Sehun sarsılarak gözlerini açtı. Hızlı hızlı nefes alıyordu. Titriyordu. Olan her şey tekrar gözünün önünden geçti.
Bağırmaya başladı.
"Hayır!"
Çatlak sesi hastane odasını inletti. Çığlık atıyordu. Gördüklerine inanmak istemiyordu.
Ji Won'un kendini feda edişi ona çok ağır geliyordu.
Ağlamaya başladı. Çığlık atarak ağlıyordu. Parmaklarını saçlarının arasına geçirerek haykırıyordu.
Odada kimse yoktu ama hastane odasının kapısı hafifçe aralıktı. Yatakta zor bir şekilde doğruldu. Gözyaşları,şimdiden yanaklarını ıslatmıştı. Sesi uzun süredir kullanılmadığı için hala çatlaktı. Boğazında bir yumru vardı sanki. Yutkunamıyordu.
Luhan'a geri döndüğü için mutlu olması gerekirken içi yanıyordu. Nefes nefese bir halde kolundaki serum iğnesini çıkardı ve makinelere bağlı olan her bir şeyi vücudundan çekip uzaklaştırdı.
Panik haliyle nefes almakta zorlanıyordu. Nefesi kesiliyordu. Nefes almaya çalıştığı her sefer bir işkence gibiydi. Bacaklarını kendine çekerek örtüyü kaldırdı. Yataktan kalkmaya çalıştı. Ayaklarını soğuk zemine koydu. Ürperticiydi.
Üstündeki beyazlı mavili hastane elbisesinden birkaç morluk kalan bacaklarına baktı. Doğruldu. Saniyeler içinde bedeni zeminle buluştu. Bacaklarını kullanamamıştı. Ellerine üzerine düşmüştü. Yerde yüz üstü duruyordu. Yan döndü ve bacaklarını karnına çekti. Ağlamaya devam etti. Elleriyle gözlerini kapadı.
Hafif aralık olan odanın kapısı iyice açıldığında yere camdan bir sürahi düştü. Sürahi seslice parçalandı ve cam parçaları odanın dört bir yanına uçtu.
"S-sehun..."
Luhan kapı ağzında soluk yüzüyle şaşkınca dikiliyordu. Sehun uyanmıştı.
1 ayın sonunda.
Gözleri birbiriyle buluştu. Sehun daha çok hıçkırmaya başladı. Luhan dudaklarının titremesine engel olamadan Sehun'a doğru koştu. Koştuğu anda cam parçalarını iyice ufalamıştı ayaklarıyla. Ezilme sesini duymuştu. Ağlamak istiyordu.
Sehun'u sarmaladı ve ince bedeni kendine doğru çekti.
"Sen-nasıl..."
Gözleri doldu. Sehun'un uykuda olduğu 1 ay kabus gibi geçmişti. Onsuz yaşamak, yaşamak değildi. Renkler hayatından gitmişti. Hayatı siyah beyaz olmuştu.
İçeri bir hemşire girdi. Yere baktı. Sonra da Sehun ve Luhan'a. Koridora doğru fırlayarak doktora haber vermeye gitti.
"3 numaralı vip odasındaki hasta uyandı!"
Birbirlerine sıkı sıkı sarılıyorlardı. Sehun hala nefes almakta zorlanıyor ve bir yandan da sarsılarak ağlıyordu. Luhan gözyaşlarını birer birer bırakmaya başladı.
"Sensizlikten...korktum...çok korktum..."
Sehun geri çekilerek Luhan'ın yüzüne baktı. Elini onun ıslak yanağına koydu. Sakin olmaya çalıştı. Bir süreliğine ağlamayı bıraktı. Luhan'ı izledi.
Luhan'ın gözleri kızarmıştı. Önceden hep geriye doğru taradığı saçları uzamıştı. Saçları alnına dökülüyordu. Yüzü çok soluktu. Göz altları şişmişti.
"Neler...neler gördüğüme inanamayacaksın..."
Luhan şaşkın ifadesiyle onu izledi. Sehun devam etmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기
Фанфик120 yıllık bir kan mührü. Evlilik üzerine yapılan bir anlaşma. Oh Sehun, Kim Luhan ile evlenmek zorundaydı.