Luhan yatağın pembe perdesini hafifçe aralamış yatakta yatan meleği izliyordu. Yataktaki melek karın üstü yatmıştı ve yatağın ayak ucundan,yorgandan uzun beyaz bacakları görünüyordu. Saçları dağılmıştı. Dudaklarını öne doğru çıkarmıştı.Sabah olmuştu.
Luhan uyandığı gibi Jaeho'yu aramış ve en yakın kahve dükkanından yeni kahvelerinden getirmesini istemişti.Sonra da mutfağa girmiş ve birkaç gün önceden hazırladığı malzemelerle kahvaltı hazırlamıştı.
Yatağın perdesini yavaşça bıraktığında gözüne cam takıldı. Camda parmak izleri duruyordu. Ve beceriksizce sildikleri yer sanki buğulanmış gibi duruyordu (!) Gerçi silerken çok gülmüşlerdi.
Kapı yavaşça tıklatıldı. Luhan Jaeho'nun geldiğini anlamıştı. Çünkü Sehun'u uyandırmamak için –çok güzel uyuyordu- kapıyı yavaşça çalmasını söylemişti.
Kapıyı açtığında Jaeho güzel takım elbisesi ve elindeki kahvelerle gülümsüyordu. Luhan'a bakarak fısıldadı.
''Günaydın Luhan Bey.Kahvelerinizi getirdim.''
Jaeho'nun bu kadar iyi birisi olması insanda onunla hemen arkadaş olma isteği uyandırıyordu. Normalde Luhan onu içeri alır ve kahveyi birlikte içerlerdi. Ama oynaşması gereken bir sevgilisi vardı.
Luhan da ''Günaydın'' dedi ve sıcak kahveleri aldı. Jaeho başıyla selam vererek asansöre doğru ilerledi ve Luhan kapıyı kapattı. En kısa sürede Jaeho'ya verdiği sözü tutacaktı.
Ona bir kız ayarlayacaktı.
Hem de en iyisinden.
Luhan kahveleri suitin küçük mutfağına götürdü ve tezgaha bıraktı. Artık çilli çocuğu uyandırma vakti gelmişti. Yatağa yavaşça ilerledi ve perdeyi açtı. Sehun'un yanına oturdu ve elini başına koydu. Saçlarını okşadı. Sonra da eğilerek burnuna bir öpücük kondurdu.
''Uyanma vakti geldi uyku tulumu.''
Sehun gözlerini açmamıştı ama gülümsüyordu. İmalıca konuştu.
''5 dakika daha anne.''
Luhan eğildi ve bu sefer de bir yanağına öpücük kondurdu.
''Uyanmazsan her yerini öperim.''
Sehun kollarını yorgandan çıkardı ve esnedi.Hala gözlerini açmamıştı. Uykulu sesiyle geveledi.
''O zaman uyanmama hakkımı kullanıyorum.''
Luhan bir anda yorganı hızla kaldırdı ve Sehun'un üzerine çıktı. Sehun'un küçük dudaklarını kendi dudakları arasına aldı ve seslice öptü. Sonra da dilini Sehun'un dudakları üzerinde gezdirdi. Sabah için fazla tutkulu bir öpücüktü. Ellerini Sehun'un çıplak karnında gezdirmeye başlamıştı ki Sehun sonunda gözlerini açtı.
''Tamam tamam uyanıyorum.''
Gülümsüyordu. Yavaşça gözlerini kırparak üstündeki adamı izledi. Luhan yine çok dinç görünüyordu. Saçlarını her zamanki gibi geriye doğru taramıştı. Üstünde bej rengi bir boğazlı kazak vardı. Güçlü göğsü kazaktan belli oluyordu.
Luhan baş parmağıyla Sehun'un bir yanağının elmasını okşarken ''Dolaba birkaç kıyafet koydum'' dedi. Sehun yastıktan başını kaldırdı ve yatakta doğruldu. Odayı kahve kokusu sarmıştı.Gözlerini kapatarak odayı kokladı. Yumurta kokusu da geliyordu.
Luhan yataktan kalktı ve mutfağa doğru ilerledi. Yalnız başını ikide bir arkasına çevirip Sehun'a bakıyordu. Ona bakmadan duramıyordu. Sehun çıplak bedenini yataktan kaldırdı ve alt taraflarını kapatarak banyonun yolunu tuttu. Kendini hemen sıcak suyun altına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기
Фанфик120 yıllık bir kan mührü. Evlilik üzerine yapılan bir anlaşma. Oh Sehun, Kim Luhan ile evlenmek zorundaydı.