Aral'dan
"Kalk lan" sesini duysam da yattığım l koltuğa iyice yayıldım. "Kalksana Mr. Bandana" Bu ses kimin yahu? "Rahat bırak beni. Uyuyacağım ben." Bütün gece hiç uyumamıştım. "Aral kalk dedim." Huysuzca mırıldandım ve diğer tarafa döndüm. Uzaklaşan ayak seslerinden sonra kendimi tekrardan uykuya bıraktım. Bir anda kafamda hissettiğim ağrı ile çığlık atarak kalktım. Ada Öykü karşımda kızarık göz altlarında kahkaha atıyordu. "Ne attın sen kafama?" dedim üzerine yürüyerek. Gözlerinden saniyelik korku geçse de hafifçe öksürüp dikleşti. "Sürahi attım bir diyeceğin mı var?" İrileşen gözlerimle ona baktım. "Oğlum normal insanlar sürahinin içindeki suyu döker, sen sürahiyi atıyorsun. Harbi cinssin." dediğimde. Üstüne yürümeye devam ediyordum. İlk yerinde dursa da bir süreden sonra geri geri gitmeye başladı. "Hayırdır, korkuyor musun?" deyip alaylı bir kahkaha attım. Sinirle gözlerime bakıp "Senden mı korkacağım ben bee?" dedi çirkefce. İyice dibine sökülüp sordum; "Ağladın mı?" Kafasını salladı. "Normal şartlarda bunu sana söylemezdim ama evet." "Neden peki?" diye bir soru yönelttim. "Her şey üst üste geldi. En değerlilerimden biri ölüyordu. Az daha tecavüz ediliyordum. Sevdiğim çocuk en nefret ettiğim kişiyle öpüştü." Banyoya doğru yürümeye başlarken konuştum. "Benim daha klasik bir şeyler giymem lazım. Bana Aras'ın çantasından bir kot ve tişört getir. Karakola gideceğiz." dedim. "Emir kipi kullanma bana!" "Hı hı o dediğinden." Getireceğinden adım gibi eminim. Karakola gitme sebebimiz ise Ada'nın dün güzelce dövdüğü adamı şikayet edeceğiz. Kimlik kartına bakıp adını öğrenmiştik. Ada Öykü'ye hiçbir şey olmadı ki dediğinizi duyar gibiyim. Ada kendini savunmayı bilen, güçlü bir kız. Zaten ben de oradaydım. Ama herkes Ada kadar şanslı olmayabilir ve gencecik bir kızın hayatı kayabilir. O yüzden bencilce düşünmeden şikayet etmek için karar almıştık. Bizden tam olarak 23 yaş büyüktü şerefsiz.(40 yaşında) Evliydi ve 2 kızı vardı. Biri bizden iki yaş küçük diğeri ise bebek. Biyoloji öğretmeniydi. Daha önce bir öğrenciye taciz etmesi suçu ile mesleğinden alınmıştı.Dün gece birazcık araştırmış olabilirim adamı.
Ceren'den
Sabah sabah ilavımı içmek için beni arayan Gamzeyle uyandım. Saat 11'de Gamze ve Batın yanıma geldi. Bir süre sonra da başka katta kalması gereken ama yan odada kalan Aras. Şimdi simitimi yiyorum. "Aral nerede Batın?" diye soran Aras'ı Gamze cevapladı. "Ada ile birlikte karakola gidececekler." Hayırdır der gibi baktım Gamze'ye. "Dün bir alkolik Ada Öykü'ye tecavüz etmeye kalkışmış. Önce Ada sonra Aral dövmüşler. Sonra da kimlik kartından mı nerden ismini öğrenmiş Aral." Kaşları çatılmış Batın bildiğini belirtircesine arkasına yaslanadı. Ama ben o kadar sakin değilim. Aras da bana çekmiş. "Şerefsiz piç! Nasıl bir insan böyle bir şeyi yapmaya çalışır ki!?" dedim öfkeyle. Sonra Gamze'ye baktım. Kendisi küfüre takıntılıdır da. Pek sevmez küfür. Ancak bu sefer bir şey demedi. "O Aral sikeydi pezevenk orospu çocuğunu!." diyen Aras'a bakışlarımla 'adamsın' dedim ama anlamadı her halde. "Çok küfretmeyin yaa... " "Sorry kanka ama haklı olarak sinirlendim bende yani. İt herif!."
Gamze'den
"Bence Jacob daha yakışıklı" dedim. Ceren ile birlikte film izliyorduk. Twilight. "Hayır tabi ki de!. Edward'ın gözleri renkli ve sarışın. Ama Jacob esmer." diyerek itiraz etti bana Ceren. "Ayy haklısın ama Jacob'un kasları daha güzel." dememle beni onayladı. "Şu gereksiz sarışın da tatlı ama tipim değil." dedi Jasper'i göstererek. "O gamze mı? Allah'ım gamzelerr." diyerek bağırdım ve filmi izlemeye devam ettik. Kapının çalmasıyla oraya baktım. Halbuki ki tam da Edward güneşe çıkıp üstünü çıkaracaktı ve kasları parlayacaktı. Kapı açıldığında kavga eden ikiliyi gördüm. "Yahu adamı ben daha çok dövdüm. Sen niye polislere ben dövdüm diye anlatıyorsun? Sana adamı sen dövmedin demiyorum ki zaten." dedi Ada Öykü, Aral'a bakarak. "Ne yapayım kızım. Karizma bu da bir yerde." "Malsın resmen mal." dedikten sonra bize döndü Ada. "Ne izliyorsunuz?" diye sordu. "Edward'ın kaslarını." diyerek kısaca cevapladım onu. "Kaçıncı film?" diye sordu Ceren'in baş ucundaki komedino boşaltırken. "İlk." dedim ve filmi kaldığımız yere doğru başa çektim. Film bittiğinde biz rahat olsak da Ada'nın sırtı gitmişti. Duvara dayalı sert bir yerde oturmuştu sonuçta. "Ahh. Sırtım!." dedi belini tutarken. "Yalnız şu an belini tutuyorsun." dedim gıcıkca. "Çünkü her - ayy - tarafım ağrıyor." Aral karşıdan üşenmeden kalkıp geldi ve Ada Öykü'ye elini uzattı. Tam Ada elini tutup hafif havaya kalkmıştı ki Aral elini çekip çok güçlü ve gür kahkahalar attı. Öyle mi soru çözen Batın kafasını kaldırıp baktı. Ada bir şekilde sırtını rahatlatıp Aral'ın üstüne atladı ve dirseğini eğik açıyla tutup havadan inerken boynun çarpmasını sağladı. "Ağğğhhhh" diyerek bu sefer Aral çığlık atarken Ada gülmeye başladı ve Ceren devam ettirdi. Aras da anırmaya başlayınca kendimi tutamadım ve bende güldüm. En sonunda içeri hemşire girmesiyle düştük. "Burası hastane. Daha sessiz olursanız mutlu oluruz." derken Ceren'in kolundaki bandajı çıkarıp bir jel sürdü ve yeni getirdiği bandaj ile bileğini yeniden sardı. "Geçmiş olsun." deyip dışarı çıktı. Batın öğrencilerine kızacak bir öğretmen gibi sinirle bize baktı. Keşke oda gülseydi de o tatlı gamzeleri görünseydi diye düşündüm. O sırada Batın ona baktığımı farkettim. Utansam da gözlerine bakmaya devam ettim. Nasıl bir renkti gözleri? Daha önce ela göz çok gördüm ama bu kadar değişenini ilk kez görüyorum. Ben hâlâ gözlerine bakarken o en fazla 3. saniye gözlerini kaçırdı. "Bir kerede sakin olun bee! Aral kızla uğraşma yahu! Neyse gel sen yanıma bir." Aral suçlu küçük çocuk edasıyla yanına gitti. "Kıpkırmızı olmuş. Yarına morarır." dedi Batın. Ada Öykü'ye attığı dirsek için kızmama sebebi ise onunla samimi olmamasından dolayı olmalıydı. "Sınav haftasına yalnızca bir hafta 5 gün kaldı farkında mısınız?" diye sordu. "Evet yaa fiziğe ve biyolojiye çalışmam gerekiyor benim ama..." dedi Ada. "Benim kimya, fizik ve matematik sıkıntılı baya. Daha hiç çalışmadım da." dedim ben de. "İnek misiniz?" diye sordular Aral ve Aras aynı anda. Daha sonra ise yine aynı anda "Twin" dediler n yi uzatarak ve yumruk tokuşturdular. "Aslında geçecek kadar çalışmam gerekiyor benim de." dedi Ceren onları sallamayarak. "Hadi hep birlikte çalışalım o zaman." dedi Batın hevesle ve hafif gülümseyerek. Gamzelerinin belli olduğunu belirtmeme gerek olmadığını düşünüyorum. "İyi güzel hoş da benim yanımda kitap kitap yok." dedi Aral. Batın "Gamze de ve bende var." dedi. "Ama benimkiler sizin okulun değil ve müfredat farklılığı yüzünden Ada ve ben çok zorlanacağız bu yıl." Ada onaylayıcı mırıltılar çıkarttı. "Peki ben nasıl çalışacağım abi?" dedi Ceren. Batın Ceren'den iki yaş büyüktü. Ceren kafasına göre bazen ağabey bazen abi bazen ise Batın diyordu. "Bence sen çalışmak yerine birazcık uyusan daha iyi olur." dedi Batın. "Olur bana uyar. En büyük hobim zaten." "Bana ne o zaman bende uyuyayım bende kaza geçirdim."diye isyan etti Aras. Batın telefonunu açtı ve whatsapp a girdi. Baya eskiye gidip bir kaç fotoğrafı açtı. "Geçen yılın matematik kitabından bazı sayfalar. Gerçi Ceren ile aynı müfredat değil ama her neyse. Birlikte çözün. Bu arada o fotoğrafları sınav haftası Aral'a atmıştım garip garip bakmayın. Hadi çalışalım." Hastanenin en geniş odası bizdeydi çünkü burası bir özel hastane ve amcam da Adnan babam da Batın'ın babası ve ikizlerin babası da zengindi. Buraya gelmeye zahmet etmeyen canım (!) amcam hastanenin sahibiyle konuşarak en geniş odayı bize ayarladı. Ben zaten Adnan babamın soy ismini kullanmıştım. Ben genellikle biriyle tanışırken kendi soy ismimi - Araf - söylemeyi tercih ederim ancak başvuru formlarına, sınav kağıtlarına Soykan yazmak zorundayım. Neyse çok konudan konuya uçtuk. "Gamze sen benimle gel kitabın karar verdiğimiz sayfalarını fotokopi çektirelim. Ada ve Aras siz bir kırtasiyeye gidip 6 kalem, 6 silgi ve 6 fosforlu kalem alın ve 6 da defter. Aral sen bize yiyecek birşeyler ayarla ama lütfen hastane kafeteryasından olmasın. Ceren sende soru çözeceğimiz saat dinlemeniz için telefondan müzik seç." diye emirler yağdıran Batın'dan baktım. "Sanki kalemliğin yokmuş gibi altı kalemi bilgiyi almayı anladım, yemeği anladım da fizik çözerken müziği napacağız? Ve ekstra olarak ben hiçbir konuyu bilmediğim için bir şey çözemem ki... Gerçi Allah'tan iki okul aynı gidiyor." dedim tek kaşımı kaldırmaya çalışarak. Sağ kaşımı kaldırıyorum ama solda olmuyor. "Ben anlatırım." deyip kısa ve net bir şekilde beni cevapladı Batın. "E hadi biz gidelim o zaman güzel bacım." deyip kolunu Ada'nın omzuna attı Aras. "Saçma saçma konuşma!" dese de o da kolunu Aras'ın beline sardı ve kapıdan çıktılar. O sıra da Ceren'e baktım. Kısık gözleriyle kapıya bakıyordu. Sinirli gibi görünüyordu. Bakışlarımı Aral'a çevirdim. O hiç sallamamış gibiydi. 'Tüh! Çok yakıştırıyordum halbuki Asa ve Aral'ın. Ama o kıskanmadı bile.' dedi mantığım. "Tuvalete gitmem için bana yardım eder misin?" diye sordu Ceren hala yattığım yatağından kalkıp, onun da kalkmasını sağladım ama yürümesini sağlamak benim için biraz zor oldu. Çünkü ayağım kırık. "Batın?" dedim. Kafasını sallayınca devam ettim. "Ceren'i tuvalete götürür müsün?" dedim fesat anlayışlara açık bir cümleyle. Aral'ın dalga geçmesini bekledim hatta ama sesi çıkmadı. Batın Ceren'i kolundan ve bacağının altından tutarak kapının önüne bıraktı. Daha sonra ise benim yanıma gelip beni kucağına aldı. Ama sanki Ceren'i taşımasıyla beni taşıması farklıydı. Benim kafam onun sert göğsüne dayalıydı ve kollarım ise boynuna sarılı. Oysa Ceren'i kendinden baya uzak tutmuştu. Zaten Ceren de kollarını boynuna sarmamıştı. Ben neden sarıyordum onu da bilmiyorum. Beni kucağından indirdi. "Bundan sonra Ceren'e sen yardımcı olursun." deyip yüzüme bakmadan odadan çıktı. Dünden beri mesafeli davranıyor zaten bana. Kapıyı kilitledim ve Cero'nun yanına gittim. Eşofmanını çıkarttı ve bağırdı. "Arkanı dönsene." dedi ve ben döndüm. Hatta ben neden buradayım yaa diye düşünüp dışarı çıkıyordum ki Ceren seslendi. "Dur iki dakika." Orada beklemeye başladım. Dönebilirsin zaten seni buraya rahat konuşmak için çağırdım seni dedi. Döndüm. "Aras Ada'yı mı seviyor?" Gözlerim irileşirken ağzım da eşit oranda açıldı. "Kıskandın mı sen?" diye sordum muzipçe bakarak. "Ne alakası var lan?" dedi kaşlarını çatıp. "Hadi hadiii doğruyu söyle Aras'dan hoşlanıyorsun. Değil mi?" dedim aynı bakışla. "Ya tabii ki hayır. Hem zaten o bana bakmaz." dedi umutsuzca bakarak. "Ben onun yanında neredeyse görünmeyecek kadar küçük kalırken, Ada ile boyları ve çizikleri bile benziyor. Çevremizde senin kadar, Ada kadar güzel kızlar varken bana bakar mı o?" Şaşkınca gözlerine baktım. "Aras ve Ada,. Aras ve ben olsak olsak kardeş oluruz. Hem sen kendini neden küçümsüyorsun? Masmavi deniz gibi gözler, sapsarı saçlar, sana aşırı tatlılık katan diş tellerinle çok tatlısın ve bilmem farkında mısın ama Aras ile tüm özelliklerin aynı." dedim ve kolundan tutarak kaldırdım onu. "Bu arada az önce söylediğin her şer senin Aras'dan hoşlandığını kanıtlıyor." dedim sırıtıp. "Babam hiç aradı mı?" diye sordu bu kez. Galiba bu kız kendini üzmek, yıpratmak için yemin etti. "Aradı. İşi varmış gelemeycekmiş. Hastanenin sahibini arayıp odayı ayarladı. Sana iyi bakmamı ve tek değer verdiği insanı korumanı söyledi. Sarhoştu galiba." dedim biraz da doğaçlayarak. "Keş oldu gittikçe. Her geçen gün kötüye gidiyor. Bari o zamana kadar Aras ile sevgili olsak. Ahh ahh..." Birazcık mutlu olması için konuştum. "Aras'dan hoşlanmadığına onu sevmediğine emin misin?" "Tabi ki de. Ondan hoşlanmıyorum ve ona aşık da değilim. Sadece tipi iyi. Sonuçta ona tipsiz diyecek kız kız değildir." dedi kendinden emin konuşmasıyla. "O kadar emin olm-" "Gamze, Ceren iyi misiniz?" E tabi kaç saattir burda konuşuyoruz. "Geldik Batın." Ceren yüzünü yıkadı ve çıktık. Batın Ceren'i yine rahatsız etmeden yatağa bıraktı. "Al müzik seçersin." diyerek uzattım zaten şifremi biliyordu. "Hadi Gamze." diyen Batın'ın peşinden çıktım. "Köşede kırtasiye var ama fotokopi çekebilecek yer nerede buluruz bilmiyorum." dedi elinde kitabı işaret ederek. Asansöre bindiğimizde Batın ile baş başaydık dememi beklemeyin. Burası Türkiye millet. Maksimum 6 kişi yazan yerde 7 kişiydik ve bizim yaşlarda bir çocuk dikkatlice Bana bakıyordu. Daha doğrusu bacağıma. Çocuğa öldürücü bakışlarımı atsam da beni sallanıyordu. Ada Öykü'ye uyup spor yapıp bacaklarımı zayıflattığım içindi tüm bunlar. Şu an giydiklerim Batın tarafından seçilmişti. Zevkli çocuk. Eh, ne kadar sevmese de annesinin şirketleri var bu konu üstüne. Siyah dizinin biraz üstünde biten bir şort ve üstünden mavi ve gri tonları arasında bir bluz vardı üstümde. Sabah üstüme kendi gömleklerinden de vermişti ama ben hastaneye gelince geri vermiştim ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eziğin Gamzesi
MizahTüm hakları Batın'ın gamzesinde saklıdır.!!! ... Değişim hikayesi değildir!!! ... -Batın? +Efendim balım? -Ne yapıyorsun? - Seni Seviyorum aşkım +Hayır yanı şu an ne yapıyorsun? -Seviyorum aşkım +Hayır yani evde ne yapıyorsun yaa -Seviyorum +Aşkım...