BÖLÜM 19

5.3K 240 46
                                    

YENİ BİR BÖLÜMLE DAHA BİRLİKTEYİZ DEĞERLİ DOSTLAR. HERKESE İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.

Aradan geçen günler içinde, Derman ağa normal odaya alınmıştı. Bir süre daha devam eden git gellerin ardından, doktoru nihayet eve çıkmasına izin vermişti. Aile Derman ağayı eve çıkarmak, hastaneden almak için erkenden yola çıkmıştı. Pek istemese bile, Halil'de ailesine katılmıştı. Köroğlu ailesi çok geçmeden hastaneye vardılar. Saliha bir süredir, eşinin yanında refakatçı olarak kalıyordu. Bu yüzden kimse gelmeden önce, eşini çıkması için hazırlamıştı. Hastaneye gelen aileyi, doktor karşıladı. Belli ki Derman ağa ile ilgili söyleyecekleri, uyarıları olacaktı.

- Buyurun odama geçelim.
- Hanım sen kızlarla Saliha'nın yanına git. Halil gel sende benimle.
- Tamam baba.

Halil ve Devran ağa, doktorun odasına girip kapıyı kapattılar. Doktor sözlerine başladığında, ikisi de onu pür dikkat dinliyordu.

- Derman beyin durumu hızla iyiye gitti. Onu yoğun bakımdan çıkardık ve şimdi de taburcu edeceğiz. Ancak bazı konuları konuşmak istiyorum.
- Tabi doktor bey, seni dinliyoruz.
- Bakın, Derman beyin geçirdiği rahatsızlık, çok ciddi bir durum. Öyle ki, felç durumu düzelmeyebilir. Ancak Serap ile birlikte, iyi bir sonuçta alabilirler. Serap İstanbul'un en iyi fizyoterapistlerinden biridir. Ayrıca hastamız kesinlikle stres yaşamayacak, lütfen bunu unutmayın. İkinci bir kanama riski söz konusu. Stres bunu tetikler ve bu kez kurtaramayabiliriz.
- Yok doktor bey yok, merak etmeyin. Kardeşimi en iyi şekilde bakıp, rahat ettireceğiz. Stresten uzak tutacağız.
- Buna inancım sonsuz Devran bey. Belli dönemlerde kontrolleri olacak. Bu durumlarda tekrar iletişime geçeceğiz.
- Sağolun doktor bey. Sayenizde hayatta kardeşim. Allah sizden razı olsun.
- Estağfurullah, bizim görevimiz bu.

Devran ağa kardeşini rahat ettireceklerini düşünürken, konağın onun için stresin tam ortası olduğunun farkında bile değildi. Halil ile aynı çatı altında yaşamak bile, onun için büyük bir stres nedeni olacaktı.

Doktorun odasından çıkan baba oğul, zaman kaybetmeden Derman ağanın bulunduğu odaya gittiler. Hanımlar onu tekerlekli sandalyeye almışlar ve gitmeye hazırlamışlardı. Halil amcasını öyle görünce, anlamsız bir şekilde içi sızladı. Derin bir nefes alıp verdi ve geri planda durmayı tercih etti. Derman ağa önüne bakıyor, sanki Halil'in orada olduğunu farketmiş ve onu görmek istemiyordu. Köroğlu ailesi nihayet hastaneden çıktılar. Araçlarına bindiler ve konağa doğru yola koyuldular. O sırada Devran ağanın telefonu çaldı. Arayan Boran'ın babası Murat ağaydı.

- Alo
- Alo, naptınız Devran? Çıktımı Derman hastaneden?
- Şimdi çıktık Murat. Konağa gidiyoruz.
- Biz de sizin konağa girdik şimdi. Ancak yetişememişiz size.
- Olsun olsun, oturun birer kahve için siz. Biz de yoldayız, geliyoruz.
- Eh, haydi tamam o zaman.

Çok geçmeden Köroğlu ailesi konağa varmıştı. Eşinin ve abisinin yardımlarıyla içeri alınan Derman ağa, önceden hazırlanan yatağına taşındı. Bu işi hallettikten sonra, Karahan ailesi Derman ağaya geçmiş olsun dileklerini iletti. Ardından iki aile, konağın avlusuna çıktı ve oturdu. Boran ve ailesi ilk kez bu kadar net karşı karşıya geldikleri için, Derman ağanın durumundan üzüntü duyuyordu. Ailenin büyüğü Rojin ana, söze girerek üzüntülerini dile getirdi:

- Hey gidi Derman hey! Çok üzüldüm durumuna. Ama düzelecek merak etmeyin. Onun çocukluğunu bilirim ben. O günden bu yana hep güçlüydü. Bununda üstesinden gelecek. Hele Saliha, sana çok iş düşüyor güzel kızım.
- Biliyorum Rojin ana. Olsun yeter ki iyi olsun da.
- Hoş tut kocanı kızım. Morali yüksek olsun her zaman. Yanından ayrılma, desteğini görsün. Görsün ki, o da dört elle sarılsın ve mücadele versin. Aynı şeyler senin için de geçerli, benim tatlı kızım.
- Rojda her zaman olgun davranmasını bilir Rojin ana. Yeğenim babası için, elinden ne geliyorsa yapar.
- Bilirim Devran bilirim! Akıllıdır benim Rojda'm.

Rojin ana, Neriman, Murat ağa ellerinden geleni yapıyor, aileye güç ve teselli veriyordu. Kısa süre için Derman ağaya el ayak olacaktı tüm aile. Birkaç gün içinde de, Serap gelecek ve iyileşmesi için elinden geleni yapacaktı.

Sohbetleri devam ederken, birer kahve daha getirdi Zeliha. Halil bu sırada kahvesini alıp, müsaade istedi büyüklerinden. Odasına çıkıp dinlenmek istiyordu. Boran'da Halil'e eşlik etmek için, müsaade aldı. Büyükler ciddi konulardan konuşurken, Dilan ve Nigar'da odaya geçmişlerdi.

Halil üst kata çıkarken, Boran'a döndü ve sessizce sordu:

- Eseri mi gördün mü? Ne hale geldi adam, benim yüzümden.
- Burası yeri değil, çıkalım hadi.

Halil'in odasına girdi iki genç adam ve konuşma devam etti:

- Üzülüyorum aslında. Amcam o benim, ama kızıyorum da bir yandan. Beni anlamasını beklemiyordum zaten. Ama kırıcı oldu, çok kırıcı.
- Halil senin biraz dinlenmen ve kafanı toparlaman lazım. O an bir kavga yaşanmış aranızda. Bu sebep olmuş evet. Ama bunun suçlusu sen olamazsın. Bak hem iyileşme şansı var. Üzme kendini ve güçlü ol.
- İyileşme şansı, benim sonum olur. O iyileştiği ve konuştuğu an, benim hayatımın sonu!

Onlar hararetli bir şekilde konuyu değerlendirirken, kapının aralık olduğunu unutmuşlardı. Konuşmaları aynı hararetle devam ediyordu:

- Ya ölecek ya da iyileşmeyecek o zaman. Tek kurtuluş bu mu Halil?
- Bilmiyorum Boran, gerekirse kaçacağım buradan.
- Ne, nereye?
- Bilmiyorum! Belki de durup savaşacağım. Böyle bir şey olmadığına, sadece o tür hisler duyduğuma inandırmaya çalışacağım amcamı.
- Ama, nasıl yapacaksın?
- O dinleyecek, ben konuşacağım. Gerekirse yalvaracak, konuşmadan önce orta yolu bulmaya çalışacağım.
- Hiçbir kötü şey yaşamadığını, yaşamayacağını anlat Derman amcaya. Bir şekilde iletişim kurman gerekiyor. Öyle hislerin olduğunu, ama öteye geçmeyeceğini söyle.
- Boran ben gerçekten bilmiyorum. Delirecek gibi hissediyorum kendimi. Gerekirse öldüreceğim!

Halil'in düşünceleri iyice çığırından çıkmıştı. Ne dediğini bilmiyor, amcasının düzelmesi endişesiyle yaşamak ona ağır geliyordu. Bir süre daha konu üzerinde konuştuktan sonra, Boran Halil'e sıkıca sarıldı. Ona olan desteğini, bu şekilde gösterdi. Ardından dinlenmesi için onu yalnız bırakmaya karar verdi. Odadan çıkmak için, aralık olan kapıyı açtı. Karşısında Şaheste'yi gördü ve donup kaldı. Şaheste tüm konuşulanları duymuş olabilir miydi?

HALİL İLE BORANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin