Bölüm 15 - Kütüphane (M)

5.8K 261 382
                                    


Gece yorucuydu ama Kim Luhan'ın sıcak kolları bütün yorgunluğu alabilirdi.

Oh Sehun yağmur çisiltilerini duyup yavaşça gözlerini açtığında saat 7 civarıydı. Dün,fanfinifon yapmaya çok erken başladıkları için erkenden de uyumuşlardı.

Yavaşça gözlerini kırpıştırırken yutkundu.

Susamıştı. Boğazı kuruydu.

Luhan ona dönük bir şekilde,dibinde uyuyordu. Bir eli başının altında,diğeri de Sehun'un belindeydi. Yorgan göğsünün biraz altında duruyordu ve yorganın dışında duran çıplak kolları parlıyordu.

Philtrumu da.

Dudakları normale göre daha da pembe gibiydi. O kadar öpüşmekten bu hale gelmiş, hafif de şişmişlerdi.

Onu öpmek istedi. Ama uyandırmaktan da çekiniyordu tabiî ki.

Dün geceden birkaç görüntü gözünün önünden geçti.

Luhan'ın kendi üstünde kurduğu hakimiyet,dokunuşları ve sıcak nefesi...

Her şey inanılmazdı. Onca itme-çekme olayından sonra kendilerini yatakta bulabilmişlerdi sonunda. –iyi dayandılar iyi-

Ve Oh Sehun artık Kim Luhan'ın sakladığı aşırı dominant tarafını tanımaya başlayacaktı.

Çıplak kollarını izlemeye devam ederken ''Üşümüyor mu acaba'' diye düşünüyordu. Yorganın altında bacaklarını hafifçe oynattı. Sonra da yastığından başını hafifçe kaldırarak kendine üstüne baktı. Üstünde Luhan'ın kahverengi kazağı vardı –ona çok yakıştırdığı için bu kazağı unutamazdı-. Gece yorgun argın kendini uykunun kollarına bırakırken Luhan'ın,bacaklarına inen menileri sildiğini ve üstüne bir şeyler giydirdiğini hayal meyal anımsadı. Bacaklarını esnetmek için tekrar yavaşça oynattığında ayağında çorap olduğunu da hissetti. Ayak parmaklarını gevşetip sıktı.

Luhan'ın yakışıklı yüzünü izlerken aslında o uyandığında ne yapacağını düşünüyordu. Ona nasıl davranacaktı ? Sırnaşıp ''aşkım'' mı diyecekti,yoksa yine kendini geri mi çekecekti ? Hoş,artık geri de çekmek istemiyordu.

Böyle soruların cevabını iyi bir şekilde verebilecek birisini tanıyordu.

Huang ZiTao.

İlişkiler hakkında master degree yapmış,kurnaz ama sevimli esmer arkadaşı.

Ona telefon edebileceğini düşündü. Ama artık yataktan kalkmalıydı. Neyseki kendini geceki gibi halsiz hissetmiyor,aksine daha da enerjik gibiydi. Yatakta doğrulmaya çalışırken belindeki büyük eli nazikçe tuttu ve Luhan'ın geniş göğsünün üzerine bıraktı. Yorganı yavaşça kaldırdığında gözlerini büyüttü çünkü Luhan çıplaktı. Çırılçıplak.

Sonunda en çok istediği şekilde uyuyabilmişti. Sağ bacağını karnına çekmişti ve diz kapağı minderdeydi. Üst bacağı penisini kapatıyordu. Çıkık pelvisi ortadaydı.

Sehun yutkundu. Manzara ağız sulandırıcıydı. Luhan'ı kaldırmamaya çalışarak yataktan kalktı ve yorganı mindere geri indirdi. Doğrulmaya çalıştığında birkaç saniye boyunca gözlerini kocaman yapıp dikilmek zorunda kalmıştı.Çünkü kalçaları hafifçe acımıştı. Ve bacak kasları uzun süreden sonra bu kadar çok kullanıldıkları için sızlıyorlardı. –bacak ayırmaktan hep sdşlgksşlkgsgksş- Yüzünü tuhaf bir şekilde şekle soktu ve eğilerek üstündekilere baktı.

Luhan'ın, kendisine biraz büyük gelen kahverengi kazağı ve ayak bileklerinin biraz üstünde kalan açık mavi çoraplar. Kazağının altında boxer olduğunu biliyordu çünkü tenine değen pamuklu kumaşı hissedebiliyordu. Kazağı eteğinden tuttu ve bir anlığına gözü Luhan'a sabitlendi. Uyanıp uyanmadığını kontrol etmişti. Uyanmadığını anladığında kazağı kaldırdı ve kalçalarına yapışan dar,beyaz boxera baktı. Belindeki yazıya.

Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin