Saat 08.41Kim Luhan gözlerini kısmış oturduğu yerden fırsat kolluyordu.
Bugün yeni kahve denemelerinin yapılması için fabrikaya gidecekti ama aklında başka bir plan vardı.-plan sabah uyandığında tavanı izlerken oluşmuştu- Siyah üstüne beyaz çizgili takım elbisesiyle odadaki masasına oturmuş sanki bilgisayarında bir şeyler unutmuş da son anda açıp bakıyormuş gibi rol yapıyordu. Masadan odada koşturan çilli çocuğun halini yan yan bakarak izliyordu.
Sehun'un önce telaşla çantasına bir şeyler tepişini izledi sonra da banyoya doğru koşarak ilerleyişini. Kapı kapanıp kilit sesini duyulduğunda Kim Luhan mouse'u bırakıp panter misali yerinden zıpladı. Giysi odasına doğru koştu.
Giysilerin arasındaki küçük bir rafta Sehun'un nemlendiricileri,parfümleri ve birkaç tane de vücut spreyi vardı. Luhan elinde olmadan seslice şişeleri karıştırdı hatta birkaç tanesi de devrildi. Acele etmeye çalışıyordu. Bir krem tüpünü de devirdi,sonra da vücut spreylerinin üstünü hızlıca okumaya çalıştı. Hatta birini de burnuna götürdü.
Hindistan cevizi gibi kokuyordu.
Aradığı şey bu değildi.
Bir başka vücut spreyine uzanırken eline bir krem geldi.
Beyazlı-turunculu şişenin üzerinde ''15 gün içinde çillerinizden kurtulun'' yazıyordu. Luhan yüzünü buruşturdu ve şişeyi sertçe sıkarak kendi çekmecelerinden birine koydu.
'Bunu süremezsin...banane...'
Dileği Oh Sehun'un bu kremi uzun süre –mümkünse hiç- bulmamasıydı.
Sıra pahalı parfümlere geldiğinde onlara hiç bakmadı. Çünkü hepsi bildiği kokulardı ve Sehun'un bunları kullanmadığını biliyordu-Yine Yoo Gang ve çılgın alışveriş tutkusunun sonuçlarından bir kesit işte- ''Ne yapsam'' diye düşünürken banyodan sifon sesi geldi bile. Luhan panikle koşturdu ve bedenini hızla yere attı.Yuvarlandı. Şuanda gerçekleşenler bir aksiyon filminden birkaç sahne gibiydi.
Ajan Luhan
Terminatör Luhan
Luhan Bond.
Yatağın ayak ucuna kadar yuvarlanan Luhan sonrasında da emekleyerek masasına ulaştı. Kapının açıldığını duyduğunda sandalyesine oturabilmişti. Nefes nefese saçını düzeltti ve kendini dizginledi.Bilgisayarla uğraşıyormuş gibi ellerini klavyede gezdirdi. Kalp atışları kulaklarındaydı. O kadar hızlı atıyordu ki kalbi. Sanki gövdesini yarıp fırlayacaktı dışarı.
Sehun odaya girdiğinde hiçbir şey söylemeden sadece yatağın üstünden çantasını kaptı ve merdivenlere doğru koştu. Merdivenleri sesli ama ritimli bir şekilde inişi duyuluyordu.
Normalde okula veya bir yere giderken Luhan'a muhakkak ''Görüşürüz'' ya da ''Ben şuraya gidiyorum'' gibi bir şeyler derdi. Ama bu ''kırmızı çorap'' olayından sonra Sehun önemli olmadıkça Luhan'a hiçbir şey demiyordu –diyemiyordu yani- Olayın üstünden bir hafta geçmişti ama Sehun,Luhan'ın gözlerine baktıkça aklına çıplak bedeninin onun bedeni karşısında esir olduğu o dakikalar geliyordu.
Bu yüzden ona bakamıyordu da. Göz temasından kaçınıyordu. Gözleri buluştuğu an başka yerlere bakmaya çalışıyordu.
Siniri bozulan Luhan dişlerini sıktı ve masadan kalktı. Pencerelerden birine ilerleyip perdeyi hafifçe araladı. Aralıktan Sehun'un, arabanın arka koltuğuna kendisini atışını ve siyah arabanın sokağın sonuna doğru ilerleyip kayboluşunu izledi. Elinde sıktığı perdeyi rahat bıraktığında derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatarak şakaklarından birini ovdu. Sonrasında da banyoya ilerledi. Aynanın önüne göz attı. Şeffaf,küçük bir şişede duran vücut spreyi hemen gözüne çarptı. Şişeye uzandı ve göz hizasına kaldırıp üstünü okudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기
Fanfiction120 yıllık bir kan mührü. Evlilik üzerine yapılan bir anlaşma. Oh Sehun, Kim Luhan ile evlenmek zorundaydı.