4. Git ve Yalancıları Tespit Et

1.5K 125 95
                                    

    Selam! Sonunda bölümü yazdım. Aynı söz verdiğim gibi sınır geçilir geçilmez başladım ve bence bir alkışı hak ediyorum. Çünkü normalde üç haftada anca bitirdiğim bir bölümü dört günde yazmayı başardım. Ölüyorum ama başardım. ^-^

    Oylarınız ve yorumlarınız için teşekkür ederim. Beklemediğim bir şekilde son zamanda okuyucu sayısı arttı. Aslında fazla artmadı ama ben yine de mutlu oldum. İnsanların hikayeyi sevdiğini görmek ya da onlar için bir anlam ifade ediyor olması beni o kadar mutlu ediyor ki. Böyle küçük küçük sinek kuşları hissediyorum midemde. (Biliyorum garip bir örnek oldu ama sinek kuşları tatlıdır.) Bunun için hepinize teşekkür ederim. 

     Bölüm biraz sıkıcı ve kötü oldu sanki. Hızlı yazınca insan biraz yalpalıyormuş. Özür dilerim gerçekten de. Son olarak instagram sayfasına ve 12 Saat'e bakmayı unutmayın. Onlarda da desteğinize ihtiyacım var. :)

    Bölümün iğrençliği yüzünden hepinizden özür diler, şimdiden oy ve yorumlarını için teşekkür ederim. İyi okumalar. 

*Mehrabian Kuralı: Albert Mehrabian adlı psikoloji profesörünün çalışmalarından oluşur. Ve bu çalışmalardan çıkan sonuçlar; sözel olan ve sözel olmayan mesaj arasında tutarsızlık olduğunda dinleyicilerin, konuşulan sözlere %7, konuşma tarzına %38, sözel olmayan davranışlara ise %55 oranında inanmaya meyilli olduğunu gösterir.

Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Gerisi sadece bir illüzyon.    

 - The Art Of Getting By

*-*-*-*-*-*-*-*

Axel 

    Sözden önce hareket vardı. İlk insanlar dilleriyle değil hareketleriyle anlaşırlardı.  O zamanlarda tüm insanlar beden okuma konusunda uzmanlardı çünkü başka seçenekleri yoktu. Zamanla dil bulundu ve bu yetenekleri körelmeye başladı. Aşındıkça aşındı beyinlerinde olan bu bilgiler ve zamanla derinlere gömüldü. Ama insanlar hala, bilmeseler bile, o bilgileri kullanmaya devam ettiler. Mehrabian Kuralı'na*  göre insanlar, sözlü ve sözsüz iletişim birbiriyle çakışınca %55 oranında beden diline bakarlar. Ve bazıları bunu yaptıklarını hiç fark etmez. Bazılarıysa bunu umursamaz bile. Bana göre ise, hayatımda yaptığım en iyi şey beden dili okumayı çok iyi bir şekilde öğrenebilmekti. 

    İnsanlar çoğu zaman umursamazdı. Onlara olan bakışlarımın anlamlarını bilmezlerdi. Oysa ben kendimi zorlasam hayatlarının tarihçesini bile dökebilirdim önlerine. Her zaman bakar, gözlemler ve izlerdim. Onlarsa asla fark etmezlerdi. Ki bu da benim için çok büyük bir avantajdı. Çünkü beden okuyabilen bir ajan, asla başka birine ya da başka bir beden okuyucuya kendini belli etmemeliydi. Fark edilebilen ve bedeni okunabilen bir beden okuyucunun yetenekleri ne işe yarardı ki sonuçta? En fazla işleri karşısındakinin lehine çekebilirdi sonuçta.

    Belki de bu yüzden ajanlar genellikle bu konuda uzmanlaşıp bir uzman olmak istemezlerdi. Zira bedeni okunabilen bir beden okuyucu hiçbir şeydi ve bunun olma olasılığı gerçekten farklıydı. İşte bu yüzden bu işten zevk alıyor ve gurur duyuyordum. Bedenim okunamıyordu. Hiçbir şeyi belli etmiyor ve duygularımı sezdirmiyordum. A seviyesi rozetimi sadece bunun sayesinde aldığım düşünülürse hafife alınacak bir şey değildi bu. Beden okuma dersini sevmemelerini çoğu zaman anlayamazdım zaten. 

    O dersler sayesinde dünyayı anlayabiliyordum ben. Mesela parkın ortasındaki bankta oturan sarışın kadının az sonra yanındaki adamdan ayrılacağını anlaybilirdim. Adamın parmağında olan yüzük kadında yoktu ama izi hala duruyordu. Kararı yakın bir zamanda almıştı. İkinci bir ihtimal olarak yüzüğü kaybetmiş de olabilirdi tabi ama kadının gözlerinin odağının kayması ve dudaklarının aşağı doğru kıvrılması umursamazlığın işaretiydi. Yüzüğünü kaybeden biri böyle duramazdı ki. Onların biraz ötesinde, küçük taş patikada yürüyen kadın bir labrador gezdiriyordu. Ancak burnunun kasılıp, dudaklarını yukarı doğru çıkmasından köpekten tiksindiğini o kadar kolay söyleyebilirdim ki. Muhtemelen köpek onun değildi. Belki bir arkadaşının falan. 

Siyah Kutup YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin