" Yani kendinizce bunu planladınız ve en son da benim mi haberim oluyor ?! "
Luhan koltuktan kalkmış salonda volta atıyordu.
"Söylemek için uygun zamanı bekledim oğlum."
Yoo Gang başını bir sağa sola oynatarak oğlunu izliyordu.
Geleli bir hafta olmuştu ve ortalık karışmaya başlamıştı hemen."Bu evliliği kabul edeceğimi nereden çıkardınız peki ?!"
Sesi yükselmişti. Bahçede tepinen Maxim ve Jojo hemen içeri girdiler. Jojo,Yoo Gang'ın önüne geçti Maxim de Luhan'ın. Kavga ettiklerini hemen hissetmişlerdi. Onları durdurmaya çalışıyorlardı. (Bunu bizim köpek de yapıyor,yalan değil)
"Oğlum,bizim inançlarımızı biliyorsun. Atalarımızın verdiği bir söz. Sana o rüyamı tekrar anlatayım mı ? Ha oğlum,anlatabil-"
Sözü kesildi çünkü mutfaktan bir ahjumma salona fırlayarak "Hodong Bey eve geliyorlar." dedi.
Neyseki tam anında uyarı gelmişti. Luhan babasıyla başka bir harp daha kopsun istemediği için merdivenlere ilerledi ve odasına çıktı.
- - - - - - -
Sehun olayı öğrendiği gibi annesini sokağın ortasında bırakmış erkenden yarı zamanlı işine gitmişti. Sabahın 5'ine kadar agresifce kasa başında oturup birkaç müşteriye çatmıştı.
Bu yemin işi ona saçma geliyordu. Lanetlenme falan.Sabah vardiyasında çalışan kişi gelince kahve dolabından bir kahve aldı ve dışardaki plastik sandalyelerden birine oturdu. Acıktığını fark edince de marketten yosuna sarılmış pirinç topuyla, ramen aldı. Orada çok oturdu. Saat 7 olunca da kalktı. Yavaş yavaş gezinerek eve gitti.
Saat 8 olduğunda anahtarla evin kapısını açtı ve yerdeki büyük kartonlara baktı.
Annesiyle babası koltukta oturup bir şeyler içiyorlardı. Sehun mutfağa iliştirilen yeni buzdolabına baktı.
"Bu da nerden çıktı şimdi ? Çamaşır makinesinin taksitleri bitmemişti. "
Jimin dudaklarını ısırdı ve elindeki kahve fincanını sehpaya bıraktı. Ayağa kalktı.
"Sehun...artık...para konusunda endişe etmene gerek yok. Hatta şu market işine de gitmeyi bırakabilirsin."
Sehun hala sokak kapısının yakınlarında dikiliyordu.
"Neden ?"
"Çünkü...Lu...yani Kim ailesi bize yardım etti. "
Sehun gözlerini büyüttü.
"NE?!"
Annesi hemen araya girdi.
"Geçmişte atalarımız onlara yardım etmiş. Onlar da bu yüzden bize-"
Sehun annesinin sözünü keserek bağırdı.
"Ne atalarmış bunlar da ! Yoksa bunlar bir bahane mi !? Beni onlara sattınız mı ! Sorun para mı !? "
Cümlelerini birbiri ardına sıraladı.
Gözleri dolarken konuşmaya ve bağırmaya devam ediyordu."Ben satılık bir mal değilim ! Sizin oğlunuzum !"
Annesi bir şeyler açıklamaya çalışıyordu. Aslında Sehun ailesinin paragöz olmadığını biliyordu.
"Sehun ! Artık anlaşma süresi bitmek üzere ! Üstümüze bir uğursuzluk bir lanet mi çöksün istiyorsun ? Hayatımız yeterince zor zaten !"
Sehun bir hışımla odasına ilerledi ve kapıyı sertçe kapattı.
- - - - - - - - -
Birkaç gün iki evin havası da berbattı. Sehun okul - iş ve ev arasında mekik dokumuştu. Anne ve babasıyla konuşmuyordu. Evden ayrılmayı bile düşünüyordu. Ama nasıl kendi ayakları üstünde duracaktı...işte bunu hiç bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기
Hayran Kurgu120 yıllık bir kan mührü. Evlilik üzerine yapılan bir anlaşma. Oh Sehun, Kim Luhan ile evlenmek zorundaydı.