Merhaba! Söz verdiğim gibi yeni bölümü atıyorum. Aslında yarına yetişir diye planlamıştım ancak bir ilham geldi ve hızlıca bitirdim. Açıkçası söyleyecek pek bir şeyim yok. Ama sizin varsa dinleyebilirim. Yazmanız yeterli.
Bana biraz boş bir bölümmüş gibi geldi. Umarım siz aynı şeyi düşünmezsiniz. Ama eğer böyle düşünüyorsanız nerede hata yaptığımı yorumlara yazın lütfen. Yorum demişken... Bol bol yorum bekliyorum. Son zamanlarda, daha doğrusu ikinci kitapta yorum sayısı gerçekten çok kötü. Ve maalesef artık bölümler beğenilmediğinde eleştiri yapılmamasına ya da beğenilse de yorum yapılmamasına alışmaya başladım. İnanın ki bu durum bir yazarın başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. Eğer bir kitap yazarsanız umarım siz bunu yaşamazsınız.
Neyse. Multimedyada koyacak resim kıtlığında olduğumdan dolayı Dylan var. İyi okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum. :)
"Bazı şeyler, kalbinin kırılmasına değerdir." - Doctor Who
*-*-*-*-*-*-*-*-*
Dylan
Üç dakikadır aralıksız konuşan Parker'ı dinlerken intihar etme isteğime engel olmak çok zordu. Ellerim kendimi boğazlamak için kaşınıyordu resmen. Sadece boş zamanımda onlarla oturup kafa dinlemek istemiştim ama anlaşılan o bile çoktu. Biraz dinlenmek ve masanın baş köşesine oturmuş Sally'yi izlemek asla yapamayacağım iki şeydi sanırım. Halbuki o resim defterine bir şeyler karalarken açıklama yapmadan ona bakmak çok daha kolay olabilirdi.
"Hiç anlamıyorum." Parker bu sefer de oturduğu sandalyenin üzerinde bağdaş kurmak için debelendi. "Bir erkek ona açıkça yazan bir kadını nasıl anlamaz? Sizin beyinleriniz böyle şeyler üzerine çalışır sonuçta." Omuz silktim. Haklıydı. "Yakında tavus kuşları gibi kur yapmaya başlayacağım beni fark etmesi için. Raphael adına bakınca insan onu baya flörtöz biri sanıyor bir de."
"Belki de fark etmiştir ama görmezden geliyordur." Tam yanımda oturduğu için kendine doğru çektiği ayaklarından biri karnıma çarptı, bir an önce bağdaş kurmayı başarması için dua etmeme sebep oldu. "Eğer senden hoşlanmıyorsa- Şu ayağını bana vurmayı keser misin?" En sonunda havada salladığı ve her hareketinde karnıma çarpan ayağını tuttum. Hafifçe ona doğru ittiğimde acele ederek birkaç çaba daha gösterdi ve başarılı bir şekilde bağdaş kurdu.
"Dylan, hadi dürüst olalım..." Kafasını yana döndürdü ve gözlerinin üzerine düşen mavi perçeminin altından bana baktı. "Güzel olduğunu inkar eden salak kızlar gibi yapmayacağım. Muhteşem biriyim. Elbette ki istediğim her erkeği etkileyebilirim." Ne diyebilirdim ki? Haklıydı. Parker uzun zamandır gördüğüm en güzel kadındı.
Gözlerim yine ben farkında olmadan diğer yanımda oturan kıza kaydı. Tek dizini masaya yaslamış, defterini bacağına dayamış kimseyle konuşmadan resim çiziyordu. Saçlarını kulağının arkasına tıkarken, mavi gözleri dikkatle sayfalarda gezinirken ve hiçbirimizi kafasına takmazken bile kalbimi bu kadar hızlı attırmayı başaran biriydi Sally. Bu yüzden karşımda dünyanın en güzel kadını olsa bile benim için bir şey ifade etmezdi. Kalbimin yine ona gideceğini biliyordum.
İç çekerek önümde döndüm. Eğer onu izlemeye devam edersem daha fazla canım acıyacaktı.
"Bilemiyorum." Yine Kevin'la birlikte ders işlemekten vazgeçip bizimle sohbet etmeye gelen, ayrıca masadaki sekizinci yeri de dolduran Cassidy kafasını telefonundan kaldırıp konuştu. "Parker belki de... Her şeyi salman lazım. Senden hoşlanmamasının gayet geçerli bir nedeni olabilir. Neden sadece ona gidip her şeyi açıkça sormuyorsun?" Parker'ın karşısında oturan kız ellerini beyaz saçlarından geçirdi, yana doğru düşmelerini sağladı. Parker'ın söylenmelerinin yine başlayacağını bildiğimden önüme döndüm ve karşıma yerleşmiş Axel'ın tırnaklarıyla oynayan ellerine diktim gözlerimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kutup Yıldızı
Action*Askıda. Devam edilir mi emin değilim.* - Birleşme Serisi İkinci Kitap - - İlk kitabı okumadan buna başlamayınız lütfen. "İnsanlar hükümetlerden değil, hükümetler insanlardan korkmalıdır." - V For Vendetta Bazen bittiğini düşündüğünüz and...