Batın'da
Gamze arabadan inip konuştu. "Batın? Bugün doktora gidelim mı? Ayağımda hiçbir sorun yok ama alçıda. Belki doktor yanlış tedavi yapmıştır?" Onu onayladım yanına gittim ve kolunu tuttum. Okula kol kola girdik. Alt katlarda birşey olmadı ancak bizim kata çıkınca... "Gay değil mısın lan sen?" "Gay çilli ve sevgilisi." "Kızda güzelmiş, arkadan mı yapıyorsun erkek olarak hayal ederek?" "Güzelim sen yenisin galiba? Şu eziği ne yapacaksın? İstersen dövebilirim?" Ve daha binlercesi. Gamze hiçbirini sallamadan elini beline sardı. Bir anda tüm vücudum kasıldı. Ama rahatsızlık duymuyorum bu durumdan. Sınıfa gitmeye devam ettik. Gamze benim bazen Aral'ın oturduğu ama çoğu zaman boş olan yanıma oturdu. "Bugüne kadar hep tekli sıralarda oturdum biliyor musun? Ortaokul, lise hayatım oyunca yani. Önümde de Ada Öykü oturmuştur hep. Arkamda da Kerem. Solumda ise Burak ve Berke olurdu hep." Burak kim? Berke kim? Kerem kim? Bundan bana ne? Hiçbir sorunun cevabı yoktu ben de. Kitabı çıkartıp soru çözmeye başladım. Soru çözmek zevkliydi. Kendini havalı sanan bir çocuk yanımıza geldi. "Çilli piç! Hemen bana ve yengene iki kahve getir." Beş lirayı yüzüme fırlattı. Tam parayı almıştım Gamze'nin sesini duydum. "Batın! GİTME! Bunların her istediklerini yapma! Sizin ne hakkınız var şu çocukla uğraşmaya yaa? Benim yanımda bu çocuğa bulaşmak yok!" Kız benden cesur çıkmıştı. Ama kaslı, benden uzun ve çetesi olan birini karşı çıkarsam hiç şansım yok ki..."Asi ve sert kız havaları haa? Hem asi, hem seksi, hem güzel. Sevdim seni... Sahi sen neden Batınla geldin okula? Adresini versene yarın alırım ben seni?" Yavşak it. "Yavaş!" dedim sertçe. Yüzünü sinirli bir ifadeye koyarak bana bir yumruk çaktı. Galiba kör oldum. Ama elimi kaldırıp yumruk atmadım. Sonuçta hocalarımın gözünden düşmek istemezdim. Gamze hemen gelip gözüme baktı. "Okulda gizli gidilecek bir yer var mı? Ya da senin her zaman gittiğin bir yer falan?" Düşündüm. "Okulun kütüphanesi hep boş." dedim. "Sen oraya git. Ben geliyorum." dedi. Baş parmağıyla göz kapağımı okşadı. Şu an iğrenmem gerekmez miydi? "Tamam. İkinci kat en sondan sağa dön." dedim ve uzaklaştım. Tam sınıftan çıkarken ayağıma atılan tekme sayesinde düşecek gibi olmam dışında bir problem olmadan kütüphaneye gittim. Bir ders kaçıracaktık. Neyse eve gidince o derse çalışırım ilk olarak. Kütüphaneye girdim ve her zaman oturduğum yere oturdum. Gamze'den neden iğrenmiyorum ben? Ya da neden bir kız olmasına rağmen ona güveniyorum? Buraya gelince ne söyleyecek acaba? "Batın?" Gözlerim Gamze'yi aradı ama gelen Pınar'dı. "Oğlum nasılsın?" Hâlâ oğlum diyor yaa. "Ben senin oğlun değilim. Sadece babamın oğluyum. Sadece Tekin Eker'in oğluyum." dedim. "Ne kadar kabul etsen de etmesen de benim oğlumsun." Keskin bir nefes aldım. "Gözüne ne oldu senin?" diye sordu sertçe. "Yine mi yumruk yedin? Ahh, Allah'ım benim oğlum resmen başkalarından yumruk yiyor. Güçlü olmalısın! Hayatımda senin kadar güçsüz ve başarısız birini tanımadım ben!" Artık alışmıştım bu sözlere. O kütüphaneden çıkarken aynı anda Gamze odaya girdi. Nefes nefeseydi. Koştuğunu tahmin edebiliyorum ama neden? "Ne oldu Gamze?" "Yah geciktim! O kadar da koşmuştum erken gelmek için..." O da annem gibi düşünüyordu herhalde. "Batın sen güçsüzsün!" O da öyle düşünüyordu! "Ama karakter olarak, insanlık olarak, yakışıklılık olarak hepsinden güçlüsün. Senin güçsüz olduğun tek nokta annen!" Elindeki buzu gözüme bastırdı. "Batın sen neden annene inat kendini zayıf bir kişilik gibi gösteriyorsun?" Gözlerine baktım. Galiba ilk kez birinin gözlerinin içine bu kadar uzun baktım. "Ben seninle bir haftasonu geçirdim ve baya tarzdın. Ama okulda neden öyle değilsin?" Hemen bir bahane buldum. "Ama ben rahat giyinmek istiyorum." "İyi de sen şu an rahat değilsin ki?" "Neyse sana bir şey söyleyeceğim. Senin her halinle yanındayım abicik." O kütüphanenin kapısına doğru ilerlerken seslendim. "Bana yardım etmen gerekiyor abisi!" "Ne konuda?" "Değişmem konusunda." Hızlıca yanıma geldi. "Senin değişime ihtiyacın yok rahat olmaya ve kendin olmaya ihtiyacın var. Ha bir de hakkını savunmaya." Kafasını sağa sola çevirip bakındı. "Batın ben seninle böyle konuştum diye seni sevmediğimi yani abim olarak görmediğimi ya da değişmek zorunda olduğunu düşünmedin değil mi? Sen tüm okul tarafından dışlanılsan da ben seni hiç dışlamam." "Biliyorum ne demek istediğini anladım ama... Neyse yaa. Hep yanımdasın sen nasıl olsa. Değil mi?" "Hep." Gülümsedi. Ben de gülümsedim. Yanağımı okşadı. Saçlarını okşadım. Gözlerime baktı. Gözlerine bakmaya çalıştım. Elini boynuma attı. Ama ben bu sefer hareketsiz kaldım. Bir kıza sarılacak cesaretim yoktu. Sonuçta Gamze'de bir kız. Ama o anlayışla sarıldı. Gamze'nin gözlerinde acıma görmüyordum ve bu iyi geliyordu. Duyduğumuz zil sesiyle ayrıldı Gamze benden. Tüm gerginliğime rağmen dakikalarca öyle kalmıştık. Gamze son bir bakış atıp, hızlıca yanağımı öptü ve tek ayağıyla gidebileceği hızda kapıya ulaştı. "Saçını düzelt!" 2-3 dakika elim yanağımda ağzım açık bir şekilde durdum. Aynaya gittim. Saçımı hafta sonu yaptığım gibi yaptım ve indim aşağıya. İnerken biraz da kravatımı bollaştırdım. Ama çok uğraşmadım. Sınıfa hocadan birkaç saniye önce girmiştim. Hemen en önde öğretmen masasının dibinde olan sırama oturdum. Gamze de oraya oturmak zorunda kalmıştı. Ada sınıfın eğlenceli çocuklarından birinin yanına oturmuştu. Tuğra kötü bir çocuk değildi ama benimle dalga geçmişliği olmuştur. "Saçın?" dedi kendini sınıfın havalı kızlarından sanan kız. Elimi saçlarımdan geçirip Gamze'ye döndüm. "Keşke saçını yapmasaydın." "Kötü mü olmuş?" Yine rezil etmiştim kendimi kesin. "Hayır ama ben bebekken bile abim yakışıklı olsun istemezdim." Gülümsemek istesem de gamzelerimle belediye çukuru deyip dalga geçtikleri için gülmedim. Sadece elimi Gamze'nin elinin üstüne koydum ve hemen geri çektim. Ben neden bir kızın eline dokunuyorum ki? Bu iğrenç. Hoca ders anlatmaya başlayınca kendimi soyutlayıp dersi dinledim. Ama Gamze'nin dersi dinlememesi dikkatimden kaçmamıştı.
Ceren'den
Sabah uyandığımda saat 13:28di baya erken uyanmışım. Neyse. Gamze'nin bana bıraktığı notu ve telefonu görmüştüm. Sonra kahvaltı yapmıştım. Bir ara duş almam gerekiyor ama hâlâ kendim çok rahat hareket edemiyordum. Gamze'nin gelmesini beklemeliyim. Şaka maka ölüyordum ben. Bir ara annemi bile görmüştüm. Aslında annemi baya özledim hatta bazen neden intihar etmiyorum ki diye düşünüyorum. Sonra aklıma geliyor. Bana birşey olursa Gamze biter! Tek akrabası babam ve benim. O yüzden bol bol yemek yemeliyim. Off yine acıktım. Canım da sıkıldı. En iyisi YouTube a girip son videoya gelen yorumlara bakayım. Gamze'nin bıraktığı telefonu aldım ve 10 dakikalık mücadeleden sonra şifreni hatırladım. Önce bir Aras'ın sayfasına bakmalıyım diye düşünerek Arasın sayfasına girdim. Önce sesi güzel olduğu için cover yaparak ünlü olmuştu. Sonra benimkiler gibi mal espirileri şarkılara eklemişti ve sonuç! Vine + Cover + YouTube = Fenomen . Bir fotoğrafını açtım. Çenede çok az sakal, masmavi gözler ve tatlı görünüş. Galiba tek sakallı fotoğrafı bu. Yorumlara baktım. "Ayy aşkım benim yerim ben seni. "Yakışıklım" "Yaa çok tatlı"... Yakışıklı buluyorsan kendine sakla lan bana ne? Ne diye yorum yapıyorsun? Şarkılardan birini açtım. "Sen ne güzel mimiklerle söylüyorsun öyle hı? Yerim ben seni... Çok güzel kız senin sesin... Tipin de 10 numara 5 yıldız... Ama biraz delisin, tam benim gibi... Ama sen bana bakmazsın... Ya da kanka dersin." Kendi kendime konuştuğumu farkettim ve ellerimle yüzümü kapattım. O sırada biri odaya daldı. Gamze "Naber?" diyerek girdi odaya. "İyidir sis sen?" "İyi gibi gibi..." "Nasıl yeni okulun?" "İlk günden okulun popüler çocuğuyla kavga ettim ama onun dışında sorun yok." Gamze ve kavga etmek? Ada Öykü etti dese anlardım. "Sen? Kavga? Ettin?" Dedim her kelimeden sonra susarak. "Ya tipler Batın'ı küçümsediler, laf attılar, ben de onlara kızdım. Sonra gittim Batın'a değişmek isterse yanında olacağımı ama onu her hâliyle abim olarak göreceğimi söyledim. Ama pişman oldum." "Neden kuzi?" "Ne biliyim yaa suçlu hissettim. Ben onu o haliyle de kabullendim ama sadece mutlu olması için söyledim. Annesi ile konuştuklarını duydum. Ama sonra farkettim ki fazla yakışıklı olursa kıskanacağım." Sırıttım. "Sen gamzeli erkekleri seviyorsun zaten." "Sus!" Cırlamasına alışkınım ama kulağım gitti yine. "Hasba hayvan." "Ee sen nasılsın?" 2 saat daha havadan sudan konuştuk. Sonra yemek yedik. Gamze ödevlerini yaparken ben yatıyordum. Uyuyakalmışım.
Gamze'den
Ceren'in uyuduğunu görünce ben de üstümü değiştirdim ve yattım. Sabah uyandığımda okul kıyafetlerimi giyip çantamı hazırladım. Telefonumun sesini duyunca hemen telefona uzandım ve açtım. "Gamze nasılsın?" Eski okulumdan yakın arkadaşlarımdan olan Ayşe'nin sesini duysam boştaki elim yüzüme gitti. "İyiyim Ayşe sen?" "Nasıl iyisin ya? Ne sen Ada Öykü ortalarda yoksunuz iki gündür?" "Şey, biz, eeee biz," "Siz?" "Ya biz başka okula geçtik. Babam öyle istedi. Ada Öykü de benim ısrarlarımla ailesini daha iyi eğitim ayağıyla ikna etti. Aynı okuldayız." "Bunu bize nasıl soylemezsin? Tuğçe, ben ve Berke ne kadar merak ettik biliyor musun?" Kız haklı abi. "Haklısın. Ben geleceğim bugün ya da yarın okula zaten. O zaman konuşuruz olur mu?"
İki hafta sonra;
İki hafta içinde arkadaşlarımla konuşmuş yapmam gereken herşeyi halletmiştim eski okulumda. Alcı çıkartılmıştı. Batın saçları düzenli, ve çok az değişmiş haliyle geliyordu okula. Okulda teneffüslerde bile ders çalıştığı için çok konuştuğumuz olmamıştı. Kendini popüler sanan adını bile bilmediğim çocuk ise hâlâ sataşıyordu. Geçen gün Ada Öykü ve Aras benim yerime savunmuştu Batın'ı. O gereksiz ise Batın'a "Akıllı çocuk havalarında tüm kızları etrafında toplamışsın. Gay olduğunu biliyorlar mı onlar?" diye sorduğunda Aras küfretmişti ve ben kızmamıştım. Onlar kaçınca ise Ada saf saf sormuştu. "Pek inanmadım ama gerçek mı?" Aras o sırada reçelli, sosisli sandviçini yediği için duymamıştı. Batın "Hayır tabiki de." diyerek kısaca cevapladı. "Oh yazık olurdu." diyen Ada Öyküye baktım. Ne alaka dercesine kafamı iki yana salladım. Ama cevap vermedi. Her neyse şimdi cuma günün son dersindeydik. İstiklal marşı okunacak ve eve gidecektik. Dönem ödevi vardı. Onu konuşuyorduk derste. "Grupları ben mi belirlemeliyim, siz mi karar verirsiniz?" diye sordu Türkçe hocası. Batın'a baktım. Ona baktığımı hissetmiş gibi bana baktı o da. Birçok kişi Batın ile yapmak istiyordu. En gıcık olduğum şeylerden birisi de bu. Önce küçümsüyorlar, sonra da ders için yalakalık yapıyorlar. "Benim için farketmez ya. Nasıl olarak hepsini bana kaktıracaklar." Diyecek birşey bulamayınca önüme döndüm ve hocaya baktım. "Gruplar en az 4 en fazla 5 kişilik olacaktır. Yani sınıftan toplam 4 grup çıkacak." Aklıma gelen fikirle Batın'a baktım. "Batoş, buldum. Sen, ben Ada Öykü ve Aral yapalım ödevi. Ben olay ödev olunca çok dikkatliyim. Ada Öykü zaten hobi olarak çalışmasa da çalışıyor. Derslere devam önem veriyor. " Bana bakıp titrek bir nefes aldı. Birkaç saniye gözlerime baksa da hemen farklı yönlere baktı. "Olur aslında bana uyar. Arkamı döndüm. Ada ile göz göze geldik. Batın'ı kendimi,onu ve Aral'ı işaret ettim gözlerimle. "Evet şimdi herkes gruplarını Batın'a yazdırtsın." dedi hoca. Ada yanımıza geldi. "Sen, ben, Batın ve Aral uygun mu?" "Olur. Hatta bence şimdiden yapalım. Yarın buluşalım." Onu onayladıktsn sonra Batın ilk grup olarak bizi yazdı ve ard arda hepsini yazıp hocaya verdi. "Ceren ile Aras da gelsinler." diyen Aral'ı onayladım. Günün kalanında ful konsantre Aral ve Ada Öykü'nün kavgalarını dinleyerek geçirdim. Eve gidince Aras'ın geleceğini duyan Ceren'in ne giysem sorularını cevaplayıp telefomla geçirdim.
Ceren'den
Batın matematik kursu bitince bizi aldı ve güzel sessiz bir kafeye gittik. Daha Aras gelmedi. Hassiktir! Yakışıklı insan adının üstüne gelir. Ya da öyle birşeyler. Tek bildiğim üstündeki kırmızı yarım kollu yazlık gömlek ve krem pantolonla gayet yakışıklıydı. Kolundaki alçıüstündeki kırmızı ismini unuttuğum şeyle örtülmüştü. "Ayol! Ben geldim kız!" Ben kahkaha atınca etrafa bakındı. Ama kimse yoktu. Gülümseyip öne döndü. "Pişt! Ben de geldim. İlgi alanına girmiyorum ama..." Bu Aral'ın sesiydi. Salak çocuk. Yanaklarım kızarırken konuştum. "Acıktım." Evet taş gibi üç çocuğun yanında bunu söylemek baya harika hissettirmişti. "Ben de." Beni her defasında olduğu gibi Aras onaylamıştı. "Ya çikolatalı ve çilekli sütlerim, Batın aşkım biz dışarda yiyelim Ceren ile. Olur mu?" Gay mi bu çocuk? "Gamze top mu şu arkadaş?" diye sordum Gamze'ye yaklaşarak. Gülüp kaşlarını kaldırıp indirdi Gamze. "Dalga geçiyor." "Hadi siz dışarı geçin o zaman. Biz de ödevleri halledelim." diyen Ada Öyküye baktım.
Dışarı çıkıp tamamen boş olan arka bahçedeki güneşi en güzel alan ama sıcak olmayan bir koltuğa oturdum. Siparişleri verip hepsinden 4 tane gelmesini istedik. Daha sonra ise sessizce oturduk. Aramızdaki sessizliği Aras bozdu. "Ee ne düşünüyorsun?" "Ne hakkında diyerek soruya soruyla cevap verdim. "Sen, ben?" Derin bir nefes çektim. Ama kafamı kaldırıp ona bakmadım. "Şey özür dilerim. Ada ve Gamze'nin sana yetiştirdiğinı duygularımı bildiğini sanıyordum. Gülümsedim. "Elini tutabilir miyim?" diye sordum ve anında pişman oldum. Hemen ellerimi tuttu. "Parmakların neden yaa içinde?" Ellerini hemen çekmeye çalışırken daha da sıkı tuttum. "Gitar yüzünden. Ama konumuz bu değil." Nefes aldı ve karşıdan kalkıp yanıma oturdu. "Bak, ben galiba seni seviyorum. Yani sen gülerken hem mutlu oluyorum hem de biri görürse ya da gülüş sesini duyarsa ve seni severse diye korkuyorum. Evet daha tanışalı bir ay olmadı ama ben galiba seni ilk gördüğümde ekstra gerizekalı olma sebebim de bu. İlk görüş." Garson gelip yemekleri iki defa da masaya koydu. "Te aşk" Cümlesini dakikalar sonra tamamlarken kalbim üç yüz beş yüz diyecek kadar hızlı atmaya başladı. Beni kendine çekti. Hızlı kalp atışlarını duyunca kalbim daha da hızlandı. "Duyuyor musun Kalbimin ne kadar hazırlandığını?" Artık konuşmanın gerektiğini düşündüm. "Ben duyuyorum. Peki sen? Sen duyuyor musun? Kalbimin senin için bağırışını?" "O zaman sevgili olalım. Yemeklerimizi de paylaşırız hem?" "Olur olalım." Hızlıca beni kendine çekti ve sarıldı. "Sen ciddi misin?" diye sorduğunda "Evet" diyerek onayladım. "Ciddi naber?" "İyiyim ama çok acıktım. Aras karşıdan tabağını çekti ve beni yedirmeye başladı. Ben de onu. Böylece yemekler bittiğinde yanağımı öpüp büyük pasta almak için Aras içeri geçti. Gelene kadar WhatsApp grubumuza mesaj attım.
Ben: Büyük olaylar var kızlar 😄😄😄😆
Gamzoşum: Ne gibi yeğen?😯😯
Ben: Bırazdan görürsünüz 😏
Adaşkım: Merak ettirme😣 İyi haber mi?😮😮
Ben: Benim için süper
Ada: OMG
Gamze: OMG
Ben: Ruh öküzleri
Aras yanıma gelince telefonu bıraktım. "Hadi içeri gidelim." Elimi tutmak için uzandı ama ben utandığım için elimi çekince gözlerime kırgın bir şekilde baktı. "Öyle bakma!" "Peki neden?" Elini işaret etti. "Utanıyorum." "Tamam o zaman." Elini cebine atınca dayanamadım ve koluna girdim. Gülümseyerek elini boynuma sardı. O şekilde içeri girdik. Bizi ilk gören Aral oldu. Klasik onda havalı duran sırıtmayı yaptı. Onun nereye baktığına bakan Ada Öykü ile göz göze geldim. Ağzı ve gözleri eşit oranda açılırken gözlerini bizden çekmeden Gamze'ye dirsek attı. Gamze de aynı Ada'ya benzedi. Batın ise Aras'a bakıp gülümsedi. "Se a." Aras'ın seslenince Gamze ve Ada şoktan çıkıp bine girdiler. Şaka şaka. Evde görüşeceğiz bakışları attılar. Aral ayağa kalkıp Aras'ın kafasını kolunun altına sıkıştırdı ve saçlarını bozdu. "Aferin koçum." "Ağabeyinden örnek al biraz. Sen de benim gibi ol." diyerek Aral'ın bandanasını çıkarttı. Gamze saçına bakıp çığlık attı. "Yaa saçım. Saçımın ucu dalgalanmış. Olamaz yaa.!" Klâsik takıntılar. Ama bu seferki takıntılardan değildi. Benimle konuşmak için yapmıştı. Ada'yı da elinden tutup tuvalete - lavabo ne ya labaratuvar gibi - çekerken bana da işaret etti. Ben de peşlerinden takip ettim. Gamze çantasından tarağı çıkardı ve ardından bana baktı. "Bir de sevmiyorum diyorsun gerizekalı!" Sonra anı ruh değişimiyle kahkaha attı. "Yaa resmen en iyi anlaştığım erkekle minnoş kuzenim sevgili oldular. İnanamıyoğğğğruuuuğğğm gerçekten inanamıyoğğğğruuuuğğğm." Ben Kerimcan'dan yaptığı alıntıya kahkaha atarken Ada Öykü konuştu. "Kanka ne dedi? Nasıl çıkma teklifi etti? Ay gıybetlere gel!" deyip ellerini birbirine sürtüp alkış yaptı. Ne kadar erkek gibi davransa da hocalarla ve çıkma teklifleriyle ilgili dedikodulara zaafı vardı. "Erkekler kaçınca biraz daha kalıp konuşsak olur mu?" diye sordum. Gözleri parlayan Ada onayladı. "Zaten ödevi yarıladık. Eve gidince yapacağımız kısımlar var. Bir de araştırmamız gereken birkaç şey var. Fazla birşey yok." Gamze bana sarılınca karşılık verdim. Öyküyü de her iki kolundan tutup çekerek sarılmasını sağladık. Üçlü sevgi üçgenimizi yaparken uzun zamandır hissetmediğim kadar huzurlu hissediyordum. Yıllardır ilk kez bu kadar mutlu olduğumu söyleyebilirim.
Batın'dan
Karşımda sırıtarak oturan ikizlere baktım. Aral Aras'ın ensesini sıkıyordu. Aras ise gayet mutlu gülümsüyordu. Kuzenim için mutluydum. Umarım Ceren onu üzmez. Sonuçta kadın milletine güven olmaz. "Kuzen sen iyi misin?" diye sordu Aras'ın ensesini bırakan Aral. ""İyiyim kuzen?" dedim sorarcasına. "Gergin görünüyorsun." Derin bir nefes alıp elimi saçlarımdan geçirdim. "Etrafımda 3 kız varken benden rahat olmamı beklemeyin." "İyi de birine kardeşim dedin, biri zaten başkasını seviyor. Diğeri de benim sevgilim. Allah'ım cidden benim sevgilim. Ceren benim sevgilim. Bu kadar harika bir cümle ya da kelime her neyse ondan olabilir mi yaa?" Aral'ın sırıtışından ukâlalık yapacağını anladım. "Olabilir. Cümle: Aral doğdu, Kelime: Aral." "Özgüveni tavan yüksek afilli. Egosu sarmış onu besbelli. " Aras normalde güzel olan sesini çirkinleştirerek pırlanta şarkısını doğaçlamıştı. "Aral Aras'ın tipini kaydırmış temelli. Doyumsuz Aras malı harika Aral'a mı karşı?" Aras'a şarkı söyleyerek karşılık veren Aral ile kulaklarmı kapattım. "Yemin ediyorum Aras'ın zorlayarak çirkin yaptığı sesi bile seninkinden güzel oğlum." dediğimde. "Aşk olsun kazıncığım. Çok alındım şu an." deyip ellerini kalbine koyan Aral ile tüm gerginliğim yerini eğlenmeye bırakmıştı. "Onun kazıncığıysan benim de kazmayıncığımsın." diyerek kendi kendine gülen Aras yüzümü buruşturmama sebep olsa da gülümsedim. Duyduğum kahkaha sesleriyle kafamı kaldırdım. Kızlar gülme krizinde oldukları belli şekilde bize yaklaşıyorlardı. Aras hemen koşarak Ceren'in yanına gitti ve ağzını kapatıp kızın başını göğsüne koydu. Ceren gayet mutlu ona sarılırken ben bunun ne kadar iğrenç olduğunu düşünüyordum. Kendimi bir kızla öyle hayal edince doğrudan vücudum kasıldı. Gamze gelip yanıma oturunca o anın verdiği gerginlikle karşı koltuğa geçtim. Gamze bana kaşları çatık baksa da yerimi değiştirmedim. Sonuçta kardeşim gibi bile olsa bir kızdı. Ve annemle hemcinsti. Annem ne yaa? Pınar orospusu. Bu daha iyi.
Gamze'den
Batın'ın bir anda değişen ruh hâline ve bize iğrenir gibi bakmasına şaşırsamda birşey demedim. Biraz ders yaptıktan sonra herşey bitince erkeklere bizim biraz daha burada olacağımızı söyledik. Zaten saat 4:20 idi ve burası boştu. "Ya bizde kalalım. Nolur, Nolur??" diye söylendi Aras sesli harfleri uzatarak. "Ama biz kız kı-" Ada ile aynı anda aynı kelimeleri söylerken Ceren atıldı. "Tamam kalın ama yarım saat." Sevgilisine sarılırken Aral, Ada, ben ve Batın yüz buruşturunca kıkırdadılar. "O zaman kalıyoruz. Ve hadi şarkı söyleyelim ve eğlenelim!" Herkes Aras'ı onayladı ve telefonumu çıkarttım. YouTube a girip en saçmalarından bir tane şarkı açtım. Yansın geceler! Bilmeyen kaldı mı? Cero ve Aras ayağa kalktılar ve dans ettiler. Batın bize göz devirip matematik kitabını çıkartıp soru çözmeye başladı. Ben ezberden bildiğim şarkıyı söylerken Ada ve Aral tahta masada şarkıya uygun karşılıklı bir ritim tutturmuşlardı. Şarkı bittiğinde hepsimiz kahkahalarla gülerken Batın soru çözüyordu. Ya benim bu kadar harika gamzelerim olsa gülme emojisine dönerdim. Merveler zalım isimli bir müziği açtım ve onu da ezberden söylemeye başladım. Ada, Aral ikilisi harika bir şekilde ritim tutarken Aras ile Ceren çok iğrenç bir şekilde dans ediyorlardı. Ben de çirkin sesimle şarkı söylüyordum. Bir kaç kez daha tekrarladıktan sonra erkekler gitmişti. Batın baya soğuk davranmıştı ama... "Ve sonra da pastaları alıp geldik." dedi ve kahkaha attı canım kuzenim. Bizde güldük. "Bu arada Batın'a noldu? Morali bozuk gibiydi?" diye sorguladı. "Bilmiyorum tuvalete gittik geldik. Sonra soğuk davrandı." Ada ve Ceren kaşlarıyla birbirlerine birşeyler anlatıp sırıttılar. "Batın enişte oley! Batın enişte oley!" Adaya baktım. "Sen Batın'dan mı hoşlanıyorsun? Mert'e noldu?" Ada gözlerini devirdi. "Ceren onu benim için demedi gerizekalı. Senin için dedi." Hemen kendimi savundum. "Ya of biz onunla kardeş gibiyiz." Yav he he der gibi kafa salladılar. "Neyse, annem geldi. Sizi de eve bırakır ya da birlikte kalalım mı?" "Annene uyarsa bize uyar." Adanın annesi bize annelik yapmıştı. Bize her zaman benim dört kızım var derdi. Ada Öykü'nün ablası Masal Aslı abla da bize öz ablamız gibi davranır hep. Hatta Masal abla hamile olduğunu bizde Ada ile birlikte öğrenmiştik. Güzel bir kadındı ve Ada ile saniye başı kavga ediyorlardı ama birbirleri için ölümü bile göze alabilirler. Ada'nın annesinin arabasına bindik ve onlara gitmeye başladık. Umarım Batın'ın bana olan soğukluğu erken biterdi.
✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓
3101 kelime arkadaşlar. Sizce de yeterli değil mi? Yazım hatam varsa affedin çünkü kontrol etmeye vaktim olmadı. Diğer bölüm bu hafta içinde gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eziğin Gamzesi
HumorTüm hakları Batın'ın gamzesinde saklıdır.!!! ... Değişim hikayesi değildir!!! ... -Batın? +Efendim balım? -Ne yapıyorsun? - Seni Seviyorum aşkım +Hayır yanı şu an ne yapıyorsun? -Seviyorum aşkım +Hayır yani evde ne yapıyorsun yaa -Seviyorum +Aşkım...