BÖLÜM 17

5.4K 265 58
                                    

YENİ BÖLÜM İLE HERKESE MERHABA. DİĞER BÖLÜM HİKAYEMİZE BİR KARAKTER GİRİŞİ OLACAK VE BEN HALA BİR İSİM DÜŞÜNÜYORUM. KARAKTERİMİZ GENÇ BİR KADIN OLACAK. SİZİN ÖNERİLERİNİZİ DE BEKLERİM DOSTLAR. HEPİNİZE İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.

🌺🌺🌺

- Beyin kanaması.
- Doktor bey, ne diyorsunuz? Kardeşim gayet sağlıklıydı.
- Bakın Devran bey. Kardeşiniz sanıyorum ki, aşırı stresli bir dönem geçiriyordu. Testlerini baktığımızda, beyin kanamasına sebep olacak türde bir probleme rastlamadık. Belki de bahsetmediği ve strese neden olan bir dönemi olabilir. Ayrıca, şey...
- Nedir doktor bey? Söyleyin eşim iyi olacak mı?
- Eşiniz ne yazık ki yürüyüp, konuşma yetilerini kullanamayacak. Ancak uzun süren fizyoterapi ile, tekrardan iyileşmesi mümkün olabilir.

Saliha duydukları karşısında şaşırmış ve Emine'ye sarılmıştı. Kocası Derman ağa, beyin kanaması nedeniyle felç olmuş ve konuşup, yürüme yeteneklerini kaybetmişti. Yoğun bakıma alınan Derman ağa, sağ salim taburcu olacak mı, o bile belirsizdi.
Devran ağa ise kardeşiyle ilgili duyduklarını kaldırmaya çalışıyordu. Babasının acısı dinmeden, şimdi de kardeşi kabul etmesi zor bir konumdaydı. Halil ise Rojda'ya sarılmış, ona destek olduğunu gösteriyordu. Şaheste ve Nigar'da abisinin yanında, üzgün bir halde bakakalmışlardı. Doktor sözlerine devam etti:

- Beyin kanamasında, ne yazık ki felç riski yüksektir. Ancak çoğu vakada, fizik tedavi ile başarı sağlanıyor. Şu anda düşünmemiz gereken şey, Derman beyi sağlığına kavuşturmak. Ardından da evde fizik tedavi önerebilirim. Güçlü olun lütfen.
- Sağol doktor bey. Kardeşim iyi olsun, gereken ne varsa yaparız.

Halil Rojda'ya teselli verirken, bunun suçlusu olarak kendini görüyordu. Ancak dedesinde içini yiyip bitirdiği kadar, amcasında hissetmemişti aynı duyguları. Çünkü ona kızgındı. Amcası bunu yaşamasa, şu anda Halil ölümle burun buruna olacaktı. Amcası yaşadıkları tartışmanın sonunda, Halil ile ilgili sırrı ortaya dökmeye karar vermiş, yeğeni ölecek düşüncesine bile kapılmamıştı. İşte Halil tüm bunlar yüzünden, amcasının durumuna karşı yoğun bir üzüntü duymuyordu. Hatta aklından o an bile, iyileşir ve açıklarsa düşüncesi geçiyordu. İki genç adamın birbirini sevmesi, bu kadar mı kötü olabilirdi? Bu kadar mı kötü sonuçlar doğurabilirdi bir aşk? Görünen o ki, Halil ile Boran'ın yaşadığı hislerin bedeli, düşündüklerinden de ağır olacaktı.

Kısa süreli yaşanan şok anlarından sonra, Devran ağa Saliha, Emine ve çocuklara dönerek konuşmaya başladı:

- Emine sen yengemi, çocukları al ve konağa dönün. Ben kalayım bu gece burada.
- Yok abi, ben gitmem. Kocam kendine gelene kadar ayrılmam buradan.

Saliha gözyaşı döküyor, Emine'de gözyaşları ile ona eşlik ediyordu. Devran ağa bu söz karşısında ısrarcı olmadı. Ne de olsa kocasıydı Saliha'nın. Bunun ardından Halil'e dönen Devran ağa, çocukları götürmesi için tembihledi:

- Halil, oğlum. Yengenle, annen kalsınlar o zaman. Sen yeğenini, kardeşlerini al konağa götür. Onlara sahip çık. Gündüz yine gelirsiniz.
- Tamam baba.
- Rojda, yeğenim üzülme olur mu? Bak baban sağ salim çıkacak hastaneden. Eve götüreceğiz ve kısa zamanda iyi olacak. Tamam mı güzel kızım? Amcanın sözüne güven. Hadi Halil abinle gidin şimdi. Yarın erkenden çıkar gelirsiniz.

Devran ağa yeğenini teselli ettikten sonra, yeğeninin ve kızlarının başından öpüp eve yolladı. Halil onlara sahip çıkacak ve babalık edecekti, herkes eve dönene kadar. Hastaneden çıkıp, arabaya bindiler. Konağa doğru yola çıktılar. Konağa giderken, Karahan konağının önünden geçeceklerdi. Halil'in aklına bu gelince, arkaya Rojda'ya döndü ve sordu:

- Rojda, Rojin anayı görmeye gidelim mi? Hem kafan dağılsın biraz.
- Tamam

Halil'in düşüncesi bu kez Boran'ı görmek değildi. Rojda ve kardeşleri için değişiklik olsun, biraz kafaları dağılsın istiyordu.

- Oradan çıkınca da, eve geçmeden önce yemek yiyelim dışarda. Çay içmeye gideriz belki sonra.

Yol boyunca Rojda'nın keyfi yerine gelsin diye uğraştılar. Çok geçmeden Karahan konağına varmışlardı. Arabayı park ettikten sonra Şaheste ve Nigar, Rojda'nın koluna girdiler ve konağa doğru yürüdüler. Kapıyı çaldıklarında, evin çalışanları çok geçmeden açtı kapıyı. Rojin ana ve Neriman avluda oturuyordu. Halil'le kızları görünce, hemen ayaklandılar. Rojin ana yüksek ve keyifli bir sesle konuştu:

- Aman aman kimler gelmiş hele bak şunlara. Hoşgeldiniz çocuklar.
- Çocuklar hoşgeldiniz. Geçin şöyle geçin.
- Rojda, neyin var kızım senin?

Halil arkadan işaret etti ve mecburen söze girdi:

- Amcam Rojin ana. Amcam beyin kanaması geçirdi.
- Ne? Ne diyorsun oğlum. Gerçek mi diyorsun?

Neriman ve Rojin ana da, duydukları karşısında afallamıştı.

- Hay Allah, nedir bu başımıza gelenler. Neriman arabayı hazırlat hemen kızım. Çocuklar gelin, gelin şöyle oturun. Halil, nasıl olmuş oğlum?
- Yemekten sonra odasına geçti amcam. Rojda salona geçince farketmiş. Bir süre yürüyüp, konuşamayacak dedi doktor.
- Ah Derman oğlum ah! Adı gibi tez zamanda dermanı bulunur inşallah. Rojda bak bakayım bana. Sakın ağlama güzel kızım benim. Güçlü ol ki, annene destek olabilesin. Baban da rahmetli deden gibi, çok güçlü bir adamdır. Tez vakitte ayaklanır, hiç merak etme oldu mu yavrum?

Rojda evet dercesine başını salladı. Neriman aracı hazırlamaları için haber verdikten sonra, hazırlanmak için konağa girmişti. Bu vesileyle Boran ve Dilan'a haber vermiş olacak ki, çok geçmeden ikisi de aşağı indiler. Dilan hemen Nigar ve Rojda'ya sarılıp, onları odasına götürdü. Boran'da önce Halil'e sarıldı. Ardından Şaheste ile selamlaştı ve geçmiş olsun dileğini iletti. Birlikte oturdular ve uzun uzun konuştular.

O gün onlar için mutlu geçmiyordu. Gün boyu Rojda ve kızları keyiflendirmek, Halil'e düşmüştü. Ancak bu olanlardan azda olsa mutlu olan ve suçlu hissetmeyen bir kişi vardı. O da Halil'di.

HALİL İLE BORANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin