Bölüm 16 Part 3 - Venüsten

4.7K 254 220
                                    






Kim Luhan'ın yorganın üstündeki koluna güneş ışığı vuruyordu. Kolundaki açık kahverengi tüylere güneş ışığı vurdukça sarı-turuncularmış gibi görünüyorlardı.

Yatakta Sehun'a doğru yan yatıyordu ve uykulu yüzü çok huzurluymuş gibi görünüyordu. Yanaklarına sanki renk gelmişti. –ateşli her geceden sonra olacak şey bu artık- Normale göre daha da pembelerdi.

Sehun yatakta sağ tarafına dönerek onu uzun uzun izledi. Dudağının üstündeki yara izine ve dağılmış saçlarına baktı. Nedense yarasına dokunmak istiyordu.

Sonrasında kendini Kim Luhan'ın uzun kirpiklerine bakmaya hazırlamıştı ki iri adamın gür sesi duyuldu.

''Oh Sehun-shi?''

Sehun  hafifçe zıpladı ve gözlerini ayırdı. Luhan'ın uyandığını bilmiyordu. Dahası iri adamın sesi yeni uyandığı için hafif çatlak geliyordu. Luhan gözlerini açmadan ve hareket etmeden konuşuyordu.

''Yakışıklı yüzümü izlemek bu kadar hoşunuza mı gidiyor?''

İzlendiğini biliyor muydu ?

Nasıl biliyordu ?

Sehun iki dudağını birbirine bastırarak gülümsedi. Panik modundan kolayca çıkmıştı. Gülmek için kendine engel oluyordu. Luhan'ın resmi konuşması hoşuna gitmişti. Ona uyum sağladı.

''Aslında nasıl bu kadar çirkin olabilirsiniz diye bakıyordum. Şimdi izninizle-''

Sol tarafına doğru dönmeye kalkışmıştı ki –yataktan bir an önce kalkmak istiyordu- sırtı minderle buluşmadan Luhan Sehun'un bedenini kolaylıkla kavradı ve ince bedeni kendine bastırdı. Sehun'u kolları arasına aldı ve ellerini kalçalarının hemen üstünde birleştirdi.

''Hiçbir yere gidemezsiniz.''

Sehun'un bir kulağı Luhan'ın göğsüne dayanmıştı. Elleri de. Göğsü sıcacıktı. Şuanda bu şekilde yatmak çok hoşuna gidiyordu ama bir sorunu vardı.

''Şey...aslında gitmeme izin versen iyi olacak.''

Resmi moddan çıkmıştı.Luhan çenesini Sehun'un başının üstüne yasladı. Başını biraz daha kaldırırsa Sehun'un burnu Luhan'ın adem elmasına değecekti.

''Nedenmiş o ?''

Sehun çekinmeden aklına geleni söyledi.

''Mesanem oldukça dolu.İcabına bakmam gerekiyor.''

Kim Luhan bir anda kahkaha atmaya başladı. İri bedeni kahkaha atıyor diye kasılıyordu. Özellikle de karnı. Uykulu ve hafif çatlak sesiyle kahkaha atması kulağa çok seksi geliyordu.

''HAHAHAHA ! ''

Sehun yorganın altında yüzünü buruşturmuştu. Ve gözlerini devirmişti.

''Bu kadar komik olan ne ? Sanki senin de yapmadığın şe-''

Luhan ''mesane'' kelimesini hala kullanan var mıydı,emin değildi. Birkaç saniye sonra kahkahalarını bastırdı ve Sehun'un alnına bir öpücük kondurdu.

''Gerçekten bu kelimeleri, bu şeyleri nereden buluyorsun anlamıyorum.''

Başını eğdi ve Sehun'un yüzünü izledi. Baş parmağıyla sağ yanağının elmasını okşadı. ''Çok tatlısın'' demeden önce yanağındaki çillere öpücük kondurmuştu. Sonra da kollarını açtı ve kıkırdadı.

''Şimdi...gidip dolu mesanenizi boşaltabilirsiniz. Özgürsünüz.''

Sehun'un yanaklarının kızardığına şahit olmuştu. Sehun Luhan'ın kolları arasından çıktı ve çıplak bedenini yatak minderinden kaldırdı. Şuanda Luhan'ın onu izlediğini tahmin edebiliyordu. Bu yüzden biraz çekindi ve hızlı adımlarla salondan çıktı. Dolgun kalçaları iki yana doğru güzelce sallanırken ''Keşke kürkü alsaydım'' diye düşünüyordu.

Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin