BÖLÜM 6

9.9K 428 108
                                    

HERKESE MERHABA. YENİ BÖLÜM SİZLERLE ARKADAŞLAR. İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.

- Şaka bu, evet evet şaka. Bizim arkadaşlardan birinin eşek şakası anne.
- Yavrum bu nasıl bir şaka. Yüreğime iniyordu az kalsın. Halil kötü bir şey mi yaptı diye aklım çıktı.
- Bak dinle beni. Sakın kimseye bahsetme bundan. Ben bu zarfı kimin koyduğunu bulacağım. Tamam mı anne? Sen hiç merak etme.
- Eh, sen öyle diyorsan eğer, söylemem tabi oğlum.

Emine, oğlundan duyduğu sözlerin ardından, az da olsa rahatladı ve kahvaltı hazırlatmak için odadan ayrıldı. Halil yüzüne taktığı "Ben gayet rahatım" ifadesini aniden değiştirdi. Asıl yüreğine inecek gibi olan tamda kendisiydi. Kağıtta yazan notu okuduğunda, aklına direk işyerinde söylediklerinin duyulmuş olma ihtimali geldi. Bu notla birlikte, bu ihtimal kesinlik kazanmış gibiydi. Ancak bu kişi kimdi? Söylemeye niyetli biri olsa, çoktan konu yayılmış ve Halil durumu çok farklı olmuş olurdu.

Halil hemen yataktan kalktı. Önce elini, yüzünü yıkadı ve kendine geldi. Ardından günlük kıyafetlerinden seçti kendine. Hızlıca giyindikten sonra, kahvaltı masasına oturmak için aşağı indi. Dikkat çekmek istemiyordu. Bu yüzden istemeyerek de olsa oturmalıydı kahvaltı masasına. Aşağı indiğinde kahvaltı nerdeyse hazırdı. Avluda Şaheste ve Rojda ile denk geldi. Kızları görünce söze girdi:

- Günaydın kızlar.
- Günaydın abi.
- Günaydın Halil abi.

Önemli bir olayın gizli kalması gerekirken ortaya çıkması, daha kötüsü kimin bildiğini bilmemek çok kötüydü. Bu durum insanı herkese şüpheli bakmaya zorluyordu. Böyle yaşamak kimsenin isteyeceği bir şey değildi. O yüzden Halil, soru işaretlerine mutlaka bir cevap bulmak için kararlıydı. Avluda kahvaltının hazır olması, çok uzun sürmemişti. Herkes masada yerini almıştı. Kahvaltı masasında durumlar her zamanki gibiydi. Emine ve Halil dışında hiç kimse, tedirgin ya da farklı bir ruh hali içinde görünmüyordu. Hep birlikte güzelce kahvaltılarını yaptılar. Bu arada Boran ile Şaheste'nin düşüncelerinden ve planlarından konuşuldu. Düne kadar yeterince aksi davranan Halil, bugün masanın meleği gibiydi. Çünkü dert edeceği tek şey, dostum dediği adama karşı duyduğu hisler değildi. Bu yüzden daha fazla şüphe çekmek istemiyordu. Göze çarpan hareketlerden uzak durmaya çalışıyordu. Bu arada kimin onları duyabileceği hakkında düşünmeden edemiyordu.

İşyeri çalışanları ile arası her zaman çok iyiydi. Ancak ofis kısmına pek fazla geçmezdi çalışanları. O gün onlardan biri, yapılan konuşmayı duymuş olabilirdi. Konuşmaya şahit olan kişi, babasını, amcasını ya da Halil'i ziyarete gelmiş başka biri de olabilirdi. Eve bırakılan not düşünüldüğünde, aileyi, örf ve adetleri, töreleri düşünen biri olmalıydı. Ancak ihtimal sayısı çok fazla olduğu için, tahmin etmek imkansızdı. Halil'de bu yüzden, boş boş düşünüyordu.

Çok geçmeden Halil müsaade istedi ve masadan kalktı.

- Herkese afiyet olsun, müsaadenizle.
- Sağol oğlum sana da afiyet olsun.
- Sağol torunum.
- Halil, oğlum eğer yorgunsan işe gelme. Kafanı dinler, istirahat edersin.
- Yok baba. Birkaç işim var ve onları halledip işyerine geleceğim.
- Eh, sen bilirsin oğlum.

Emine korkulu gözlerini, olabildiğince masadan kaçırıyor ve bir an önce konunun çözülmesi için, içten içe dua ediyordu.

Halil kafasında bir sürü soru işareti ile evden çıktı. Arabasına bindi ve sürmeye başladı. O anda aklına Boran geldi. Hemen telefonunu çıkardı ve Boran'ın numarasını çevirdi. Telefon çalıyordu ama açan olmadı. Bunun üzerine telefonu kapatan Halil, Boran'ların konağına doğru sürmeye başladı. Yol boyunca aklında, notu kimin yolladığı ve konuşmalarını kimin duyduğu sorusu dönüp duruyordu. Uzun sürmeden Karahan konağına varan Halil, arabasını konağın önüne parketti. Konağın kapısını çaldı ve çok geçmeden konağın çalışanları kapıyı açtı. Halil içeri girmeden önce, söze girdi:

HALİL İLE BORANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin