BÖLÜM 10

8.3K 355 111
                                    

HERKESE MERHABA, YENİ BÖLÜM SİZLERLE ARKADAŞLAR. İYİ OKUMALAR DİLİYORUM HERKESE.

Halil, Rojda'nın el yazısını anında tanımıştı. Çünkü günlerce elindeki notla yaşamıştı. Korkuyu, endişeyi ve daha birçok duyguyu tatmıştı. Ancak sonunda yazının sahibini bulmuştu. Bir anlık şok duygusunun ardından, aceleyle çekmeceyi itti. Odada bile etrafına bakındı bir kez daha. Öyle endişelenmişti ki, ne yapacağını bilmiyordu. Hemen odanın kapısını araladı ve dışarı baktı. Ortalarda kimse gözükmüyordu. Yavaşça kapıyı açtı ve dışarı çıkıp, kapıyı eskisi gibi hafifçe aralık bıraktı. Merdivenlerden çıkarken, kendisi bile nasıl çıktığının farkında değildi. Kendi odasına girmesiyle birlikte, kapıyı kapatması bir olmuştu. ''Napacağım? Ne yapmalıyım?'' diye geçiriyordu kafasından sürekli. Hemen aklına Saliha yengesi geldi ve balkonun kapısına koştu. Heyecanlı halinin belli olmaması için, nefesini tutup bıraktı. Ardından balkona çıktı ve yengesine seslendi:

- Yenge! Saliha yenge?
- He, efendim oğlum?
- Şey, ben numarayı buldum. Çekmecemde kartı varmış. Yani gerek kalmadı deftere.
- Ah, tamam Halil iyi olmuş oğlum.

Halil yengesiyle konuşarak, onun Rojda ile konuşma ihtimalini azaltmak istedi. İşini hallettiğini söylediğinde, yengesinin üstünde durmayacağını düşünüyordu. Çok geçmeden kendine geldi ve evden dışarı çıkmak istedi. Üzerine bir ceket aldı ve lavaboda elini yüzünü yıkadıktan sonra, kapıya doğru yöneldi. Tam odadan çıkacakken, konak kapısının açıldığını işitti. Hemen geri dönüp, penceresinden bakmak istedi. Gelenin Rojda olduğunu düşünüyordu. Ancak gelen kimse yoktu. Dedesi Mahmut, özenle giyinmiş ve dışarı çıkıyordu. Çok geçmeden şoförün yanına atladı ve konaktan uzaklaştılar. Halil gelen olmadığını görünce, hızlı adımlarla çıktı odasından. Aşağıya inmesi saniyeler sürdü. Avluya çıktığında yeniden seslendi yengesine:

- Dedem nereye gitti yenge?
- Bilmem ki oğlum. Hava almak istemiştir belki. Akşamdan beri çıkmadı hiç.
- Heralde işleri vardır. Hadi ben de çıkıyorum yenge. İşyerine gideceğim, akşama görüşürüz.
- Tamam oğlum, görüşürüz.

Halil bu kısa konuşmanın ardından, konaktan ayrıldı. Arabasına atladı ve Karasu tarafına doğru sürmeye başladı. Giderken yolunun üzerindeki bir büfeden, birkaç bira almıştı. Belli ki kafasını dağıtmak, yalnız kalmak istiyordu. Kafasında artık, Rojda'nın attığı adım vardı sadece. Rojda böyle bir oyun oynamayı neden seçmişti? Rojda bu kadar ciddi bir olayı, babasına anlatabilirdi. Ancak bunun yerine, neden not bırakmak gibi birşeyi seçmişti? Notunda neden herşey üstü kapalı şekildeydi?

Halil bu düşünceler içinde sürdü arabasını. Bir süre sonra Karasu kenarına gelmişti. Havanın muhteşemliği, ağaçların yeşilliği, kuşların türlü türlü cıvıltısı bile siyah beyaz gibiydi Halil için. Eline aldığı bir birayı açmış ve içmeye başlamıştı. Diğer elinde bulunan telefonundan Boran'ın numarasını buluyor, sonra vazgeçip çıkıyordu. Öyle endişelenmişti ki, Boran'ı bile arayıp aramamak arasında kararsız kalmıştı. Düşünmeye devam etti. Rojda ile konuşmalı mıydı? Bu konu hakkında tepki vermesi doğru olur muydu? Ya konuşur ve Rojda'nın daha fazla adım atmasına sebep olursa, sonuçları ağır olabilirdi. Peki, ne yapacaktı? Nereye kadar suskun kalacak ve bu oyunun altında ezilmeye devam edecekti? Tüm bunları düşünürken, 4 biranın dibini bulmuştu. Son şişeyi de koydu poşetin içine. Elindeki telefon çimlerin üstüne kayıp giderken, koskoca adam başını dizlerine yaslamış ve elleriyle dizlerini sarmalamıştı. Gözünden akan yaş, burnunun ucundan damlıyordu. Halil içten içe; ''Seviyorum işte! Vazgeçmek istiyorum, geri çekilmek istiyorum. Kardeşimin eşi olacak adamdan, yıllardır dostum olan adamdan uzak durmak istiyorum. Olmuyor! Olmuyor işte! Aklımdan atamıyorum onu. Her anımda, her günümde, yatarken, sabah kalktığımda aklımda hep. Gülen gözleri, vücudu aklımda. Dokunduğum elleri, sarıldığımda aldığım kokusu aklımda. Yapamıyorum! Engel olamıyorum kendime!'' diye haykırıyordu. Bu büyük haykırışın ardından, ufak ufak gözyaşları akıyordu göz pınarından. Ancak ne içindeki haykırış ne de gözlerinden akan yaş, olanlara çözüm olmuyordu.

HALİL İLE BORANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin