Bölüm 7 - Bal Ve Ayı

3.4K 274 262
                                    

1 saat 5 dakika sürecek olan Jeju seferinin ilk 15 dakikasını Sehun uçağı ve camdan dışarıyı izleyerek geçirdi. Hayatında ilk kez uçağa binmişti ve ilk binişinde de birinci sınıfta uçuyordu. Birinci sınıfı,ekonomi sınıfıyla ayıran perde çekildiğinde heyecanla arkasına döndü ve hostesi izledi.

İçinden ''Gerçekten de filmlerdeki gibi...'' diye geçirdi.

Sehun'un heyecanlı bakışlarını fark eden ve hemen yanında oturan Luhan onu sadece göz ucuyla izlemekle yetinmişti. Tekerlekli yemek arabasıyla yemek servisi yapıldığında da Sehun yine heyecanlıydı. Bir yemek tabağı ve krem brule uzatıldığında Luhanla göz göze geldi. Sehun heyecanını yatıştırdı ve utandı. Başını cama çevirerek yemeğine odaklandı.

Seferin son yarım saatini ise Luhan,Sehun'un omzunda geçirdi. Uyuyakalmıştı.

Sehun camdan dışarıyı izlerken Luhan'ın kafası bir anda omzuna düşmüştü ve Sehun kendini diken üstünde hissetmişti. Omuzları istemsizce havaya kalkmış göz ucuyla Luhan'ı izliyordu.

Luhan kollarını birbirine bağlamıştı ve hakikaten de derin uyuyordu. Göz altları ve suratı hafifçe şişmişti. Yoo Gang,Luhan'ı sabahın köründe kaldırmıştı. Zaten geceden beri de uykusuz olan -kesinlikle Oh Sehunla evleneceği için uykusuz kalmamıştı- Luhan kendini uykunun kollarına bırakmıştı.

Sehun, Luhan'ın kollarına baktı. Sanki kol kaslarından gömleği yırtılacak gibi duruyordu. Omuzları da çok genişti.

Luhan'ı kaldırmayı düşündü ama sonra da bir şey diyemedi. Çünkü kendisi de yavaşça uykuya daldı. Başını cama yasladı. Kollarını bağladı.

İkisi de huzurla uyurken ön sıralarda oturan birisi gizlice fotoğraflarını çekiyordu. Hostes, adamı fark etti hemen yanına gitti.

''Beyefendi,telefonunuz uçuş modunda mı ? ''

- - - - -

Uçak,Jeju adasına indiğinde ikisi de hala uyuyordu. Luhan'ın başı hala Sehun'un omzundaydı. Sehun'un yorgunluktan ağzı aralanmıştı ve kaşlarını çatıyordu.Hostes kibar sesiyle seslendi.

''Efendim....efendim...''

Önce Luhan gözlerini açtı.

''Jeju'ya vardık. ''

Luhan kendine geldi ve başını Sehun'un omzundan kaldırdı. O anda arkasına dönmekten ve karşılaşacağı manzaradan korkuyordu. Yine de bunu yaptı ve başını yavaşça Sehun'a döndürdü. Fal taşı gibi açık gözleriyle Sehun'un gözlerine baktı. İkisi de utanıyordu. Luhan boğazını temizledi.

''Şey ben...özür dilerim...''

Sehun kızarmış gözlerini ovaladı. Sonra da kulaklarına dokundu. Çok az duyuyordu. Gözlerini büyüttü.

''Du-duyamıyorum.''

Panik olmuştu. Konuşurken de sesini çok az duyuyordu. Bağırdığının farkında bile değildi. Luhan'ın dudaklarını izledi.

''Birazdan geçer. Basınç yüzünden.''

Uçaktan indikleri an Jeju adasının mis rüzgarları ikisinin de yanaklarını tokatladı. Bavullarını alıp hemen bir taksiye bindiler ve yol boyunca da konuşmadılar. Sehun radyonun sesini normal bir şekilde duyabildiğini fark ettiğinde kulağındaki garip şeyin geçtiğini anladı. Sonunda koltukta huzurla oturabiliyordu. Camı açtı ve rüzgar gözlerini yaşartırken çevreyi izledi. İlk kez Seul'dan farklı bir şehrin havasını soluyordu.

Seul onun memleketi de olsa o şehirde acıyı da tatmıştı küçük yaştan. Gözlerini kapadı ve radyoyu dinlemeye devam etti.

Taksi otelin önünde durunca ikisi de arabadan indi ve şoför bavullarını bagajdan çıkardı. Luhan parayı uzattı.

Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin