için girişteki kasaya ilerlediğimizde cebinden cüzdanını çıkartacakken kolunu kavradım.
"Ben öderim."
Atkıdan dolayı boğuk çıkan sesin ile itiraz etsende duymazdan gelip bir kahve ve sıcak çikolatanın parasını ödediğim gibi hala tuttuğum kolundan çekiştirerek dışarıya çıkarttım.
"Teşekkür ederim."
Bir gülümseme ile teşekkürüne karşılık verdim.
Yol boyunca bulduğumuz güzel kozalakları topluyor ve gülerek cebimize atıyorduk.
Eve vardığımızda ceplerimiz dolmuştu hatta bazıları avuçlarımızın içindeydi. Bu yüzden zili burnumla çaldığımda kıkırdanmadan edememiştin.
Annem kapıyı açtığında saygıyla eğilip selamladın. Annem ise saygılı selamlamanı sıcak bir kucaklaşma ile cevaplamıştı.
Acaba seni sevdiğimi bilseydi ne tepki verirdi?
Bunu düşünmek için biraz erkendi. Önce seni sevdiğimi sen öğrenmeliydin.
İçeriye geçtiğimizde elimizdekileri ve cebimizdekileri geniş bir kaba koymuştuk.
Üstümüzdekileri çıkartıp vestiyere astıktan sonra yukarıya çıkmaya başladım. Arkamdan geliyordun.
Jimin ve SeokJin hala odamda olmalıydı.
Odaya girdiğimde SeokJin elindeki telefonu aceleyle cebine atıp yüzüme baktı. Jimin'de önce bana ardından arkamdaki sana bakmıştı.
"Merhaba"
SeokJin'in bariz bir şekilde sinirlendiği belliydi ama Jimin arkamda bulunan seni seyrediyordu ve bu da benim sinirlerime dokunmuştu.
"Hadi aşağıya gelin biz de kozalak boyayacaktık."
Jimin tekliften memnun kalmışçasına ayaklanıp SeokJin'i de kaldırdı.
Tekrar aşağıya indiğimizde yere çöküp sehpanın üzerindekileri kenara koydum. Annem boyaları ve kozalakları masaya koyduktan sonra elindeki battaniyeleri hepimizin üstüne örttü.
"Teşekkür ederim."
Battaniyeye daha çok sokulup anneme sıcak bir gülümseme sundun. Annem hayranlıkla sana baktı. Anlaşılan seni epey sevmişti.
Jimin senin karşındaydı ve SeokJin'de benim karşımdaydı. Dikdörtgen sehpada yan yana oturuyorduk. Uzun bluzunun kollarını sıvayıp eline bir fırça ve kozalak aldın. Anlaşılan pek heyecanlıydın.
Bende elime fırçayı alıp mavi boyaya ıslattığım fırçayı batırdım ve boyamaya başladım.
Boyarken gülüşüyor ve şakalaşıyorduk. SeokJin ve Jimin'in sana karşı sıcak yaklaşımı beni mutlu etmişti açıkçası.
Ahh Taehyung bir de akıllarından geçenleri bilseniz onların.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Were Beautiful :: VHope ✔
FanfictionBizi sevmediler. Oysa biz çok güzeldik. ||02.12.2016||