''Luhan Bey ?''
Şu davet günü gelmiş çatmıştı. Luhan aslında gitmemek için birkaç kez babasıyla konuşmuştu ama bir faydası yoktu. Yine de şu yapmacık insanların arasına girecekti işte birkaç saatliğine de olsa.
Saçı yapılıyordu. Kafasında gezinen kıllı fırça ve kurutma makinesinin sesi bir anda onu mayıştırdı. Gözlerini kapadı ve saçını yapan adamın ona seslenişini hiç duymadı.
Gözünün önünde canlanan Oh Sehun gülümsüyordu. Yine dudağının bir tarafı daha çok kıvrılmıştı.Kısa saçları dikik dikikti. Gövdesi çıplaktı.
Bir kahkaha attı. Sonra da dişleriyle gülümsedi. Luhan gözünün önünde canlanan çocuğun bedeninde gözlerini gezdirdi. Bakışlarını hiç görmediği bu yüzden de sadece hayal edebildiği bacaklara indirdi.
Bembeyazlardı. Pürüzsüz ve parlaklardı.
Bakışlarını bu sefer biraz daha yukarı yönlendirdi.Oh Sehun siyah bir boxer giyiyordu. Luhan'ın gözü siyah boxerın üstündeki bir lekeye takılmıştı. Ne olduğunu seçmek üzereyken Sehun kıkırdayarak koşmaya başladı. Duvarları beyaz,boş,geniş bir odadalardı. Luhan Sehun'un peşine takıldı. Nefes nefese kaldığını hissediyordu. Sehun bir uçtaki duvara ulaşınca durdu ve sırtını duvara verdi,yaslandı. Luhan sonunda ona yetişebilmişti. Karşısında dikildi. Sehun bu koşuşturmacadan sonra hiç yorulmamış gibiydi. Gülümseyen parlak gözleriyle Luhan'ın gözlerine baktı.
''Kim Luhan...her şeyi biliyorum...''
Aralarında birkaç adım vardı. Luhan kaşlarını çattı. Neyi bildiğini anlamaya çalışıyordu.
''Ne?''
Sehun gülümsedi. Sırtını duvara yaslamayı bırakıp Luhan'a doğru bir adım attı. Luhan'ın bir eline uzandı ve tuttu. Büyük eli sol baldırına koydu. Luhan şaşkın gözlerle onu izliyordu. Gözleri hafifçe titredi.Sehun,Luhan'ın elini biraz daha yukarı çıkardı. Şimdi Luhan'ın parmak uçları siyah boxera değiyordu. Luhan başını indirdi ve gözüne hemen parmak uçlarının biraz ötesinde duran beyazımsı leke çarptı. Süt dökülmüş gibi görünüyordu.
Ama ne olduğunu anlamıştı.
Yutkundu ve gözlerini Sehun'un gözlerine yönlendirdi. Oh Sehun Luhan'a yaklaştı ve dudaklarını Luhan'ın kulağına değdirdi. Fısıldadı. Sıcak nefesi Luhan'ın kulağına doluyordu.
''Beni düşünüp kendine dokundun,değil mi ?''
Luhan hareket edemiyordu. Gözleri beyaz duvardaydı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki Sehun ona bu kadar yakın duruyorken kalp atışlarını duyabileceğini bile düşündü.
''Oranın kokusunu merak ediyorsun değil mi ?''
Fısıltıları tüyler ürperticiydi.Luhan nefes almaya çalışıyordu. Yine yutkundu ve birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Sehun, dibine sokulmayı bıraktı ve birkaç adım geri gitti. Yine duvarın önündeydi. Gözlerini,Luhan'ın gözlerinden çekmedi. Baş parmaklarını boxerın içine soktu ve yavaşça aşağı indirdi. Şimdi siyah boxer bacaklarındaydı. Luhan,bakışlarını biraz daha aşağı indirmekten korkuyordu. Bakış açışını dolduran tek şey Oh Sehun'un çilleriydi.
Sehun eğildi ve ayak bileğinden boxerı aldı. Sonra da sırtını duvara sürterek yere oturdu. Bacaklarını araladı ve ellerini oraya bastırdı.
''Hadi gel...''
Luhan beyaz duvara bakmayı bırakıp sonunda bakışlarını biraz olsun aşağıya indirebildi. Sehun dizlerini karnına çekmişti ve elleriyle kokunun kaynağını kapatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기
Fanfiction120 yıllık bir kan mührü. Evlilik üzerine yapılan bir anlaşma. Oh Sehun, Kim Luhan ile evlenmek zorundaydı.