Luhan işlerini bitirip masasındaki dosyaları üst üste koyduğunda saat 7'ye geliyordu. Geniş ofis sandalyesinden kalktı ve vücudunu esnetti. Bunu yaparken gür sesiyle biraz inlemişti de. Gözlerini kapamış,kaşlarını çatmıştı. İri gövdesini iki yana doğru oynatmıştı.Tekrar sandalyesine doğru ilerlediğinde sandalyeye astığı ceketini üzerine geçirdi ve üstünü düzeltti. Sonra da odasındaki portmantodan montunu aldı. Eve gideceği için çok heyecanlıydı.
Sehun'u göreceği için çok heyecanlıydı.
Gün boyu gözünün önünde tuhaf görüntüler belirmişti. Gerçi buna tuhaf denmezdi. ''Erotik'' denirdi.
Oh Sehun'un süt teni.
Parmak ucunu teninde gezdirdiğinde ellerine sinen o özel kokusu.
Oh Sehun'un masum ama onu daha da seksi yapan bakışları. -bu anı düşünürken Sehun'un kendisine uzun uzun baktığını hayal etmişti. Gözlerini aheste aheste kırpışını. Sonra da gülümseyişini. Gülerken bir gözünün daha çok kısılmasını.-
Ve Oh Sehun'un sevimli göbek deliği.
Bugün,yapacakları yeni kahveyi yurtdışında da tanıtmak için birkaç fuara bakıyordu ki bilgisayar ekranında sürekli -aslında kendi gözü önünde yani- Sehun'un göbek deliği beliriyordu.
Oh Sehun'un göbek deliğinden kahve içme gibi tuhaf bir fantezi üzerine birkaç saat boyunca ekrana aval aval bakmıştı. Neyseki salyalarını toparlama konusunda iyiydi.
Odasından çıkmadan önce yüzündeki aptal gülümsemeyi sildi ve pazarlama bölümünün geniş ofisinden hızlı adımlarla geçti. Mesaiye kalan birkaç kişiye veda etti ve asansörlerin oraya ilerledi. Uzun bacaklarını birbiri önüne hevesle atıp -eve gidiyor olmanın verdiği heyecanla- bedenini direkt asansöre atma düşüncesi vardı ki geniş koridorda tanıdık bir yüzle karşılaştı.
Sarı saçlar,mavi gözler,kalkık bir burun.
Sarı saçlı çocuk tuhaf aksanıyla gülümseyerek ''Luhan(Luhen ksjlkdsg)'' dedi. Luhan birkaç saniye olduğu yerde kaldı ve sonra,kendine geldiğinde o da pek içten olmayacak bir şekilde gülümseyerek ''Fabién'' dedi.
''Burada ne işin var?''
Gırtlağını kullanarak konuşuyordu. Ve Fransızcasını konuşturuyordu. Sesi çok seksi geliyordu. Korece'den çok daha farklı bir tınıyla konuşuyordu.
Fabién aralarındaki mesafeyi birkaç adımla kapattı ve Luhan'a yaklaştı.
''Sadece...Kore'ye geldim işte. Bana Koreyle ilgili bir şeyler demiştin,ben de merak etmiştim.''
Luhan şaşkınlığını gizlemekte pek iyi değildi.
''Burayı...yani şirketi nasıl buldun?''
Fabién ellerini sarı saçlarına attı ve karıştırdı.
''Bana biraz anlatmıştın ya aileni ve işinizi,ben de taksiye söyledim işte. Beni de buraya getirdi. İçimden bir ses de burada olacağını söylüyordu zaten. Kahveyle uğraşmayı ne kadar sevdiğini biliyorum. Neden aniden Fransa'yı terk ettin ?''
Yabancı çocuk bir cevap alamayınca birkaç saniye gülümseyerek Luhan'ın yüzüne baktı ve devam etti.
''Sanırım seni özledim.''
Ve sonra da Fransa'da yaşadıkları şeylerden cesaret alarak ayrıca da burada kalacağı birkaç gün biraz heyecan yaşamak istediği için Luhan'ın dudaklarına yapıştı.
Luhan olduğu yerde kalmıştı. Hareket edemiyordu. Gözleri de açıktı.
Fabiénle birkaç güzel (?) gece -gerçi şuanda o anları düşünecek olursa pek de güzel gelmezdi Luhan'a- geçirmiş olabilirdi ama bundan öte bir şey yoktu. Öte yandan Fabién'in de hiçbir zaman kendisini önemsediğini veya sevdiğini hissetmemişti. Fabién sadece yatak hayatlarını sevmişti. Bu Fransız çocuk her gününü son günüymüş gibi yaşardı.Biraz fazla rahattı.
![](https://img.wattpad.com/cover/78954636-288-k731442.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기
Fanfic120 yıllık bir kan mührü. Evlilik üzerine yapılan bir anlaşma. Oh Sehun, Kim Luhan ile evlenmek zorundaydı.