17. Mezarına İşemek İçin Sabırsızlanıyorum

1.3K 80 201
                                    

Merhaba! Evet söyleyeceklerime başlamadan önce bir şey daha diyeyim: Lütfen burayı ve bölüm sonuna bıraktığım notu okuyun!!!

Sizden özür dilemek istiyorum bu kadar beklettiğim için. Ama aynı zamanda anlayışlı olmanızı istemek zorundayım. Şu iki yıl benim için gerçekten çok çok önemli ve normalde buna zaman ayırıyor olmamam gerekli. Aslında senenin başında hikayeyi iki yıl için dondurmayı düşünmüştüm ama sonra ara ara da olsa bölüm yazıp atabileceğimi fark ettim. Ancak bu sık sık olamaz. Çok yoğun yaşıyorum ve günde ancak beş saat falan uyuyabiliyorum. Eğer anlayışlı olursanız çok sevineceğim. Çünkü gerçekten hikayeyi yazmak için çok çabalıyorum. Bir bölüm yazmak o kadar uzun sürüyor ki. Birkaç saatte olacak bir şey değil. Sizi kırmak en son isteyeceğim şey. Zaten bu notu da çok fazla yeni bölüm isteyen ve bununla ilgili mesaj atan kişi var diye yazıyorum. Neden yazamadığımı umarım anlarsınız. Bunun için tekrar özür dilerim fakat yapabileceğim hiçbir şey yok. Umarım anlarsınız.

Her ne ise. Benim yatmam lazım normalde. Bugün tam dört buçuk saattir bunu yazıyorum. Yarın sabah nasıl kalkacağım hakkında bir fikrim yok. Sanırım gözlerim erimeye başladı. Neyse, umarım beğenirsiniz. Biraz saçmalamış olabilirim uykusuzluktan. Daha sonra okuyup yazım yanlışlarını düzelteceğim. İyi okumalar.

NOT: Karakter tanıtımı amacıyla açılan pinterest panosunun linki: https://tr.pinterest.com/bluecat_13/b-oc-aesthetic/ Yorumlara da bırakacağım linki buradan açılmazsa diye.

"Kimseye iyi veya kötü demekte acele etmiyorum. Çünkü insanlar beni her zaman şaşırtmayı başarmışlardır." - T. Eliot

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*

Alyssa

Bütün gün Leonov'un silah deposuna kapanıp, Dr. Signum'un bilgisayarındaki şifreleri çözmeye çalışmak dünyanın en sıkıcı işi olabilirdi. Yaptığımdan falan değildi bu, ben sadece çok işsiz olduğumdan dolayı bu odada duruyordum. Axel yarın sabaha karşı çıkacağı yeni görevi hakkında detayları konuşmak için kaybolmuştu. Sally onu da yanında götürmeleri gerektiğini söylenerek peşinden gitmiş, Jack ise onu durdurması gerektiğini söyleyerek ardından gitmişti silah deposundan. Hareket bile edemeyen Dylan odaya giderek dinlenmek istemişti. Parker zaten buraya hiç gelmemiş, direk Alanis'in yanına yönelmişti. Geriye bir tek ben ve Kevin kalmıştık. Tabi bir de bizi bu kadar silahla yalnız bırakmayı reddeden Leonov da vardı.

Aslında durumum o kadar da kötü sayılmazdı. En azından onlar beyinlerini kullanmaya çalışırken ben Raven'la oyun oynayabiliyordum. Hem odadaki tek tekerlekli sandalyeyi ben almıştım.

Ellerimin arasındaki sarı tenis topunu biraz ovuşturdum ve yukarı doğru fırlattım. Top yükselip avcuma geri düşerken yerdeki köpeğin kafası da onu izledi, dili dışarıda bir şekilde kuyruğunu sallamaya devam etti. Yanağımdaki yaraya rağmen gülümsemek kolaydı onun bu haline. Hem artık alışmıştım buna, eskisi kadar canımı yakmıyordu. Hatta topu sağ elime atarken heyecanlanıp ayağa kalkmasını ve kulaklarını dikmesine sesli gülebildim.

"İster misin bunu?" Topu sallayıp konuştuğumda Raven sanki anlamış gibi heyecanla geri gitti, patilerini yere sürttü.

Gözlerimi silah deposunda gezdirdim, topu atmam gereken yeri düşünerek. Topa koşarken bir şeylere çarpıp kendini yaralamasını istemiyordum. Dudaklarımı büzüp düşünürken gözüme üç-dört metre ileride, yeşil uzun masada oturmuş bilgisayarını kurcalayan Kevin çarptı. Çok sıkılıyordum ve biraz eğlensem bir zararı dokunmazdı herhalde. Yüzümü bir gülümseme kaplarken topu son kez köpeğe göstererek Kevin'a fırlattım.

Siyah Kutup YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin